18.10.2018 07.52
"dün sen birkaç dakika içerisinde uyudun ama ben uyuyamadım." sözlerinin ardından dudaklarını büzmesi hyunjin'in onlara uzanarak öpmesini sağladı.
"biliyorum."
minho'nun kaşları çatılırken tekrar hyunjin'e döndü.
"nereden biliyorsun acaba?"
ancak hyunjin toparlamakta yine pek zorluk çekmedi.
"gözlerin seni ele veriyor."
kendisini ele veren gözlerini devirip ayaklandı.
"ben kahvaltı hazırlamak için mutfağa gidiyorum, sen de elini yüzünü yıkayıp gelirsin."
"iyi de sen şimdi gidersen tekrardan uyuyakalırım ki ben."
"şu an seni tehdit edebilecek kadar zinde hissetmiyorum kendimi. bu yüzden söylediklerimi yap ve yanıma gel sevgilim, lütfen."
minho'nun hitap şekli hyunjin'in kalbini tekletip kocaman gülümsemesine neden olurken kendisi de yorgun bir şekilde gülümsüyordu.
"ne gelmesi be, uçacağım uçacak!"
minho az önce iki yana da kıvrık olan dudaklarını birbirine bastırarak mutfağın yolunu tutarken hyunjin, minho'nun yanından ayrılması üzerine yattığı yerden doğrularak moduyla beraber omuzlarını da düşürdü.
"geleceği görmek her ne kadar beni zorlasa da biraz daha durup uyandırsan daha iyi olurdu sanki minho..."
burnunu çekerek yataktan kalktı.
"şu an izlediğim filmin en heyecanlı yerinde elektrikler kesilmiş gibi hissediyorum resmen."
üzerindeki pijamalarından kurtularak günlük kıyafetlerini giyindi.
"gerçi bazı şeyler de en güzel yerinde kesilecek ama..."
kendi kendine söylenerek mutfağa ulaştığında kabın içindeki peynirleri dilimlemekte olan sevgilisini gördü ve aralarındaki mesafeyi tamamen kapayıp kollarını belinde birleştirdi.
"kahvaltı hazırlamaya çalışıyorum hyunjin."
burnunu boynuna hafifçe sürttüğünde mırıldanarak konuştu.
"hâlâ hazırlayabilirsin sevgilim."
minho elindeki bıçağı tezgaha bırakıp bedenini hyunjin'e döndürdü.
"ama hazırlayamıyorum."
hyunjin, minho'nun ona dönebilmesi için açtığı mesafeyi yeniden kapadı.
"o nedenmiş?"
yaşça büyük olan ayaklarını hafifçe kaldırarak kollarını boyca büyük olanın boynunda birleştirdi. bunu yaparken arkasındaki dolaplardan güç aldığı için fazla zorlanmıyordu. bu yüzden kelimelerini baştan çıkarıcı bir şekilde sevgilisinin yüzüne doğru sarf etti.
"nereden geliyor bu cesaret?"
bunun karşılığında karşısındaki bedenden dudağına küçük bir öpücük kazandı.
"bilmem, sence?"
bu sefer de minho öptü sevgilisini.
ancak bu hyunjin'e zevkten çok acı veriyordu. ve sadece iki saniye sonra çalan zil ise bunun cabasıydı.
"işte tam burada uyandırmıştın." dedi kendini tutamayarak.
"anlamadım?"
derin bir nefes alıp yüzünü astı hyunjin. "kapıya bakmalıyız sanırım diyordum."
bir adım uzaklaştığında minho, hyunjin'in söylediğini yerine getirmek üzere dış kapıya doğru adımladı.
hyunjin de merak edip mutfaktan çıktığında yüzü, durumun anlamsız olduğunu haykırırken kendi kendine söylendi, "bayan lee de ne alaka şimdi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ー future ♡ hyunho
Fiksi Penggemar❝o kadar çaresizim ki nefes alamıyorum, çevrem şeffaflaşıyor.❞ ᐷ angst. 「160720 □ 140820」