41

2.9K 215 30
                                    

"Çok iyi görünüyorsun Keremcem." dedi doktor bir kaç kontrol yaptıktan sonra. "Bulantı, kusma veya baş dönmesi gibi bir durum yok değil mi?"

"Yok." dedim gülümseyerek.

"Biz artık çıkabiliriz demek mi bu şimdi doktor Bey?" diye araya karıştı Murat.

Doktor ona doğru kısa bir bakış atıp bana döndü tekrar. Sonra Muratın sorusunu bana bakarak cevapladı. "Tomografi istemiştim, muhtemelen akşam üstü çekilebilir ancak. Bir de onu görelim, temiz çıkarsa tabii ki gidebilirsiniz."

"Neden bu kadar bekliyoruz?"diye sordu yine Murat.

" Sıra var çünkü, Pamir Bey. "

" Bu tomografi niye gerekli, iyi göründüğünü söylediniz."

"Tamamen iyi olduğundan emin olmak için."

"Bana, sanki gitmemizi istemiyormuşsunuz gibi geldi de." diye ağzının içinde mırıldanan Murata gözlerimi büyüterek baktım.

Şu durumda gerçekten kıskançlık mı yapıyordu yoksa ben yanlış mı anlamıştım?

"Pardon," dedi doktor bey hafif Murata dönerek. "Anlayamadım?"

"Teşekkür ederiz diyor." dedim hızlıca cevaplayarak. "Gerçekten çok sağolun. Ve anestezi etkisindeyken söylediklerim için çok özür dilerim, tam hatırlamıyorum ama galiba çok saçmaladım." dedim mahçupca.

Doktor büyük bir şekilde gülümsemiş, "Hiç önemli değil, Cem. Sana Cem diyebilirim değil mi?" demişti.

Kaşlarım biraz çatıldı ve kafa karışıklığıyla cevaplamak üzereyken Murat bir anda öksürmeye başlamış ve dikkatimi dağıtmıştı.

"İyi misin sevgilim?" dedim yerimde doğrulmaya çalışarak telaşla.

"İyiyim, sevgilim. "dedi. Sanki sevgilim kelimesine baskılayarak.

Doktor ikimize de gülümseyerek baktıktan sonra," Başka bir sorun yok sanırım. Size iyi istirahatler. "dedi.

O böyle söyleyince biraz bekleyerek tereddütle Murata baktıktan sonra çekinerek doktora döndüm." Şey, başımı yaslandığım zaman acıyor arkası biraz. "dedim kısık sesle.

Daha beş dakika önce Murata iyi olduğunu ve bir sorun olmadığını söyleyerek yalan attığım için kendimi suçlu hissetmiştim. Aslında şimdi de duymasını istemiyordum ama çok acıyordu.

İstemsizce Murata baktığımda bana kaşlarını çatarak endişeyle baktığını gördüğümde yutkundum ve gözlerimi kaçırdım.

"Pansuman yapıldı mı bugün?" diye sordu doktor kaşlarını çatarak.

"Evet, sabah." diye yanıtladı Murat benim yerime.

Doktor elindeki kağıtlara bakıp kendi kendine mırıldandı. "Söylediğim ağrı kesici kremi sürmemişler. Ben hemen ilgileniyorum." dedi cümlesinin sonunda bana bakarak.

Başımla onaylayıp gülümsedim. Murat ise "Bu nasıl sorumsuzluk?" diye çıkışmıştı.

"Özür dileriz Pamir Bey, gözden kaçmış olmalı. Bugün çok yoğun bir gün." dedi sakince açıklama yaparak doktor.

Muratın daha da uzatabileceğini fark ederek, hemen yanımda duran kolunu tutup hafifçe okşadım ve "Sorun değil, hadi bırakalım da doktor bey işini yapsın." dedim gülümseyerek.

Bana baktığı an gözlerindeki sinir yerini yumuşak bir ifadeye bırakmış ve o da bana kısıkça gülümsedikyen sonra doktora dönerek "İşini doğru bir şekilde yapsın da.." demişti.

Kolunu uyarır anlamda sıkınca bana dönüp ne var anlamında omuz silkip çocukça bir hareket yapmıştı. Bu sırada doktor bey, geçmiş olsun, deyip çıkmıştı.

***********
Tüm işlemleri hallettikten sonra çıkışımız yapılacaktı ve biz akşam sularında hastaneden ayrılmak için hazırlık yapıyorduk.

Annem ziyaret saatleri içinde hep yanımdaydı ve Murata daha önce haber vermediği için sinirliydi. Onları da hasta halimle idare etmeye çalışmak hastane yorgunluğumun üzerine kat çıktığından şuan bitik bir halde bir an önce burdan çıkmak istiyordum.

