Sarılmayı bırakıp son kez Tae'nin gözlerine baktım ve koşarak eve girdim.
Kendimi delirmiş gibi hissediyordum. Ne yapmam gerektiğini, ne düşündüğümü bilmiyordum.Beynim komut vermeyi durdurmuştu sanki. Sanki sadece nefes alıyordum o an.
Kim olduğumu, nerde olduğumu, ne yaptığımı bilmiyordum.Mükemmel bir boşluk hissi..
Sonra merdivenlere yöneldim ve odaya çıktım. Arkamdan kapıyı kilitleyip banyoya girdim. Banyonun kapısını hafif aralık bırakıp kendimi duşa attım.
Ve suyum zihnimi boşaltmasını umdum.
:Tae'den:
Yine başlamıştık işte. Yine aynı şeyler oluyordu. Sevdiğim kadın yine benden uzaklaşacaktı biliyordum.
İlk defa olmuyordu ki bunlar. Ben ilk defa bu acıyı yaşamıyordum. İlk defa ölmüyordum ben.
Ben onun mutluluğuyla yaşayıp, gözyaşlarıyla ölüyordum. Bunu sürekli yaşıyordum. Her atak geçirişi her evresi daha çok yıpratıyordu bizi.
Ama bunun bir çözümü yoktu. En azından sevgilimin canını yakmadan çözmenin bir yolu yoktu..
Benim meleğim yine zor durumdaydı ve ben ona yine yardım edemiyordum.
Ama en olursa olsun bu kez kaçmasına izin veremezdim. Eğer kaçıp beni tekrar unutursa geri dönüşü olmazdı.
Manik evreleri bizi çok yıpratır. Her zaman her şeyi unutur. Kendine istediği gibi bir hayat kurar. Kafasında kurduğu her şeye inanır.
Hatta herkesi inandırır. Bazen ben bile inanırım ona. Zaten yeterki o benimle konuşsun ben her zaman inanmaya hazırım..
Pasif everlerse daha sakin ve çoğunlukla mutlu geçer. Neşeli hayat dolu bir kıza dönüşür o zaman meleğim.
Ama bazen o dönemlerde de hatırlamaz beni.
Yaşadığımız onca şeye rağmen unutması da daha çok yakar canımı.Bazen de odalara kitler kendini. Konuşmaz, yemek yemez, dışarı çıkmaz hatta bazen kıpırdamaz bile.
Her evre değişiminde de yeni birisi olur. Her zaman kendine yeni bir senaryo kurar ve buna inanır bununla yaşar.
Evet bu hayat beni çok yoruyor ama aşk her şeye değiyor. Onun için herşeyi yapmaya hazırım ben.
Yeterki yanımda olsun..Şarkıda da dediği gibi; Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk..
:Gece'den:
Duştan çıktığımda değişen pek bir şey yoktu aslında. Sadece düşünemiyordum. Sanki sürekli hafızam siliniyormuş gibi hissediyordum.
Üstüne pijama takımı giyinip yatağa girdim. Yarın daha normal bir gün geçirmek dileğiyle uykuyu bekledim.
Bilincim kayarken kapısesi her şeye mani oldu. Tekrar uyandım ama gözlerimi açamadım.
Aşağıdaki çocuğun geldiğini kokusundan anlamıştım. Adını bir türlü hatırlayamıyordum.
Bu normal değildi hemde hiç normal değildi. Onun evinde onunla yemek yiyor, duş alıyor ve onun yatağında uyuyordum. Ama adını hatırlayamıyordum.
Kimdi o? Sevgilim mi, eşim mi? Yoksa sadece beni kaçıran bir serseri mi?
Sonuncusu olduğunu pek sanmıyordum. Çünkü her ne kadar ismini hatırlamasam da kokusu çok tanıdıktı. O kadar tanıdıktı ki unutmak mümkün değil gibi."Kokun.." diye sessizce sayıkladım.
Duyup duymadığını bilmiyordum.
Yavaşça yatağa, yanıma oturdu. Yatağın çöküşünden anlamıştım.Sonra elini saçlarımda hissettim. Yavaşça okşuyordu. Değerli bir eşyayı kırmaktan korkar gibi, incitmekten korkar gibi seviyordu..
Sonra sessizce fısıldayıp ay ışığının zorla aydınlattığı odadan ayrıldı usulca.
"İyi geceler meleğim. Lütfen benle kal.."
~~~
Erken gelen bölümle umarım gönlünüzü almışımdır.
Tae'nin ağzından beklediğiniz bölüm geldi.
Bu bölümler devam edecek mi şimdilik bilmiyorum. Her an şey olabilir.
Çok çok öptüm..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Fanfiction"Teşekkür ederim.. En önemlisi de her şeye rağmen bizden vazgeçmediğin için."