AHALİ (2. SEZON)

YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM

Yazar notu: Selam!

Kendime not; bölümü saat 17.20'de yayınladım. Sizde saat kaçta okumaya başladığınızı buraya yazabilirsiniz.

Hepinize iyi okumalar!

*

AHALİ (2. SEZON) - YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM

# Lauren Aquilina - Fools (Nightcore)

# OneRepublic - If I Lose Myself

''Sarhoş mu oldun sen?'' derken gözlerimi dikkatle İlker'in üzerinde gezdirip sarhoş olup olmadığına dair bir belirti arasam da bulamadım. Fiziksel olarak her zamanki gibi görünüyordu fakat zihinsel olarak ne durumda olduğu muammaydı.

''3-4 shotla sarhoş olacak birine mi benziyorum prenses?'' dedi tek kaşını yukarı kaldırarak, yüzünde 'İmkansız' diyen bir ifade vardı.

Kafam karışmıştı. ''Biraz önce 'Hemen buradan gitmeliyiz' diyordun, şimdiyse durmuş 'Dans edeceğiz' diyorsun... Sarhoş olduğunu düşünmem doğal değil mi?''

İlker kulağıma doğru eğildi, suratı görüş açımdan çıkmıştı fakat konuştuğunda sesi daha net geliyordu. ''Seni buraya getirmek içindi.''

Aklımdaki düğüm, kördüğüm olurken kaşlarımı çattım. Şu anda mental olarak iyi bir halde olmadığımın farkındaydım ancak İlker'i anlayamamın sebebi bu değil, İlker'in muğlak kelimeleriydi.

''İlker, daha açık konuşsan?''

''Diyorum ki... Her şey seni buraya getirmek içindi. Yalandı yani.''

Geriye çekilip suratına baktığımda sırıtıyordu. ''Bahsettiğin kavga, yukarıdaki kişiler... Hepsi yalan mıydı?'' dedim kulaklarıma inanamayarak.

''Bu kadar şaşırdığına göre güzel rol yapmışım,'' dedi kendini beğenmiş bir sesle.

'Güzel' sözcüğü az kalırdı, oldukça az.... Usta oyunculara taş çıkarırdı! Zaten o yüzden bir an bile numara yaptığından şüphelenmemiştim.

''Niye beni buraya getirmek için bu kadar uğraşmak yerine direkt çağırmadın?''

''Çağırsam gelir miydin?''

''Önce nedenini sorardım,'' dedim dürüstçe.

''Dans edeceğimizi söyleseydim?''

Bir kez daha doğruluktan şaşmadım. ''Gelmemek için elimden her şeyi yapardım.''

Duydukları İlker'i şaşırtmamıştı. ''Ben de öyle tahmin etmiştim, o yüzden böyle bir hileye başvurdum... Ve buradasın işte,'' derken sırıtışı zafer kazanmış bir havaya büründü.

''Beni buraya getirdin diye iş bitti mi sanıyorsun?''

''Bitti diyemem ama okyanusu geçtim diyebilirim,'' dedi kendinden emin bir tutumla.