40

217 3 5
                                    

Hayır bu olamazdı değil mi?İmkansız birşeydi bu. Adam sadece Nick ile muattap olup baştaki masaya oturdu. Kimseye bakmamıştı bile. Ama benim gözlerim onun üzerindeydi. Ona göre uzakta ve arada kaldığım için baksa da beni görebilirmiydi bilmiyorum. Ama oydu işte. Biliyorum Oydu. Bu kadar benzerlik imkansızdı. Telefonumu çıkarıp Nick'e mesaj attım. Dayanamamıştım.

"Bu adam kim?"

"İş ortağımız. Ne oldu?" (Nick)

"İsmi?"

"Andray Hutson. Ne oldu Miranda. Bir problem mi var?" (Nick)

"Miranda bir sorun mu var?" (Nick)

"Hayır. Bir sorun yok. Bu adam da bir vampir mi?"

"Evet" (Nick)

Oydu. Her ne kadar soy ismi tutmasa da ismi onun ismiydi. Sesleri bile aynıydı. O fransız aksanı ile İngilizceyi yeterince iyi konuşamaması... Hatta bir ara Nick ile fransızca konuşması.... Herşekilde oydu işte. Kafamdaki düşünceleri soyutlayarak konuştukları konulardan önemli olan kısımları defterime not aldım. Yemek bitmişti sonunda. Adam yine kimseye bakmadan Nick ile tokalaşıp gitti.

-Miranda notları aldın değil mi? (Mrs. Hurtman)

-Evet Mrs. Hurtman.

-Sen iyi misin? Oldukça kötü gözüküyorsun. Sen yat dinlen biz clube gideceğiz (Mrs. Hurtman)

-Sağolun ben iyiyim.

Mrs. Hurtman kalkarak Nick'in yanına gitti. Ve onun koluna girdi.

-İyi toplantıydı değil mi? (Mrs. Hurtman)

-Evet. (Nick)

-Clube geliyorsun değil mi aşkım? (Mrs. Hurtman)

Aşkım mı? Nick'in sevgilisi mi vardı? Üstelik bu patronummuydu? Sinirlenmemiştim ama bana söylememesi de hoşuma gitmemişti. Masadan kalkarak odama gittim. Telefonum çalıyordu. Baktığımda Nick'in aradığını gördüm. Açmadım. Konuşmak istemedim. Şuan aklımda sadece Andray Hutson vardı. Hala aklım almıyordu bu nasıl olabilirdi? İster istemez ağlamaya başladım. Deli gibi ağlıyordum. Hemen penceremi açıp hangi odada kaldığına baktım. "13111" Kapının çalması ile kendime çeki düzen verip kapıyı açtım. Zac karşımdaydı.

-Sana dikkatli ol demiştim.

-Ne istiyorsunuz Mr.Holl?

-O adama neden bakıyordun?

-Kime?

-Andray denen adama. Onun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor musun? Cadıların peşinde olduğunu biliyor musun? Seni kaçıran adamların onun adamları olduğunu biliyor musun?

-Hayır. Hayır bu imkansız.

Böyle birşey olabilir miydi? Cadı avcısı olabilirmiydi? İmkansızdı bu. Onun yaşıyor olmasının imkansız olmasından daha çok imkansızdı.

-Onu tanıyor musun?

-Evet.

-Nereden tanıyorsun? O senden çok büyük Miranda.

-Hemen aklınıza sapıkça şeyler getirmeyin Mr.Holl. Şimdi çıkın lütfen dinleneceğim.

Deyip kapıyı suradına kapattım. Kafamdaki sorular beynimi kemiriyordu. Nasıl olurdu tüm bunlar? Hızla odadan çıktım. 1311 numaralı odanın katına çıktım. Koridora girdiğimde kapının önünde dört tane koruma kılıklı adamlar bekliyordu. İlerleyip kapının önüne geçmeye kalktığımda önüme dizildiler.

ÖlümcülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin