20iki: şarkı da... sen de....

19 7 0
                                    

Barış la mutfağa gittik. Mutfak önlüklerimizi taktıktan sonra sigara böreği malzemesi için hazır yufkayı çıkarttım ve masaya peynirlerin yanına koydum. Barış la birlikte sigara böreklerini sarıyorduk. Barış ı daha önce hiç börek yaprken hayal etmemiştim. Bir anda onu böyle mutfakta börek sararken görünce hafiften gülümsedim. Barış ta bana bakıp "Ne oldu niye güldün?" Diyince de kendimi tutamayıp gülerek "ben... b-en seni hiç böyle hayal etemmiştim." Dedim ve gülmeye devam ettiğim sırada " Nasıl hayal etmiştin beni?" Barış ın sözüyle yüzümdeki gülümseme yerini şaşkınlıga ve sakarlığa bıraktı. Yanımda duran içi boş plastik kaseyi yere düşürdüm. Sonra da Barış a bakıp " Seni neden hayal edeyim ki ben? Öyle boş bulundum dedim." Bu seferde Barış bana gülerek "Ben de senin şakama bu kadar panikleyeceğini hayal etmemiştim." Dediği sırada Barış a bakıp " Sen beni mi hayal ettin?" Diyince ikimizde gülmeye başladık. Zaten Barış bunu söylerken ciddi değil di yani o beni hayal etmedi ama ben onu kaç kez hayal ettim. Her şarkının sözünde aklımda o vardı. Ama o bunu bilmeyecekti. Çünkü ben onun arkadaşıyım o da benim. Sigara böreklerini hazırladıktan sonra pişirmek için tavaya dizmeye başladık. Barış ne kadar ben dizicem diye ısrar etse de birlikte dizdik. Sizinde bildiğiniz üzere sigara böreklerini pişirirken etrafa kızgın yağlar sıçrayabilir. İşte o kızgın yağlardan biri boynuma sıçradı. Ve o an ki acıyla bağardım. Barış içerdeydi o arada benim sesimle hemen mutfağa geldi. Ve bana "Nazlı iyimisin? Ne oldu?" Diye telaşlı bir sesle sordu. Bende Barış a bakıp " Ha iyiyim yağ boynuma sıçradı sadece bende biraz fazla tepki verdim." Dedim. Barış ta " Nazlı bu...z tutalımmı omzuna istersimisin? İstersin istersin." Dedi ve buzluktan buz çıkarttı. Bende Barış a bakıp " Barış iyimisin neden bu kadar telaşlısın? Sesinde titriyor." Dedim.
"Senin canın yansın istemiyorum. Sonuçta arkadaşımsın." Dedi. Benim canım yansın istemiyordu ama arkadaşı olarak istemiyordu. Yinede bana değer verdiğini bilmek güzeldi. Boyuma buzu koydu. Ve sigara böreklerini pişirdi. O sırada ona bakıp
" Bende senin canın yansın istemem. Arkadaşımsın sonuçta." Dedim. Barış bana bir garip bakarak " İyi tamam. Şimdi şu börekleri yiyelim." Dedi. Barış bir garipti sanki bana bir şeyler anlatmak istiyor gibi bakıyordu yüzüme. Sesi de titriyordu arada. Arada gözlerini de kaçırıyordu. Nedenini analyamadığım bir şeyler vardı. Ama dedim ya nedenini anlayamıyorum. Sigara böreklerini ayran la beraber midelere indirdikten sonra hepimiz telefonlarımızda takılmaya başladık. Arada Barış bana bakıp bakıp duruyordu. Yine bakmıştı biliyorum çünkü bende ona bakıyordum. Barış a bakarak "Barış sen bugün bir garipsin ne oldu? Bana bakıp duruyosun." Dedim. Barış ta bana bakıp " Boynunun acıyıp acımadıgına bakıyorum." Dedi. Bu ne demekti? Nasıl uzaktan bakarak boynumun acıyıp acımadığını anlayabilirdi ki? Barış a meraklı bir ses tonuyla " Uzaktan bunu nasıl anlıyorsun?" Dememle birlikte Barış yanıma geldi ve " Haklısın anlayamdım zaten bir bakayım boynuna." Dedi. Ve yanıma oturdu. Saçlarımı arkaya doğru atıp elini boynuma dokundurdu. Boynum daki kızarıklık ve acıma hissi geçmişti.

" Eee acıyomu bari boynum?"
"Yok acımıyor. Neyse iyisin işte."
" Ben iyiyim ama sen..."
" Ban de iyiyim Nazlı" Dedi. Ve yerine oturdu. Bende masada ki bir kaç tabağı mutfağa götürmek için kalktım. Barış ta bana yardım etti. Diğerleri fena telefona hapsolmuştu. Umurlarında bile değildik. Mutfağa gittik. Elimdeki kirlileri makinaya dizdim. Barış ta masaya oturdu. Bende bir bardak su doldurdum ve masaya oturdum. Cebimdeki telefonu masaya bıraktım. Barış bana bakıp " Nazlı nelerden hoşlanırsın?" Barış ın bu sorusuna senden diyerek cevap vermeyi çok isterdim ama tabiki böyle bir şey yapmadım.
" Ne gibi? Hobi mi?"
" Evet öyle yani"
" Gezmek, müzik dinlemek , kitap okumak falan."
"Ne tarz müzik dinlersin? Mesela en sevdiğin şarkı ne?"
"Her tarz dinleyebilirim. Moduma bağlı. En sevdiğim şarkı birden geldin aklıma şarkısı senin ne? "
" Benim ki Acının ilacı . Neyse benimkini boşver şimdi sen bana sevdiğin şarkıyı söylesene."
"İyi de nasıl söyleyeyim."
"İstediğin gibi söyle. "
"Söylemesem. Olur mu?"
" Olmaz Nazlı kırma beni." Bu hayatta kırmak istediğin en son insansın sen. Ama şarkı söylemeye utanıyorum. Ne yapmalıydım.
"Nazlı lütfen"
"Tamam söyleyeceğim."
"Sen yağmuru çok seven küçücük şey,
Ben kendine geç kalan bir kadın...

Beni sevmesende , görmesende hayat sürerdi yine, ama gülmeyi bilmezdim şimdiki kadar..." Şarkıyı bitirdikten sonra fark ettimde. Bu şarkı da kendimi görüyorum. Beni sevmiyor, görmüyor ama hayat sürüyor. Ve ben daha önce böyle güzel gülmedim. Barış ın yanında samimiyim. Gerçekten gülmek geliyor içimden. Barış bana gülerek bakıp
" Gerçekten sesin çok güzel. Şarkı da... Sen de..." Dedi. Ve ona gülümseyerek
"Teşekkür ederim." Dedim. Ve mutfaktan ayrıldım. Barış biraz daha oturdu mutfakta.

Ayyy Barış acaba senin gibi erkekler kaldı mı yaaa? Nazlı da tatlı kız. Hadi şimdi herkes bu yazıyı okuduğu tarihi yazsın. Merak ediyorum.
🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼

KIRMIZI ANANASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin