Selena Gomez - Souvenir
Seungwan dün gece neler yaptığı hakkında hiçbir fikiri yokken Haerim'in evden çıkmadan önce söylediği sözler aklına geldi.
"Seungwan günümü şuan batırıyorsun... Kliniği dağıtmışsın... Her taraf cam kırıkları ile dolu... Soojin fazla mesaiye kalmamış olsaydı senin yaptıklarını duymamış olsa daha neler yapardın... İnanamıyorum sana Seungwan... Cidden sınırı aşıyorsun..."
Cidden pişmanlıktan başka bir duygu hissetmiyordu. En yakının doğum gününü mahvettmişti. Hemde onlar için en özel günlerden birini. Bu hayata en son yapmak isteyeceği hata buydu.
Seungwan salondaki koltukta uyuya kalmıştı akşam. Boynu ağrıyordu. Boynunu tutarak koltukta doğrulmaya çalıştı. Boynunun acısı ile tıslamıştı biraz. Boynu ile beraber başıda ağrıyordu. Kamyon çarpmıştan farksızdı...
Mutfağa doğru ilerledi. Buzdolabından soğuk bir su çıkarıp içti önce. Kendine gelmesi lazımdı... Guruldayan karnı aç olduğunu belli ederken iki gün önceden kalma pastaya gömüldü. Karnını pekte doyurmasa da az da olsa yatıştırmıştı. Bardaktaki son suyu kafasına diktikden sonra yatak odasına geçti.
Hemen yandaki kıyafet odasından beyaz bir kot, beyaz bir tişört ve iç çamaşırı takımını aldıktan sonra banyoya girdi. Soğukla sıcak arası bir duş aldıktan getirdiklerini giymişti. Saçlarını kuruttuktan sonra kahküllerini aynada düzeltip sadece fondöten sürüp beyaz sneaker'larını giyip çantasını alıp evden çıktı.
Metalik gri rengindeki arabasına binip dün akşam mahvettiği kliniğine doğru sürdü. Kliniğin önüne geldiğinde derin bir nefes alıp arabadan indi.
İkinci kattaki kliniğin kapısını çaldığında Hyojung ne yapacağını bilemez bir şekilde kapıyı açmıştı. Seungwan gayet normal bir şekilde içeri girmişti oysaki düne nazaran.
"Hyojung... İyi misin tatlım?"
Hyojung kafasını sallamıştı evet anlamında. Seungwan her ne kadar onu konuşturmaya çalışsa da konuşmamıştı. Mimikleri ve kısa cevapları ile geçiştirmişti Seungwan'ı. Dün yaptıkları aklına gelince utanmıştı. Suçsuz yere kırmıştı onu.
Odasına girdikten sonra birkaç dosya alıp sabaha kahveci den aldığı karamelli latte ile Haerim'in kapısını çaldı. 'Gir' sesini duyduktan sonra kafasını göstererek Haerim'i neşeli bir şekilde selamladı. İçeri geçip Haerim'in masasına bırakmıştı karamelli latte'yi. Seungwan'ın aksine Haerim sinirliydi.
"Haerim-ah sana karamelli latte aldım baksana."
Haerim kafasını salladı. Gözleri hala bilgisayardaydı.
"Kızgın mısın bana?"
"Evet."
"Ama..."
"Ama ne Seungwan?"
"Ama-" lafını kesmişti Haerim.
"Ama ne Seungwan? Sınırı aştın. Ya Soojin değilde başkası olsaydı alt katta. Bizi sağlık bakanlığına şikayet etseydi. Klinik kapanırdı. Hayatımız biterdi. Çocukça davrandın. Bide üstüne üstlük akşam bana Joohyun ile konuşma diyorsun. Sana ne Seungwan. Erkek arkadaşımın kız kardeşi ile konuşmıyacaksam kimle konuşacağım."
Seungwan, Haerim'in söyledikleri karşısında boynunu eğmişti. Diyecek tek bir kelimesi bile yoktu. Haklıydı dediklerinde çünkü. İşleri biterdi birisi şikayetçi olsaydı. Hyojung ve Haerim harap olurdu.
"Haklısın... Ama Joohyun'a güvenmiyorum..."
"Ne yaptı kız sana Seungwan?!"
"Güvenmiyorum dedim Hae!"
Haerim ayağa kalkıp çantasını alıp Seungwan'ın karşısına geçti. İşaret parmağını Seungwan'a doğrulttu.
"Sen Seungwan... Cidden saçmalıyorsun... Kafanı topla lütfen..."dedikten sonra çıkıp gitmişti Haerim odadan.
Seungwan ise tuttuğu göz yaşlarının yanaklarından süzülmesine izin vermişti. En yakını ona güvenmiyordu şuan...
Kendi kendini bitiriyordu Seungwan artık...
Haerim'den sevgilerle...
🦊💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm a little monster ➳ wenrene ✓
FanfictionElindeki silahı yavaşça yere bırak Seungwan. #2 in Seungwan #3 in wenrene 2020 | haerim