Lunapark maceramız biter bitmez evin yolunu tutmuştuk. Arabada birden aklıma gelen soruyla birlikte yerimden doğruldum. Aklım a gelen soru Aslı kimdi? Sorusuydu. Vakit kaybetmeden Barış a Aslı nın kim olduğunu sordum. Arabayı Rahmi amca kullanıyordu birden arabayı duraksatır gibi oldu. Canan teyze bana bakarak "Aslı derken hangi Aslı dan bahsediyorsunuz dedi." Bende boşboğazlık yaparak " Barış ın kardeşi gibi gördüğü kızdan söz ediyorum." Dedim arabadaki herkes belliki Aslı nın kim olduğunu biliyordu ben hariç...
Barış sinirli gözlerle bana bakarak " Yanlışlıkla ağzımdan kaçırdığım bir şeyi hemen ispiyonlamak zorundamısın? Sana ufaklık demekte pek te haksız sayılmazmışım demekki." Dedi.
Ben anlamaz şekilde Barış a bakarken oradan canan teyze Barış a " Sakin ol oğlum Nazlı nın suçu yok seninde suçun yok" Dedi. Sonra Barış a bakan gözlerini bana doğru çevirerek konuşmaya başladı "Nazlıcığım Aslı benim ölen kızım daha 12 aylıkken öldü. Barış onu doğduğu gün çok sevmişti bu yüzden sana biraz kızdı kusura bakma." Dedi. O an çok şaşırdım. Aslı yı benim gibi Barış a aşık küçük bir kız çocuğu zannetmiştim oysa ki aklıma Barışın ölen bir kardeşi olduğu gelmedi. Kimin aklına gelirdi ki zaten?
Arabadan indiğimizde akşam olmuştu. Bu gece Barış bizde kalacaktı en azından dün öyle planlamıştık. Ama kalmak istemedi. Suç benim patavatsızlığımdaydı bi çenemi tutamamıştım.
Sabah kalkar kalkmaz Barış tan özür dilemek için evlerine gittim. Fakat Barış evde yoktu. Canan teyzeye nerede olduğunu sorduğumdaysa "Arkadaşlarıyla dere kenarına gittiler" Dedi. Şaşırmıştım açıkçası Barış biz karadenize geldiğimizden beri bir tek benimle bir yerlere giderdi bir tek benimle oynardı. Şimdi birden böyle yapması saçmaydı. Ayrıca ben nereden bilebilirdim ki onun kız kardeşinin öldüğünü. Bilseydim lafını bile etmezdim zaten. Çok beklemeden hemen derekenarına gittim. Barış kendi yaşıtı olan erkek çocuklarla dereye taş atıyordu. Masmavi gözleri güneşle birleşince nasıl da parlamıştı. Saçları dağınık tı ve kumraldı. Bir an onu izlemeyi bırakıp köprüye çıktım. Barış ların olduğu yere uzak olduğu için köprü beni kolayca görmediler.
O an aklıma dahiyane bir fikir geldi. En azından bana göre öyleydi. Köprüde oturdum ve sanki bileğimi burkmuşum gibi çığlık attım. Çığlığımla beraber Barış ve arkadaşları yanıma geldiler. Barış bana "iyimisin?" Diye sordu. Bende azarlarmışcasına " Canım acıyor görmüyormusun bileğimi burktum." Dedim. Bu arada yalandan ahlar yapıyordum. Barış ayağıma dokunarak "Tamam sakin ol."
dedi. Ve arkadaşlarından birine anneme haber vermesini söyledi. Ben bunu istemedim. Ama Barış annem konusunda ısrarcıydı. Barış a bakarak "Bana lunalarkta söz vermiştin ya hani unuttunmu? Bırakmayacaktın beni." Dedim. Annem konusunda ısrar etmeyi bırakarak "yanındayım bırakmadım seni." Dedi. Ben de " yanıma gelmen için illa bir yerlerimi acıtmammı lazım?" Dedim.Sonrasında birlikte eve kadar yürüdük. Ve artık bana kızgınlığı da geçmişti. Eve geldiğimizde beni annemle babamın yanına mutfağa götürdü. Durumu anlattı. O sırada ben şakacıktan numarama devam ediyordum. Bir ara gözümle etrafa bakınırken mutfak tezgahının üstünde ananas lı meyve suyu gördüm. Şakacıktan burkulan bileğimi unutarak mutfak tezgahına koştum. Ve... derken tüm gözlerin üstümde olduğunu fark ettim.Yalan söylediğimi anlamışlardı. Onlara dönerek "Ananas suyu demekki bilek burkulmasına iyi geliyor." Dedim. Barış sert bir tavırla bana baktı ve sonra "iyi günler Suna abla." Dedi anneme karşı. Ve sonra gitti. Bende peşinden gittim. "Barış yapma böyle ben saddece benimle barış istedim. Kötü bir niyetim yoktu." Dedim. Barış bir süre suskunluğunu koruduktan sonra
.......
" Sana asla aşık olmayacağım anladın mı beni asla! Şimdi (cebinden çıkardığı bilekliği göstererek) al bu kırmızı ananaslı bilekliği ve baktıkça seni benden ayıran şeyi hatırlarsın. Bunu sana yarın İstanbul a giderken vermeyi düşünüyordum çünkü küs kalalım istemedim. Babama İstanbul da iş çıktı. Biz de yarın gitmek zorundayız. Sende beni hatırlatan güzel bi hatıram kalsın istedim. Ama sen herşeyi mahvettin artık sende kalan güzel bir hatıram yok acı bir hatıram var. Artık bu kırmızı ananas a baktıkça sana veripte tutamadığım sözü hatırlarsın. İki ay da olsa seni tanımak güzeldi Melek. Kendine iyi bak hoşcakal.Hiç beklediğiniz gibi bir son olmadığını biliyorum. Ama belki bu sonlar başka başlangıçların habercisidir. Öptüm sizii😘😘
🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI ANANAS
ContoAnanas bizi sevmedi diye bizde ananası sevmekten vaz mı geçelim? Ben ne bana kırmızı anası verdikten sonra kaybettiğim Barış tan vazgeçtim ne de kırmızı ananası düşürdüğümde kaybettiğim Barış tan vazgeçtim.