............................@cagladrre
Anneme daha fazla dil döktürmeden lunapark a gideceğimi söyledim. Zaten annem beni ikna etmeseydi ve lunaparka benim yüzümden gidemeseydik yıllarca kendimi suçlardım. Bunu bildiğim için de ikna edilmem kolay oldu. Hepimiz gitmek için arabaya bindiğimizde hala Barış tan utanıyordum ve çoğunlukla yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Lunapark a geldiğimizde arabadan indik ve annemler hep birlikte bilet almaya gitti. Benle Barışa da arabanın yanında durmamızı söylediler. Tabi bineceğimiz oyuncakları seçmemizi de söylediler. Annemler bilet almaya gittiğinde Barış la yalnız kaldık. Barış bana bakarak " Benden hoşlandığını bilmiyordum Nazlı..." derken sözünü keserek "artık biliyorsun işte seni seviyorum." Dedim. Bunun üstüne Barış " Nazlı sen benim kardeşim gibisin." Dedi ve hemen söze girdim"sen beni sevmiyor olabilirsin ama şunu da unutma
ananas bizi sevmiyor diye bizde ananası sevmekten vazmıgeçelim?"Dediğim sırada Barış " Melek ananası falan bilmem ama ben seni Aslı yı sevdiğim gibi bir abi olarak seviyorum işte ! ." Derken yüzünde hüzünlü bir ifade belirdi. Barış a anında Aslının kim olduğunu sordum. Barış istemeyerekte olsa cevap vereceği sırada annemler geldiler. Onlar gelince zaten konu dağalmış oldu bende sorunun cevabını umursamadım. Babam bana bakarak "eee Premsesim ilk hangi oyuncağa bineceğine karar vermişmi bakayım?" Babamın sorusuyla birlikte eteklerim zil çalarak "Evvvvettt atlıkarıncaya bineceğim ama önce..." Daha sözümü bitirmeden babam sözümü tamamladı "ama önce pamukşeker" Babamla gerçekten iyi bir ikiliydik ben pam demeden pamukşekeri anlıyordu. Ben atlıkarıncaya bineceğim sırada Barışa da benimle binmesini rica ettim. Ama barış hiçbirşeye binmek istemedi. Hatta yüzünde bir an önce burdan gitmek istediğini belirten bir ifade vardı. Zar zor da olsa Barış ı ikna ettik. Önce pamukşekerlerimizi yedik ardından atlı karıncaya bindik. Barış benim yan tarafımdaki atın üstündeydi. Biz böyle dıgıdık dıgıdık giderken Barış a tutması için elim uzattım. Barış ın yüzündeki hüzün hala duruyordu. Ve hala daha uzattığım elimi tutmamıştı. Ben ısrarcıydım ama o elimi tutana kadar elimi ona doğru uzatmayı planlıyordum. En sonunda dayanamayıp " Nazlı atlıkarıncaya tutunsana düşeceksin. Uzatma elini tutmayacağım." Dedi. Bende "Hayır sen elimi tutana kadar böyle uzatacağım." Dediğim sırada elimi tutabilmesi için elimi biraz daha ona yaklaştırdım. Ve pattt !
Atlıkarıncanın üstünden yere düştüm . Benim düştüğümü gören adam Atlıkarıncayı durdurdu. Barış hemen yanıma geldi. Bebek gibi ağlıyordum yerde. Annemler de yanıma geldiler başıma kafeteryadan aldıkları buzu koyduktan sonra beni bir banka oturtturdular.Ağlamam geçmişti annemlere gidip eğlenmelerini ve benim iyi olduğumu söyledim. Annemler gidince başıma Barış ı bıraktılar. Barış a güveniyorlardı. Barış yanıma oturdu ve "hala canın acıyor mu?" Diye sordu. "Hayır başım acımıyor ama canım acıyor elimi tutmadığın için." Dedim. Üzgün bir biçimde "Özür dilerim Nazlı beni affeder misin?" Dedi. "Tamam seni affedeceğim ama bir şartla, eğer bir daha beni bırakmayacağına söz verirsen seni affederim. Tamammı?" Dedim. Ve hiç düşünmeden "Tamam söz veriyorum." Cevabını aldım. Artık içim rahattı.
Yaaa Nazlı ve Barış çok tatlılar. Sizce de öyleler mi?
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI ANANAS
Short StoryAnanas bizi sevmedi diye bizde ananası sevmekten vaz mı geçelim? Ben ne bana kırmızı anası verdikten sonra kaybettiğim Barış tan vazgeçtim ne de kırmızı ananası düşürdüğümde kaybettiğim Barış tan vazgeçtim.