Barış konuşmaya başladı.
"Nazlı ben Sırma'yla sevgiliydim. Ama seninle tanışmadan önce sevgiliydim. Daha doğrusu onunla sevgili olmak zorunda kaldım." Dedi. Bende gülerek "Niye kafana silahmı dayadılar? Sırma'yla sevgili olmazsan seni öldürürüz diye tehditmi ettiler?" Dedim. Barış bana bakarak "Tamam söyleyecegim. Yıllar önce seninle ayrıldığımız gün Istanbul'a gittik. Biliyorsun orada babama iş çıkmıştı. Babama iş veren adamın kızı'da Sırma. Bir gün ben babamın şirketine ziyarete gitmiştim. O sıralar on sekiz yaşındaydım. Orada Sırma'yı gördüm. O normalde yurt dışında okuyormuş. O günde oradaydı. Beni pek sevmedi başta sonra sokakta bir adam onu gasp etmeye çalışınca bende onu kurtardım. Sonra Sırma bana aşık oldu. Babasıda beni Sırmanın badigardı yapmak istedi ama ben istemedim. Uzun yıllar Sırma peşimden koştu. Bende onunla sevgili oldum. Benden sıkılır diye düşündüm ama öyle olmadı. Son iki yıldır görüşmüyoruz." Dedi. Bende Barış'a bakarak "Benimle birlikteyken neden ayrılmadın?" Dedim. Barış'ta bana bakarak "Dedim ya iki yıldır görüşmüyoruz. Beni unutmuştur diye düşündüm." Dedi. Bende ona bakarak " Bir insanın duygularıyla oynamak bu kadar kolay yani öyle mi?" Dedim. Barış bana bakıp " Gerçekten doğruyu söylüyorum." Dedi. Bende "Sana inanırım ama bir şartım var." Dedim. Barış heyecanlanarak " Tamam ne istersen yaparım." Dedi. Bende " Ne istersemmi?" Dedim. Barış "Evet ne istersen." Dedi. Barış'a bakıp "Tamam o zaman benim için bizi tekrar çocuk yapabilirmisin? Ben altı yaşındaki kız olabilirmiyim? Sen onbir yaşındaki Barış olabilirmisin?" Dedim. Barış bir cevap veremeden oradan uzaklaştım. Eve gidip bavulumu hazırladım. O sırada annemler geldiler. İpek'te yanlarındaydı. İpek bana bakıp "Saçlarına ne oldu senin? Neyse güzel olmuş. Bu arada bir film buldum internetten akşama birlikte izleyeceğiz. Bu arada Suna ablalarla dışarda karşılaştım. Annen akşama bize kurabiye yapacak." Dedi. Sonra annem bana bakıp " İyimisin kızım neden saçını kestin?" Dedi. Elindeki poşetleri mutfağa koyduktan sonra oturdular. Bende yanlarına gidip İpek'e "Seninle film izlemeyi istedim ama izleyemem İpek." Dedim. Sonrada anneme "Seninde kurabiylerini yiyemem anne. Bu arda saçımda sadece değişiklik yapmak istedim." Dedim. Babamada "Üzgünüm baba ama sanada masaj yapamam." Dedim. Ve hepsi bana garip garip baktılar. Annem " Ne oldu?" Diye sordu. Onlara bakarak " Hafta sonumu Bursa'da geçirmek istiyorum. Teyzemin yanına gideceğim." Dedim. Uzun bir süre annmlerle konuştuktan sonra çoktan akşam olmuştu. Hazırladığım mini bavulumu aldım ve dışarıya çıktım. Aslında çok isterdim yıllarca İstanbul'dan uzaklaşmayı ama sadece iki gün uzaklaşabilirdim çünkü okulum vardı. Kapıya gelen taksiye bindim. Ve ardımdan herkese el salladım. Taksi beni otogara götürüyordu. Taksideyken kimse beni aramamıştı. Arada arkama bakıyordum belki Barış gelirde beni vazgeçirir. Ya da benim vazgeçmemi beklemeden beni sırtlayıp götürür diye ama yoktu. Hiç bir ses seda yoktu. Taksiden indim. O kadar aheste hareket ediyor ve etrafıma bakınyordumki resmen istemeye istemeye Bursa'ya gidiyordum. Bavulumu elime aldım ve otobüsün garajına koydurdum. Daha sonra etrafıma bakındım. Oradan şöför bana "Hanımefendi artık binin hareket edeceğiz." Dedi. Tekrar arkama baktım ama yine kimse yoktu. En sonunda otobüse bindim. Koltuğuma oturdum. Otobüste herkesin yanı doluydu. Bir tek benim yanım boştu galiba yalnızlığa hapsedilmiştim. Kulaklığımı taktım ve başımı cama yaslayıp yolu seyrettim. Otobüs yavaş yavaş hareket etmeye başladı. Otobüste gözlerim dolmuş bir şekildeyken yanıma muavin geldi ve bana " Bir şey istermisiniz?" Diye sordu. Ben o an o kadar dalgındımki adama bakıp "Barış?" Dedim. Adam şaşırdı tabi sonuçta onların otobüsünde Barış yoktu. Adama tekrar bakıp "gazoz alabilirim." Dedim. Gazozumu yudumladım. Hatta bitirdim ama hala Barış yoktu. Ben onun yüzünden saçlarımdan vazgeçeyim onun yaptığına bakın. Bana gitme bile demedi. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda bir korna sesi duydum. Otobüsün hemen yanında bir araba vardı. Aaay Barış'mı gelmişti? Kesin o geldi. Dedim. Ve arabaya doğru baktım. Araba gitti. Şakamıydı bu? Gelen barış değildi. Zaten artık gelsede istemiyorum. Gelmesin.İlk mola yerine geldik. Herkes bir takım ihtiyaçlarını karşılamak için iniyordu ama ben inmedim. Öylece koltukta oturup gözlerimi kapattım. Sonra birinin benim kolumu dürttüğünü fark ettim ve hemen gözlerimi açtım. Karşımda bir kız çocuğu vardı. Bana bakıp gülümsedi. Sonra yanıma oturup "Merhaba abla ben Nazlı." Dedi. Gülümseyerek "Bende Nazlı" Dedim. Küçük Nazlı o kadar tatlıydıki tıpkı benim küçüklüğümdü. Ona bakıp " Annenler nerede?" Dedim. Bu sırada otobüs kalkmak üzereydi. Minik Nazlı bana eliyle arkadaki kadını işaret etti. Bende kadına el salladım. Nazlı bana bakıp "Annem yaşıtlarımla oynamama izin veriyor." Dedi. Bu ne demekti şimdi. Bu kız bana lafmı soktu? Daha küçücük kız bana neden laf soksunki? O sırada kıza bakıp "Buradaki en genç ben olduğum içinmi yanıma geldin?" Dedim. Kız gülümseyerek "Hayır ben senin küçüklüğünüm." Dedi. Nazlı'ya şaşırmış bir şekilde bakıp "Nasıl yani?" Diye sordum. Nazlı bana bakıp " Evet ben Barış'a aşığım. Seninle aynı kişiye aşığız." Dedi.
Şok şok şoklar içerisindeyim. Bölümü yazarken ellerim ayaklarım titredi resmen ama sonu güzel oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI ANANAS
Short StoryAnanas bizi sevmedi diye bizde ananası sevmekten vaz mı geçelim? Ben ne bana kırmızı anası verdikten sonra kaybettiğim Barış tan vazgeçtim ne de kırmızı ananası düşürdüğümde kaybettiğim Barış tan vazgeçtim.