Bölüm50: Mavi

1.2K 91 35
                                    

Barış
Oyundan sonra Aycanı da klinikten alıp kampımıza geldik. Serum baya işe yaramıştı gayet iyiydi. Sadece biraz halsizdi.

Berkan: Babako bir gözün toprağa bakıyor senin.
Aycan: Halsizim halsiz.
Barış: Ben şimdi mükemmel bir mangal yapacam hemen kendine gelecek.

Aycanın başına küçük bir öpücük kondurdum. O da başını hafif yana eğerek muhteşem gülüşünü gözler önüne serdi.

Nisa: Baro emin misin yapabileceğine ?
Barış: Ben İtalya'da gastronomi okudum kızım
Cemalcan: Çorbayı hatırlıyorum ben.
Barış: Lan ona acıyı ben koymadım çıkıp izleyecem o bölümü.
Berkan: He he aynen öyle oldu
Aycan: Sevgilimin üzerine gitmeyin.
Berkan: Aha yenge korumaya da başladı. Lan Barış hanımcılık mı kazanıyor ndjdjdjd

Aycanın yanına gidip oturdum. Başımı da omzuna koydum.

Barış: Ben hanımımın yanından ayrılmıyorum. Siz yapın ben yiyecem.

Hepsi bir yandan gülerken Berkan da elimden tutup kaldırmaya çalışıyordu.

Berkan: Kalk lan yapamayız biz .
Barış: Yalvar
Berkan: Ne yalvaracam lan.
Barış: Kalkmıyorum. Demi yavrum oturalım biz böyle.

Aycan bana gülüp elini de yanağıma götürmüştü.

Aycan: Oturalım aşkım.
Berkan: Sizin vıcık vıcık ilişkinizi görmek istemiyorum. Tamam lan kalk yalvarıyorum.
Barış: Duyamadım Beko
Berkan: YALVARIYORUM KALK LAN SİKECEM
Cemalcan: Ohaaaa
Nisa: Oooooo
Aycan: Cık cık cık inanmıyorum ayıp ayıp.

Hepsinin tepki vermesine Berkan şaşkın şaşkın bakıyordu.

Berkan: Lan bu bana neler diyor hepiniz susuyorsunuz ben bir şey dedim ooooo. Hem benim arkadaşım değil mi en çok benim arkadaşım hatta istediğimi derim kudurun.

Gülerek Berkanın yanına gidip elimi omzuna attım.

Barış: En çok arkadaşım hadi yardım et de şu mangalı yapalım.

Berkan, Cemal ben tüm malzemeleri hazırladık. Ben mangalın başına geçtim iki manyak da domatesleri falan doğramaya çalışıyorlardı.

Aycan: Bana verin ben halledeyim onları.
Berkan: Hee sonra Barıştan dayak yiyelim aman aman sen otur yerinde iyileşince acısını çıkarırım ben.
Aycan: Ondan hiç şüphem yok ayarsız enerji.

Yavaş yavaş etler pişmeye başlamıştı. Baya da iyi olmuştu. İlk pişeni elimle bölüp Aycana yedirmeye gittim.

Barış: Aç ağzını aç aç.
Aycan: Barış yerdik birazdan bi hepsi pişseydi.
Barış: Yok bu böyle yenir şimdi şu fakirlere de verecem de ilk sen ye.

Aycana yedirdiğimde gülerek gözlerini açtı.

Aycan: Çok güzel olmuş haa sen bu işi biliyorsun.
Barış: Ne sandın kızım.

Berkanla Cemale de yedirdiğimde onlar da çok beğendi. Boşuna mı okudum diyorum ben.

Barış: Niso nerede ?
Cemalcan: Gelir şimdi.
Berkan: Tabakları falan yıkadık birlikte toplar gelir.

Nisa geldiğinde kenardan bu manyaklar napıyor diye bakıyordu haklı da kız. Şu an ben mangalın başında bir baba edası ile pişirmeye çalışıyorum. Berkan ile Cemal ortada saçma saçma şarkı söyleyip dans ediyor. Benim güzelim de o iki gerizekalıyı alkışlıyor.

