17

4.4K 354 127
                                    

Birilerine kolay güvenen bir insan olmamıştım hiçbir zaman. Belki saf olabilirdim, dünyayı tanımıyor ve hatta insanları pek tanımıyor olabilirdim fakat salak değildim.

Bu işler öyle film izleyerek kitap okuyarak öğrenilmez biliyordum ama sevgi aynı sevgi değil miydi sonuçta? İnsan sevdiğine yalan söyleyemezdi fikrimce. Onu üzmek istemezdi. Onu kandırmazdı veyahut ondan çok önemli şeyler saklamazdı, saklayamazdı.

O halde beni sevmiyor.

Ben çoktan ona kalbimde bir yer ayırmıştım. Belki de bu yüzden, şuan karşımda yemeğini yiyen kız nişanlısıyım dediğinde canım yanmıştı. Ben onun neyiydim ki? Arada bir öpüştüğü ve aptal yerine koyduğu bir çocuktum. Kandırması kolay, eğlence sebebiydim belki.

Ama nasıl bu kadar sahici olabiliyor?

Burda ne sikim dönüyor!

"Oğuzu çağırsana Sevda. Cemi odasına çıkarsın." dedi Haldun Bey yanındaki yardımcı kıza doğru.

Bakışlarımı daldığı yerden kaldırdım onun adımı zikretmesiyle. Yemeğe oturduğumuzdan beri İnciyle bir şeyler konuşup gülüşüyorlardı. Aralarının oldukça iyi olduğu belliydi. Murat ise benim gibi sorulan soruları cevaplamak dışında konuşmamıştı.

Haldun Bey de bu dalgın halimi fark etmiş olacak ki sıkıldığımı ve yemek istemediğimi düşünmüştü muhtemelen. Bazen benimle bu kadar ilgili olmasına şaşıyordum. İnsanlar rehinelerine böyle davranmazlardı zannımca.

"Oğuzu birkaç saat önce kovmuştum." dedi Murat babasına itiraz ederek.

"Yine mi?" diye gülerek dahil oldu İnci. Zaten eksik kalsa olmaz. "Şu çocuktan ne istiyorsun anlamıyorum Pamir. En yakın arkadaşın olduğunu bilmesem eziyet etmek istiyorsun diyeceğim."

En yakın arkadaş olduklarını bile bilmiyordum.

Keyifsiz bir kıkırtı kaçtı dudaklarımdan. Kendi acınası halime daha fazla dayanamamıştım. Gözlerimi kapatıp tüm bunların kabus olduğuna inanmak istiyordum.

Elimdeki çatalı masaya bırakıp kafamı kaldırdım. Tüm bakışların benim üzerimde olduğunu fark etmem de bu sayede olmuştu. İnci karşımda olduğundan ilk onunla göz göze gelmiştik ve tuhaf bir küçümseme vardı tavrında. Benden nedense hoşlanmıyordu. Sanki ben sana bayılıyorum ya!

"Ah, özür dilerim." dedim. Deminki kıkırtımın zamanlamasının yanlış olduğunu fark ederek. "Aklıma önemsiz komik bir şey gelmişti de."

"Ben Cemi odasına götürüp gelirim baba, zaten doymuştum." diyerek ayaklandı Murat. Nişanlısının hemen yanından kalkarak masayı dolaştı ve yanıma adımladı.

Onunla gitmek istemiyordum fakat aklıma gelen itiraz cümleleri fazla dikkat çekici kalırdı şuan için. Ve şu karşımda oturan kıza malzeme vermek istemiyordum.

"Fazla oyalanma hayatım. Biliyorsun uçağa yetişmemiz gerek." dedi İnci. Sanki bunu benim duymamı istediği için bilerek şuan söylemişti. Biz kısmı da oldukça ilgimi çekmişti açıkçası.

İnciye göz ucuyla bakmış ve sanki umrumda değilmiş gibi davranmaya çalışarak Muratın beni tutmasına izin vermiştim. Bana dokunduğu her saniye için kendimden nefret edecektim. Bu kadar saf olduğum ve lanet olsun ki hala ona inanmak isteyen bir yanım olduğu için.

Masadan kol kola uzaklaşıp asansöre bindiğimiz an konuşmaya başladı. Bense ona çoktan inan kalbimle mantığıma inat onu dinledim.

"Sandığın gibi değil." dedi telaşla. "Nişanlı bile değiliz. Bu senenin başında tanıştık ve bir iş anlaşması gibi düşün sadece babalarımızın istediği bir birliktelik.."

Bela Geliyorum Demez (GAY) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin