AHALİ (2. SEZON)

OTUZ İKİNCİ BÖLÜM

Yazar notu: Selam!

Kendime not; bölümü saat 16.15'te yayınladım. Siz de saat kaçta okumaya başladığınızı buraya yazabilirsiniz.

Hepinize iyi okumalar!

*

AHALİ (2. SEZON) - OTUZ İKİNCİ BÖLÜM

# Anne-Marie & James Arthur - Rewrite The Stars

🎵 I know you're wondering why 

 Because we're able to be 

 Just you and me 

 Within these walls 

 But when we go outside 

 You're gonna wake up and see that it was hopeless after all 🎵

Bu katta yatak odası ve banyo vardı. Geniş yatak odasının duvarları ve yeri evin diğer tarafları gibiydi. 

Yine bir duvarı komple pencereyle kaplıydı, ayrıca alçak tavanında da büyük bir cam vardı. Tavandaki pencere, iki kişilik yatağın tam üzerindeydi. Bu da yatakta uzanırken yukarıya baktığınızda direkt olarak gökyüzünü görebilmenizi sağlıyordu, manzarası sağlamdı yani. 

Burada da pencerelerin olduğu tarafta bir teleskop duruyordu ama salondakinden farklı olarak bu teleskopun tüpü kısa ve kalındı.

Etrafa şöyle bir göz gezdirip doğruca dolaba yöneldim ve askılarda, çekmecelerde, Aleyna'ya uygun kıyafetler aramaya başladım. Yıkandıktan sonra tekrar o pis kıyafetleri giyerse ne tam olarak temizlenmiş hissetmesi, ne de rahat uyuması mümkündü, o yüzden duruma el atmaya karar vermiştim. 

Sonunda üzerine çok bol gelmeyeceğini düşündüğüm bir tişört ve eşofman buldum. Kıyafetleri yatağın üzerine bıraktığım gibi banyonun kapısına yöneldim ve önünde durduğumda elimi yumruk yapıp kapıyı tıktıkladım. 

''Aleyna?'' dedim yüksek bir sesle. Bir şey söylemesini beklemedim ama söylemedi. Duymamıştı herhalde. Bunun üzerine kapıya daha sertçe vurup sesimi yükselterek konuştum. ''Aleyna? Duyuyor musun beni?''

Bu sefer karşılık verdi. ''Evet duyuyorum. Bir şey mi oldu?''

''Sana temiz tişört ve eşofman çıkardım, yatağın üzerinde duruyorlar. Duştan sonra o pis kıyafetler yerine bunları giyersin,'' diye cevapladım.

''Senin eşofmanın bana nasıl olsun İlker?''

''En dar olanını seçtim. Belini kıvırırsan iyi kötü işini görür,'' diye açıkladım ve ardından şu kelimeleri ekledim: ''Hem en kötüsü sadece tişörtü giyersin.''

Cevap vermeden önce biraz duraksadı. ''Sence öyle bir şey yapar mıyım?''

''Normalde asla... Ama şu anki gibi alkollüyken... Bilmiyorum,'' dedim dürüstçe.

''Alkollüyken bile yapmam!''

''Sadece bir öneriydi prenses, rahat et diye demiştim,'' derken göremeyeceğini bilsem de istemsizce omuz silktim.