2 gün işe gitmedim izin almıştım Osman a baktım nedense benim yüzümden miş gibi geliyordu.
Sabah kalktım Osman a uğradım ordan çıktıktan sonra işe gitmek için otobüse bindim. İşe geldiğimde yeni patronun benim çıktığım gün işi çıktığını ve gelmediğini öğrendim kızlar birşeyler konuşuyordu yanlarına gittim ve ne konuşuyorsunuz bakalım dedim.
"Biliyor musun bugün o patron gelecekmiş acaba nasıl birşey onu merak ediyoruz bence uzun boylu yakışıklı biri olacak"
"Olsa ne olacak ki patron o size bakar mı hayallerinizi kırmak istemem ama zengin insanlar genelde bizim gibi insanlarla gönül eğlendirir sakın kanmayın ha"
" Aman Rüzgar ya birkez de hevesimizi kırma"
"Gerçekler bunlar ben ne yapiyim," deyip güldüm ve masaları temizlemeye gittim.
Saat 3 olmuştu kapının önüne siyah bir Range Rover durdu son model baya güzel bir arabaydı. Kızlar tezgahın arkasından öyle bir bakıyordu ki adamı yiyecek gibiydiler ben bulaşık yıkamaya geçtim adam 'herkes buraya toplansın' dedi.
Herkes yavaş yavaş ortaya toplandı bende ellerimi silip başım eğik bir şekilde ilerledim. Herkesin toplandığı alana geldiğimde kafamı kaldırdım ' ne bu olamazdı savaş mı almıştı burayı onlar burada kalmıyordu ki neden almıştı burayı' .
Herkesle tek tek tanışıyordu sıra bana gelmişti. Kafam aşağı eğikti bir elin uzandığını gördüm damarlı ve beyaz bir el pürüzsüz dü. Kafamı kaldırdım ve elimi uzattım.
"Rüzgar, sen burda mı çalışıyorsun."
" Evet" deyip yandan güldüm
"Ne güzel daha fazla görüşmemiz için zaman olucak."
" Aslında ben işten ayrılacaktım."
Herkes şaşkınlıkla bize bakıyordu ve hâlâ daha elimi geri vermemişti. ' Oha Rüzgar bu adamı nerden tanıyor' konuşmalar böyleydi rahatsız edici insanlar.
" Elimi geri alabilir miyim."
" Ha pardon."
Diyip elimi bıraktı işlerinize geri donebilirsiniz dedi ve herkes dağıldı bana bakıp dedikodu yapıyorlardı. Çok sinir bozucu birşey bu
"Ne var bişey olduysa söyleyin alla alla ya."
" Nerden tanıyorsun o adamı "
"Deniz'in sevgilisinin abisi"
" Vay be Denize baksana iyi yere kapak atmış."
"Ağzını topla yoksa ben toplarım."
Buranın en gevşek ağızlı ve en sinir bozucusu idi bu kız uzun zamandır ağzında ki dişleri eline vermek için can atıyordum sonunda bana bir fırsat vermişti.
" Toplamazsam ne olur yalan mı yani Denizin yerinde olmak isteyen bir sürü kız var tabi senin demenle nasıl oluyor mm tek gecelik demi Deniz, Savaş beyin kardeşinin tek geceliği demi Rüzgarcım gelde topla ya hadi bakalım nasıl topluyormussun."
"Tek gecelik olan sen ve senin gibi kızlar canım"
Diyerek yavaşça yanına gittim
"Seni uyardım ve buda son ikazim ağzını topla ve özür dile"
" Dilemiyorum ya napabilirsin ki. Sen bana laf atacağına git de şu canım kardeşim dediğin kızın bir yerlerini topla ayriyeten onun kini toplarken de şu yüzünü bir toparlartır afedersin ama bir yerime benziyorsun hatta orası bile senden daha güzel olduğuna yemin edebilirim" diyerek kahkaha attı
Yüzümde alçakça bir bakış vardı ama çok sakin duruyordum kulağının dibine yaklaştım.
"Ben senin o kahkahanı şimdi gotune sokacağım o her şeye açtığın ağzını da bir kapatacağım ve artık para kazanamayacaksin dur sen"
Saçından tutup tezgaha vurdum o sese herkes koştu hıncımı alamadım ve yumruklama ya başladım öfkem dinmiyordu sadece kıza olan öfkem değil herkese karşı olan sinirim bileğime toplanmıştı adeta, birisi beni belimden tutup kaldırdı ben hâlâ daha kıza vurmaya çalışıyordum oradan çıkartıp merdivenlere doğru götürdü kimin götürdüğünü de göremiyordum ama beni bırakması için bacaklarına tekme atıyordum. 2.kata çıkmıştık patron odasına gelmiştik. Beni yere bıraktı 'ne tutuyorsun lan beni' diyerek ona doğru döndüm. Döndüğümde beni buraya getiren kişinin Savaş olduğunu gördüm.
