❄▪Mr.Efkan|25

183 21 0
                                    

Multimedia, Demir Pars 🖤





Motoru sağa saptırıp taşlık alana girdiğinde, hızı da yavaşlattı ve tamamen durdurduğunda bir ayağını yere yasladı.

Beline eğildiğim için adamı görmek için doğruldum ve adama baktım.

"Geç kaldınız." dedi saatine bakarken.

"1 Km yolu nasıl 2 dakikada gelebiliriz amına kodumun çocuğu!"

"Söyle, burdayız işte." dedim Demir'in lafının arkasından.

"Sadece testti, bir daha geç kalmaya vaktiniz olmayacak." dedi ve mat siyah arabasına doğru yürümeye başladığı sırada arkasından bağırdım.

"Anonimlik için kullandığım telefon kimde!?" Lafının arkasından adam güldü.

"Çok mu merak ediyorsun?" dedi kahkahalarının arasından.

"Eğer öyleyse," dedi ve devam etti.
"Yarını beklemen gerekecek."

Adımları hızlandı, aracına binip gazı kökleyerek görüş alanımızdan çıktığı sırada çaresiz hissettim.

"Eve gitmesek olur mu?" dedim titrek bir sesle.

"Nereye gitmek istersin?" dedi motorunun gazına yüklenirken.

"Herhangi bir yer." dedim ve durdum. Sonraysa devam etme gereksinimi hissedip istediğim yeri biraz daha tanımladım.

"Hem karanlık, hem aydınlık." dedim ve beline sarıldım.

"Bir yer biliyorum." derken biz çoktan yola çıkmıştık bile.

**

"Burası neresi?" dedim bir barın önünde dururken. Motorun dengesini tek ayağı ile sağlıyordu.

"Alt katta yerim var." Dedi ben motordan inerken.
Ben motordan inip, küçük bir çocuk gibi onu beklerken, telefonu çaldı ve beklememin uzayacağını bildiğim için arkamdaki kaldırıma oturdum. Motorundan inmeden telefonla konuşuyordu, arada bir bana bakıyor, kontrol ediyordu. Bu haraketi karşısında kendimi iyice çocuk hissediyordum.

Bir süre onu öylece beklerken, yerde bulduğum bir taşla yere küçücük bir "o" çizdim ve ayağımla karaladığım yeri bulanıklaştırdım.

"Biraz beklettim." dediğinde oturduğum yerden ona baktım. Öne doğru göğsümü diz kapaklarıma yaslamıştım, doğruldum ve yanıma oturması için sağ elimle kaldırıma vurdum.

Oturmadan önce, sigarasını cebinden çıkarıp yanıma oturdu.

"Ne olacak böyle?" dedim hâlâ zemini karalarken. Yandan gelen çakma sesiyle sigara tutuşturduğunu anladım.

"Ya sen söyleyeceksin, kendin olduğunu." dediği sırada, boğuk bir sesle "onu kaybetmek olur bu." dedim.

"Nasıl kaybedebilirsin?" dedi. Karalamam durdu ve aynı konumda devam ettim.

"O bana Alinda'yı, Alinda'ya olan planlarını anlatıyordu. Bana güvendi. Eğer onun karşısına çıkarsam onunla oynadığımı varsayacak, oynama sebebim ise bana karşı olan tüm planlarını öğrenmek olduğunu düşünecek."

"O zaman" dedi, sigarasını içine çekerken.

"Bırakalım da o doğru anonimi bulabilsin." dedi ve izmaritini yerde söndürdü.

"Yerimi görmek ister misin?"

Ona bakmadan başımı aşağı yukarı salladım ve ayağa kalktım.

Demir de ayağa kalktığında, beni kapıdan girmeden önce tembihledi. "İçerde yanımdan ayrılmayacaksın, ne olursa olsun." dedi, sesi çok netti.

"Anlaştık." dedim ve elini tuttum. Kapıdan girdiğimizde ilk loş bir koridordan geçtik, içerisi sigara kokuyordu. Koridorun sonu kocaman bir mekana açıldığında bu saate rağmen bu kadar kalabalık aslında beni şaşırtmadı.

Sahnede direk dansı yapan kadınlar, kenarda yiyişen çiftler ve daha fazlası burdaydı.

"Demir." dedi arkamızdan bir ses. Demir ile birlikte ben de refleks olarak arkamı döndüm. Hafif yaşlı bir adam, yanımdan geçip, Demir'in omzundan tuttu.

"İlk defa seni bir kızla burda görüyorum." dedi adam kaşları havalanırken.

"Kim bu kız çocuğu?" diye de ekledi.

"Kız çocuğu?" dedim kaşlarımı çatarken.

"Ne zamandan beri yanımdaki kıza karışır oldun?" dedi Demir ve adamın lafını beklemeden, ilerlemeye başladık.

"Özgür burda! Asu ile!" Adam arkamızdan bağırmıştı.

"Asu mu?" dedim Demir'e.

"Normal bir şey bu." dedi Demir. Sonradan ekledi.

"Asu onun sürtüğü." Kalabalıktan geçtik. Alt kata inen merdivenlere geldiğimizde, elini bırakmak için kenetli olan elimi açtım ama o bu sefer benim elimi bırakmadı.

Ben önde, o benim arkamda merdivenleri indiğimizde, şifreli bir kapı karşıma geldi. "Şifresi ne?" dediğim sırada omzundan uzandı ve hızlıca harfleri ve sayıları girip kapıyı ittirmemi söyledi.

Kapıyı sonuna kadar ittirdim. İçerisi gece mavisi ledlerle loşlaştırılmıştı. Demir lambaları açtığında, tavanda bir sürü spot lamba gördüm.

Oda aydınlandığında, Demir elimi bıraktı ve öylece beni bekledi. Duvarlarda çoğunluk beşiktaş afişi olmak üzere, Müslüm Gürses'in, Sezen Aksu'nun, Atatürk'ün, Barış Akarsu'yun afişleri tüm duvarları kaplamıştı. İki duvar içeri girince dikkat çekiyordu. 3 duvar, siyah-gri tonunda olmasına rağmen bir pürüzsüz beyazdı ve orda kocaman bir Atatürk portresi asılıydı.

"Burası çok güzel." dedim duvarlara elimi sürterek odayı dolaşırken.

"Senin yanında sönük kaldı."

Mr.Efkan↝Yarı Texting [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin