Barış
Adaya geldiğimizde tüm ünlüler, tüm ünlüler dediğimde 4 kişicik işte çardakta oturuyorlardı. Kaybettikleri için moralleri bozuktu ve bayadır bir şey de yiyememişlerdi açıkcası. Onlar için üzülüyor muydum hayır sadece kızlara üzülüyordum hatta yemeğimi bölebilsem yarısını onlara vermek isterdim ki beni bilen bilir yemeye bayılırım.
Bizde takımca barakaya oturduk yarın ki dokunulmazlığın önemini konuşuyorduk. Bu hafta eleme olmasa da haftaya kazanırsak iki dokunulmazlığın verdiği rahatlık bize çok iyi gelecekti. Biz konuşurken Elif ve Aycan barakaya geldiler.
Elif: İyi geceler gençler
Barış: İyi geceler
Aycan: İyi geceler
Aycan öyle bir iyi geceler dedi ki arka fonda İsmail Yk-Allah belanı versin çalıyordu resmen yok buna yine bir şey olmuş ama hayırlısı
Aycan
Sabah uyandığımda genellikle herkes uyanmıştı ama bir kişi hariç
Nisa...
Şimdi yakaladım seni peanut butter. Aralarında ne var bu yakınlığın anlamı ne öğrenmeliydim. Zaten Nisa açık sözlüydü bir şey de saklayamazdı anlatırdı hemen. Barakada bilerek mataramı yere attım. Nisa bir anda sıçadı oh iyi olsun benim de dün kan beynime sıçramıştı.
Nisa: Günaydın Aycan iyi misin o ses neydi
Aycan: Mataram düştü kusura bakma
Nisa: Önemli değil
Aycan: Sende uyan istersen birkaç saate oyuna gideriz.
Nisa: Doğru diyorsun bizimkiler de uyandırmamış beni
Hıh şimdi bir şeyler sormanın tam vaktiydi
Aycan: En çok kiminle yakınsın
Nisa: Nasıl yani
Aycan: En çok kiminle sohbet edersin yere oturur gülersin lakap takarsın söylesene biraz
Bu kız biraz daha anlamazsa Barışa bunları nasıl yaparsın diye atlayacaktım üstüne.
Nisa: Ha öyle Cemo Yasin falan
Aycan: Barışla
Nisa
Aycan beni salak zannediyordu sanırım. Ağzımdan Barışla ilgili laf almaya çalıştı. Yere oturur gülersin dedi demek ki o gece bizi görmüştü. Barışa yardım etmemin zamanı gelmişti sanırım ve ben bu işi nasıl yapacağımı biliyorum. Koca bebek çok sevinecek.
Nisa: Ha benim peanut butter'ım mı o ayrı ya onu da çok seviyorum
Aycan: Benim ?
Nisa: Anlamadım
Aycan: Yok bir şey . Barış soğuktur nasıl samimi oldunuz
Nisa: Bana hiç de soğuk değil. Bu kadar Barıştan bahsetmişken gidip bi göreyim onunda oyuna hazır olduğumu hissetsin bende ondan o enerjiyi alayım.
Aycan
Nisa gitti ama benim akılda gitti. Gerçekten aralarında bir şey varmış. Bana niye ısrar etti ya bu Barış. Enerji alıp vereceklermiş . Onların enerjilerinin içine çökecem kablolarını kesecem kestiğim parçaları tekrar onlara monte edecem.
Şu an sinirden barakada volta atıyorum ama elimden bir şey gelmiyor onların yan yana olduklarını bilmek bile beni sinirlendirmeye yetiyor.
Ama ben Aycan Yanaç isem bu işi bozarım. Daha dün kendime söz verdim bırakmayacağım diye şimdi de bırakmaya hiç niyetim yoktu.
Barış
Dere kenarında Bekoyla otururken Nisa Barış diye bağırarak yanıma geldi.
Barış: Ne oldu ?
Nisa: Sana bir bir şey dicem ama Berkan var
Berkan: Aybettin beni gaybettin babako
Nisa: Ya sır sır alla alla
Barış: Benimle ilgiliyse söyleyebilirsin Bekodan gizlim saklım yok seninle ilgiliyse kenarda konuşalım gel
Nisa: Senle ilgili söylüyom o zaman. Aycanı kıskandırdım ama ilk o bana seni sordu bende kıskandırdım. O gün çardakta bizi gülerken görmüş
Barış: Demek ondan seremonide tip tip bakıyordu ikimize aramızda bir şey mi var sandı acaba
Nisa: Şu an kesin öyle sanıyor
Barış: Bu iyi değil ki Aycan prenses görünümlü cadıdır. Çok da nazik bir kız değil alır beni dereye atar.
Berkan:Çok sorum var susun da sorayım. 1 sen ne ara öğrendin Nisa 2 hayırdır babakoo seni dereye atacak kızın alnını karışlarım.
Barış: Sen kimin alnını karışlıyon babako
Berkan: Opss yenge o pardon