" Ne tutuyorsun beni bırakta ağzını gözünü kirayim su orospu nun"
" Kapa o çeneni biraz sakinleş ve ne olduğunu anlat bana"
Ne kadar sacma bir cümle hem çenemi kapiycam hemde ne olduğunu anlatıcam. Ona bakarak gözümü devirdim.
"Konuşacak mısın?"
"Kapa çeneni demedin mi?"
"Rüzgar" diyerek sesini yükseltti
" Deniz hakkında atıp tuttu bende dayanamadım kaç kez uyardım sus diye susmadı bende sinirlendim ve ona cevabını verdim."
" Bu mu senin cevabın dayak mi kızım sen manyak mısın ya"
" Evet bu cevabım ben bu dilden anlatiyom. Hem de sanane ister başıma iş alırım ister almam seni alâkadar etmez."
Güldü, kizacagi yerde güldü şaşırmıştım. Bekle burda diyip çıktı. Camdan dışarıya baktım ve kız sedyede ambulans a bindiriliyordu yanında da bizim arkadaşlardan biri gitmişti.
Savaş yukarı çıktı.
"Merak etme konuştum şikayetçi olmiycak. Ayriyetten artık bir işi yok."
" Ayy olsun hatrim kalır yoksa. Onu işten attın atmasına ama atılması gereken bir kişi daha var"
"Kimmiş o?"
Kendimi gösterdim.
"Aklından çıkar onu bu birincisiydi. İkinci olarak o benim müstakbel yengeme kötü laflar söylemiş onun burada kalması bir hakaret olur hem bana hem kardeşime hem de Denize. Üçüncü olarak aferin sana" diyerek sırıttı.
"Aferin derken?"
" Hadi izinlisin bu gün gitde dinlen biraz evde."
" Tamam" dedim sorgulayıp sinirlerimi yükseltmek niyetinde değildim çıktım kulaklıkları mı taktım ve otobüs durağına yürüdüm siktigimin otobüsü bir de hızlı gelse. İşte zengin olsam bir araba alırım altıma hemen git istediğin yere anasını satayım benzine para vermekten zaten para kalmaz. Kafamı sikeyim hayallerimde bile para hesabı yapıyorum. Zenginler resmen zamanı bile satın alıyorlar vize bak otobüste en az 1 saatin geçiyor. Bir de derler ki para mutluluğu satın almaz para her şeyi satın alır be zamanı, hayalleri, fikirleri, mutluluğu kısaca her şeyi.
Ben içimden bunları ve dünyanın adaletsizliğini geçirirken otobüs geldi ve bindim hadi bakalım başlasın serüven. Dikkatli olmalıyız uçkuruna sahip olamayan insanlardan korunmalıyız sonuçta. Otobüste bebek ağlamaları, teyzelerin eleştirmeleri, dayıların sapık sapık bakmaları ve Abazaları geçip eve vardığınızda kendinizi iyi hissedeceksiniz. Bazı insanlar yani benim gibi insanlar o zaman bile iyi hissedemeyecek düşünceleri kısa süreliğine kenarı ya bırakırız iniş durağı gelir ineriz ve düşünceler eve kadar bize eşlik eder yürürken dikkat edelim evde de dikkat edelim zebaniler her yer de. Kendimle konuşa konuşa eve gelmiştim. Zorsun be hayat, acımasızsın.
Ev iki kapılıydı demir kapıdan içeriye girdim. Merdivenlerden çıktım ve tahta kapıya doğru baktım. Keşke bende eskisi gibi orada kalabilsem Babamın hatıralarıyla dolu olan odalarda ama maalesef orada ben değil annem ve o zebani kalıyordu. Yukarıya atmışlardı beni çatı katına, çıktım merdivenlerden girdim odama kilitledim kapımı ve çantamı çıkardım ardından ayakkabılarımı çıkarıp yatağa bıraktım kendimi. Kafamı yastığa koymamla beraber gözümdeki yaşlar uykuma ortak olmak istedi. Kısa bir zaman sonra hapsoldum uykuya, uyanmama dilekleriyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Dokunma
Teen FictionSavaş 02.11.2013 yılında doğum günümde benim yüzümden annem aramızdan ayrıldı o günden beridir öfkem de nefretim de hiç dinmemişti ta ki Rüzgarı görene kadar ilk görüşte âşık olmuştum Rüzgara. Rüzgar 2014 yılında babam şehit oldu bir süre sonra an...