Yürürken biraz başım dönüyordu ve, doktor bunun normal olduğunu söylese de, Murat beni kucağında taşımaya yeltenmişti. Ona bunun ne kadar absürt görüneceğini anlatmaya çalışsam da, o kafasına koyduğunda hiçbir şeyi gözü görmüyordu . Neyse ki bu sefer Oğuz da vardı da ikna etmiştik ve yalnızca destek alarak yanında yürüyordum.

Sonunda danışmadaki hemşirenin yanına geldiğimizde kıza adımı söyledim, çıkış işlemleri için. Kız adımı duyduğu an bakışlarını bana çevirmişti. Öyle tuhaf ve dikkatli bakmaya başlamıştı ki bir anda ne olduğunu anlayamadım. Kaşlarım çatıldı ve "Bir sorun mu var?" derken buldum kendimi.

Hemşire ancak bununla birlikte bakışlarını çekmiş ve yüzüme bakmadan "Hayır, Keremcem Bey." dedi. Fakat çok geçmedi ki yanına koştura koştura gelen başka bir hemşireden dolayı dikkati benden kaydı.

"Kan lazım, sıfır negatif. VİP hasta için. Aşağıyı arayın elimizde var mı?" dedi gelen hemşire. O kadar telaşlı görünüyordu ki ben bile birden endişe duyarken buldum kendimi.

Hem de kanım uyuyordu.

Danışmadaki hemşire bana kaçamak bir bakış atmış ve eline telefonu alarak bir şeyler konuşmuştu mırıl mırıl. Ne olduğunun tam anlayamasam da sanırım aranan kan bulunamamıştı. Telefonu kapatıp tekrar bana baktıktan sonra yanındaki kıza dönerek "Kalmamış elimizde, yarım saatte getirebilirlermiş." dedi.

"Olmaz," diye daha da telaşa kapıldı diğer hemşire. "Anons geçin. Çok acil."

"Benim kanım uyuyor." dedim hemen.

Muratın ve iki hemşirenin bakışları da bana döndü böylece. Murata bakmadan, "İlaç kullandım ama kan verebilir miyim?" diye sordum.

Murat şimdi daha yakına gelerek yanımda durmuştu. "Benimki de uyuyor, ben vereyim." dedi.

Telaşlı hemşire sevinçle ikimize bakıp, "Sizi hemen kan odasına alalım o zaman." demişti.

Diğer hemşire yine tuhaf bakışlarını üzerimize diktiğinde, "Keremcem Bey," dedi duraksayarak. Sanırım ağzındaki baklayı çıkaracaktı sonunda. O böyle söylediğinde diğer hemşirenin kaşları da çatılmıştı.

Ne oluyordu burda anlamıyordum.

"Kan gerekli olan bu VİP hasta,"dedi ve gözlerini kaçırdı." Babanız. "

Kaşlarım çatıldı ve doğru duyup, doğru anladığımı düşünmediğim bir zaman diliminde tüm tüylerim diken diken oldu. Birden etraf uğuldamaya başladığında daha ben ne olduğunu anlayamadan sendeledim. Murat olmasa belki de düşecektim.

Hemşire bana korkulu ve endişeli gözlerle dikkatle bakarken "Ne?" diyebildim yalnızca.

Uzun kelimeler, kalıplar, cümleler bulamıyordum. Aklımdan sürüyle anı, düşünce ve duygu geçerken ben hepsinin arasında sıkışmış kalmıştım sanki.

Ne ara dolduğunu bilmediğim gözlerimden bir damla ılık bir yaş tanesi yanağımdan kayıp gitti.

Babam, her şekilde canımı yakmayı başarabilen sevgili babam, bu defa her şeyden çok acıtmıştı.

Tüm her şeyi unutmuş, sevgisizliğini unutmuş ve burda hiç kimsesi olmadan belki ölümle mücadele edenin benim babam olduğunu hatırlamıştım.

Yaşlı gözlerimi Murata çevirdim. O, oldukça kafası karışmış bir şekilde bir noktaya bakarken, benim ona baktığımı hissetmiş gibi bana döndü. Göz göze geldiğimiz an, tereddütünü gördüm.

Bu öyle bir canımı yaktı ki, hiçbir şey için onu suçlayamayacığımı bilmeme rağmen, ona kırıldım.

Şuan kan vermek istemese onu ne için suçlayabilrdim ki zaten?

Şuan içeride yatan yalnız adam, kötülük dolu kalbe sahip, beni hiçbir zaman sevmemiş ama benim sevmekten bir türlü vazgeçemediğim babamdı.

Benim babam..

Bela Geliyorum Demez (GAY) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin