Britney Spears-Criminal
✿
"Hae!"
Seungwan yine ek derslerden kaçmış bahçede boş boş oturmaktan sıkıldığı için yanına bir günahkar arıyordu. Ah tabiki o günahkar da Haerimdi. Seungwan sessiz adımlarla hocanın tuvalete gitmesini fırsat bilerek pencereden ona seslendi.
Haerim defterinden dikkatini uzaklaştırıp camdan ona seslenen Seungwan'a döndü. Etrafa bakınıp kısık sesle Seungwan'a seslendi.
"Ne var Seungwan?!"
"Yanıma gel!"
"Ders?"
"Boş ver dersi."
"Ama matematik ders."
"Ben seni çalıştırım."
"Yalancı."
"Ya! Hae lütfen."
"Hayır."
O sırada derse gelen hoca ile Haerim irkilip hemen önüne dönmüştü. Seungwan ise dudaklarını elimden şekeri alınmış çocuk gibi büzmüştü.
✿
"Hyojung!"
Kliniğe saatler önce oldukça sinirli bir şekilde gelen Seungwan sinirini çıkaracak yer arıyordu. Geldiğinden beri tüm dosyaları incelemiş en ufak hatada Hyojung'u azarlamıştı.
"Efendim Seungwan-ah? Yine mi hata yaptım?"
"Çayım... Bana çayımı getir çabuk."
"Geldiğinizde getirmiştim ama."
"Yine getir Hyojung."
"Peki..."
Hyojung ne yapacağını ciddi anlamda şaşırmıştı. Kendisi hep Hyojung'a ikinci çayını getirmemesi için uyarırdı. Hatta Seungwan'ın canı çekmemesi için çay içerken ondan gizlerdi. Şimdi getirmezse daha çok azar yicekti. O yüzden getirmekten başka şansı yoktu.
Seungwan dosyalar içinde kaybolmuş iken birden kendi dosyalarının bittiniğini fark etti. Kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Ondan Haerim'in dosyaları ile ilgilenmeye başladı. Birkaç dosyayı inceledikten sonra Hyojung kapıyı tıklatmıştı.
"Çayın Seungwan-ah."
Çaydan bir yudum aldıktan sonra yüzünü ekşitti Seungwan.
"Olmamış bu çay."
"Her zaman ki gibi yaptım ama."
"Olmamış ama Hyojung."
"Peki Seungwan-ah..."
"Çıkabilirsin Hyojung."
Hyojung oldukça kırılmış bir şekilde kapıdan dışarı çıkmıştı. Ama Seungwan bile o sinirden bunu fark bile edememişti. Sonuncu dosyaya geldiğinde kontrol etmek istemeyeceği dosya ile karşılaştı.
Bae Joohyun'un dosyası ile...
Seungwan galiba sinirini tam anlamıyla bundan çıkaracaktı. Dosyayı yırtmaya başladı. En ufak parçasına kadar böldü... Son kalan Joohyun'un fotoğrafını ise çöpe atıp saçlarını karıştıp oturduğu sandalyeden kalktı. Odasının içinde volta atmaya başladı. Sakinleşmek için çayından içeceği zaman çok sıcak olduğu için dili yanmış ve lanetler okumaya başlamıştı. Çay bardağını alıp duvara fırlatıp bağırıp ağlamaya başladı. Ağlıyordu... Sadece ağlıyordu... Ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu elinden... Sabahtan beri rahatsız olduğu topukluları çıkarıp fırlattı bir kenara duvarın kenarına eğilip kafasını dizlerine koyup ağlamaya devam etti.
"Senden... Nefret ediyorum... Joohyun..."
✿
Seungwan kum havuzunda yerde bulduğu ağaç kabuğu ile kumda belli belirsiz resimler çizmeye başladı. En sonunda kafasını yukarı kaldırdı. Güzel gökyüzünü izledi kısa bir süre. Yıldızların yüzüne gülümsemesini izliyordu. Huzur vericiydi...
Birden yanında bir hareketlilik hissetti. Oturduğu yerde biraz sağa kaydı. Yanındaki hareketlilikten uzaklaştı.
Galiba on yaşında olmanın verdiği cesaretle yanındakine kim olduğunu sordu.
"Kimsin sen?"
Galiba Seungwan'i görmemiş olacaktı ki şaşırdı.
"Ne? Şey fark etmedim ben seni özür dilerim..."
"Ah, sorun değil."
Kısa bir sesszilik oluşmuştu aralarında gizemli kız ile Seungwan'ın. Yine sessizliği Seungwan bozdu.
"Adın ne?"
Gizemli kız şaşırmış olacaktı ki kısa bir süre sessiz kaldı.
"Ben mi? Ben Bae Joohyun. Sen?"
"Bende Shon Seungwan."
✿
#🦊💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm a little monster ➳ wenrene ✓
FanfictionElindeki silahı yavaşça yere bırak Seungwan. #2 in Seungwan #3 in wenrene 2020 | haerim