Barış: Dumandan mı etkilendin kız ?
Nisa:  Dumandan çok bu manzara beni etkiledi. Yakmadın demi ?
Barış: Koş gel senin payını ayırdım. Diğerleri pişiyor ama şunun tadına bi bak.

Nisaya da yedirdiğimde gülerek parmağını bana doğru salladı.

Nisa: Baro sen varya sen artık bir numaralı mangalcımsın.

Etler yavaş yavaş piştiğinde Cemal de dürüm yapmakla uğraşıyordu. Yaptığı dürümleri de sırayla hatta zorla ağzımıza sokuyordu.

Hepimiz yemeğimizi yediğimizde tokluğun verdiği o mutluluk ile arkaya yaslanıp oturduk. Harika bir ödüldü gerçekten.

Nisa: Karnım bu kadar oldu çok doydum.
Berkan: Hiç bu kadar yediğimi hatırlamıyorum.
Aycan: Ben hareket bile edebileceğimi düşünmüyorum.
Cemalcan: Biz doyduk Allah arttırsın, sofrayı kuran kaldırsın.
Barış: Ben kurmadım vallaha ben kurmadım.
Cemalcan: Bende kurmadım.
Berkan: Oğlum siz kurdunuz ya

Cemalle ikimiz de koşarak uzaklaşırken aklıma gelen şey ile tekrar döndüm.

Berkan: Helal kardeşime be.
Barış: Dur lan güzelimi unuttum.

Aycanı da kucağıma alıp kaçtığımda Beko arkamdan saydırıyordu. Ama onu da kurtaran Jiggly puff olmuştu.

Nisa: Tamam be gidin ben yaparım.
Berkan: Canım kardeşim.
Nisa: Hadi hadi

Aycanı barakaya oturttuğumda bende önünde diz çöktüm. Hem ateşini hem de terlemiş mi diye kontrol ettim. Şu an gayet iyiydi. Serum gerçekten işe yaramıştı.

Ben onunla ilgilenirken o da pür dikkat beni izliyordu. Ama o kadar güzel bakıyor ki nedenini sormadan edemedim.

Barış: Neden böyle bakıyorsun güzelim ?
Aycan: Çünkü sana çok aşığım.
Barış: Hı ?
Aycan: Aşığım işte Barış. Bu yarışmaya gelirken böyle bir şey olacağını asla tahmin edemezdim. Hatta seni gördüğümde bile tahmin edemedim ama her şey çok farklı ilerledi. Senin gibi birine sahip olduğum için çok şanslıyım.

Gülümseyerek Aycanın yanaklarını avuçlarımın içine aldım. Burnuna da minik bir öpücük kondurdum.

Barış: Belki bir şeyler daha önce de başlamış olabilir ama kendimize itirafımız geç oldu. Ama sonunda oldu. Her maviliklerine baktığımda içime daha çok işliyorsun Aycan. Gün geçtikçe sana daha çok kapılıyorum ama bunu durdurmak gibi bir isteğim de yok. 

Yine masum gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Bu kadar güzel olmak zorunda mı acaba ?

Barış: Hadi şimdi seni yatıralım güzellik. Üzerini de iyi ört terlersen tekrardan üşütme.

Aycanın dudaklarının arasından ufak bir kıkırdama çıktı

Aycan: Şu an anne gibisin Barış.
Barış: Napayım kızım seni düşünüyorum. Anne de bulamayız adada o yüzden bana kaldın.

Göz kırpıp yanağından makas aldım. Onunda gülümsemesi daha da büyüdü.

Aycan: Ben halimden gayet memnunum. Hep hasta olmayı düşünüyorum artık.
Barış: Aman aman sen iyi ol ben sana yine bakarım.

Aycanın uzanmasına yardım edip alnına küçük bir öpücük kondurdum. Daha sonra da üzerini örttüm.

Barış: İyi geceler mavi.
Aycan: İyi geceler mavi.

Tam 50. Bölüm olmuş daha farklı bir bölüm yazmak isterdim ama maalesef kurguda buraya denk geldi 💜 Bu böyle çerezlik tatliş bir bölüm oldu.

Nefretin KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin