Özel bölüm: acılar denizi

153 8 0
                                    


Bütün korku bedenimi sarmıştı ne yapsam bilemiyordum. Her yer bembeyazdı nereye koşarsam koşayım hiçbir çıkmaz yol bulamıyordum. Bilincim kapalımı yoksa gerçekten ölmüyor muydum? Bütün göz yaşlarım yanaklarımı ıslatırken dudaklarım titriyor be bağırarak ağlıyordum.

Koştum...

Koştum...

Koştum.

Onu gördüm arkasına dönmüştü ona doğru koştum. 'Jungkook' vücudunu yavaş yavaş bana çevirdi gözlerime baktı. Oda ağlıyordu dudaklarının arasından bir kaç kelime döküldü. 'neden gittin bora?' Dedi.  'Özür dilerim!' Diye bağırdım!

Yapmamalıydım! Onu bırakmamalıydım! Ama yapmıştım bir hata. Şimdi ise ulaşamadığım sevgileme ulaşmaya çalışıyordum. Ona doğru koşuyordum fakat asla ona yaklaşamıyordum her seferinde mesafe aynıydı. Ne yaklaşabiliyorum nede uzaklaşabiliyorum. En sonunda bacaklarım dayanamadı titreyerek düştüm yere. Dizlerimin üzerinde hıçkırarak ağlamaya başladım.

'Özür dilerim sevgilim!'

Kafamı kaldırdım ve sevgilime baktım. Ordaydı göz yaşları içinde beni izliyordu. Bir adım attı bana doğru. Sonra bir adım daha... sonra koşmaya başladı. Ben ona ulaşamasamda o bana ulaşmıştı kollarını vücuduma dolamış beni kaldırmıştı. Yüzüme dikkatlice baktı ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi.

'Seni seviyorum!'

Bir anda her yer zifiri karanlığa gömüldü. Hiçbir şey göremiyordum vücudumda ki kolların varlığını kaybetmiştim.

Kulaklarımı garip bazı konuşma sesleri geliyordu. Biri benimle konuşuyordu.

"Lütfen gitme."

"Lütfen."

"Lütfen benimle kal."

Biri bana yalvarıyordu. Ne olduğunu anlayamazken koluma batırılan sivri bir şeyle canım yanmıştı fakat tepki vermiyordum. Vücudumu haraket ettiremiyordum. Göz kapaklarımın üstüne fil oturmuş gibi açamıyordum bir türlü. Biri elimi tutuyor ve okşuyordu bazen saçlarımın arasında eller hissediyorum sonra yüzümde geziyordu.

Ellerimi haraket ettirmeye başladığımı hissettiğimde göz kapaklarımı yavaş yavaş kaldırdım. Yüzüme vuran ışık yüzünden gözlerim yanmıştı bu yüzden tekrar kapatmıştım. Gözlerimi kırpıştırarak ışığa alışmaya çalıştım. Bembeyaz bir tavanla bakışıyordum şuan ellerimin üzerindeki ıslaklıkla kafamı yan tarafıma cevirdim. Biri ellerimi tutuyor ve kafasını ellerimin üzerine koymuş ağlıyordu. Hafif hafif burun çekme sesleri ve ellerime deyen titreyen dudakları.

Jungkook?

Bu jungkooktu.

"Jungkook?"

Sesim o kadar kısık ve titrek çıkmıştıki duyduğundan şüphe ediyordum fakat kendisi bir anda durdu ve yavaş yavaş kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Benim uyandığımı görünce yüzünde şok ve mutluluk kırıntıları görmüştüm.

"Bora? S- sen uyandın!?"

İlk başta ne yapacagını şaşırmıştı ama daha sonrasında bir anda bana sarılmıştı tabii uzandığım için pek sarılmak denemez fakat sarılmıştı işte. Sonra bir anda benden ayrıldı ve odadan hızlıca çıkıp gitti geri döndüğünde bir doktorla dönmüştü.

Kendimi bok gibi hissediyorum. Bir anda kapıdan giren yaşlı gözlerle annemi görünce şaşırmıştım. Ah doğru ya biz barışmıştık. Beni terk etsede onu affetmiştim işte ve benim için ağlamış sanırım bu iyi bir gelişme.

 𝐼 𝓁𝑜𝓋𝑒 𝓎𝑜𝓊! / ʝʝⱪ ✓  {𝓉𝑒𝓍𝓉𝒾𝓃𝑔} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin