11

5.5K 388 115
                                    

Ben duyguların çoğunu başkalarını gözlemleyerek öğrenmiştim. Kitaplardan okumuştum. Nasıl aşık olunur, ya da en basitinden insanlar neye sevinir neye üzülür, bu sayede bilgim vardı.

Belki bu yüzden ne hissettiğimi anlamakta zorluk çekiyordum bazen. Düşüncem şu yöndeydi ki, insanlar hissetmek için hissetmiyordu. O an mutluysa neşeli davranıyordu fakat bende işler hiç böyle değildi. Sanki karmaşık bir matematik problemi gibi, ya da bir motor sistem varmış gibiydi içimde.

Anlamıyordum, Murata ne hissediyorum? İlk defa sorguluyorum. Nefret aslında nefret olmayabilir miydi? Aşık mıydım ona, hoşlanıyor muydum? Peki ya Egemen? Ona aşık olduğumu sanıyordum. Aşık olmasam 8 sene bir hayalle yaşayabilir miydim, ya da beni incitebilir miydi bu denli? Kim çözecekti bu kafamdaki karmaşayı!

Muratla bir öpücüğü paylaştığımız bir kaç saat öncesinde, utançtan yerin dibine geçmemek için kaçmıştım terastan. Kendimi rastgele bir odaya kapatmış, şans eseri banyoda bulduğum dolabın içine girmiştim.

Önce kendimi anlamam gerekiyordu çünkü. Yoksa Muratın bu tuhaf alışılmadık davranışlarıyla baş edemeyecek, en sonunda kafayı bir parça sıyıracaktım.

Hem durumlar o kadar karışıktı ki! O kim bilmiyordum, bu ev, babası, intikam meselesi, babam, ben! Çözülmesi gereken o kadar çok problem vardı ki, gelmiş bir de beni öpmüştü.

Bunu gerçekten istemiş miydi yoksa oyunun bir parçası mıydı? Sanırım ona bir daha güvenemeyecektim. Bana fiziksel bir zarar vermeyeceği açıktı. Peki ya duygusal bir incinme? Hiçbir zaman bunun sözünü vermemişti bana.
Düşün düşün çıkamadığım çıkmazdan bulunduğum banyonun kapısının açılmasıyla çıktım.

Giren her kimdiyse bir kaç dakika durmuş sonra çıkmıştı. Evin her yerinde beni arıyor olmalılardı. Kaçtığım düşünülsün istemediğim için olduğum dolaptan çıktım. Muratın da başı babasıyla belaya girsin istemezdim.

Koridoru geçip bu karmaşık büyük evde yolumu bulmaya çalıştım bir süre. Sonra aşağıya bildiğim nadir odalardan olan salona doğru adımladım. Sandığımız aksine evi takım elbiseli adamlar doldurmamıştı. Yani Murat tek başına beni bulmaya çalışıyor, kaçtığıma ihtimal vermiyor demekti bu.

Salonun girişine geldiğimde içeride Haldun Bey ve bana çok tanıdık gelen bir adamın karşılıklı tekli koltuklarda oturduklarını gördüm. Beni henüz fark etmediklerini anladığımda, gizlenmek hissiyle kapının önünden çekildim ve dinlemeye başladım.

"Sonuçları elimden geldiğince hızlandırma çalışıyorum fakat labaratuar çok yoğun bu ara Haldun, en erken 2 hafta veriyor çocuklar."

"2 hafta çok uzun. Taner her yerde arıyor zaten. Hızlandır şu işi." dedi Haldun.

Arada bir kaç tıkırtıdan sonra "Yapabileceğimi hepsi bu." dedi adam. "Belki de Londra'dan uzaklaşmalısınız. Burası fazla merkezi."

Bir sn biz Londrada mıydık? Dışarıyı hiç düzgün görmemiştim ki şu iki günde. Nerden bilecektim!
Hem babam beni arıyordu demek ha! Bunu sonra düşünücektim.

"Haklısın belki ama Pamir buranın daha uygun olduğunu düşündü. Hızlı sonuçlar ve güvenirlilik açısından da uygundu biliyorsun."

"Pamir nerde?" dedi adam ve sonra aklına komik bir şey gelmiş gibi sesli güldü. "Küçük kardeşiyle arası nasıl?"

Muratın kardeşi mi vardı? Bunda şaşıracak bir şey yoktu elbette olabilirdi ama daha demin öpüştüğüm adam hakkında hiçbir şey bilmediğim gerçeği yine kendimi küçük hissettirmişti.

Bela Geliyorum Demez (GAY) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin