Gözümü açtığımda güneş daha tam doğmamıştı. Etraf alacakaranlıktı daha yeni aydınlanıyordu.
Uykumu almış hissetmiyordum. Ama uyumakta hissetmiyordum. Uydukça zihnim bulamıyordu.
Uyudukça bişiler unutuyordum, kendimi unutuyordum.
Gözümün önünde bazı görüntüler canlanıyordu. Ve bunları ne zaman yaşadığımı hatırlamıyordum. Belki de yaşamamıştım. Sadece gördüğüm rüyanın etkisiydi belki de.
Uyanmama da bu neden olmuştu ya zaten. Rüya..
Çok güzel bi rüya görmüştüm aslında. Uykumu kaçıranda buydu. Tae ile birlikte bir deniz kenarındaydık. Çok güzel hazırlanmış bir ortam vardı.
Her şey çok güzeldi, çok mutluyduk. Bana evlilik teklifi etti. Ama cevap veremedim.
Çünkü birden uyandım, anın etkisiyle.Neden görmüştüm böyle bir rüyayı. Bi anlamı varmıydı, yoksa sadece bilinçaltı mıydı?
Bu Nası bi bilinç altıydı..Ama bir yandan da öyle değildi sanki. Rüya değil gibiydi. Rüya olmayacak kadar güzeldi. Rüya olmayacak kadar gerçekti.
Bunlar neydi böyle. Bu yaşadıklarım, hatırladıklarım ve hatırlamadıklarım neyin nesiydi?
Camdan dışarı bakarken Tae'yi gördüm. Saat daha çok erkendi ve o bahçede dolaşıyordu.
Çok yorgun ve dalgın gözüküyordu. Üstündeki yünlü uzun hırka ve dağınık saçlarıyla da aşırı tatlı..
Rüyanın da etkisiyle hızla saçımı topladım ve aşağı, Tae'nin yanına indim.
Bahçeye çıktığım an dondurucu bir soğukla karşılaştım. Esen rüzgar iliklerimi donduruyordu.
Kollarımı etrafıma sardım ve Tae ye doğru yürümeye başladım. İleri geri yürürken arkasını döndü. Yaklaşınca da beni fark etti.
Şaşkınlıkla gözlerime baktı. Uykulu gözleri ve dağınık saçları beni gülümsetti. Ben gülümseyince o da gülümsedi ve sonra kahkahalar havada uçuştu.
Hapşu!
Kahkahalarımızı kesen benim sesim oldu. Hava o kadar soğuktu ki şifayı kapmış olabilirdim.
Tae üstündeki hırkayı çıkarıp nazikçe bana giydirdi. Uzatsa almazdım. O da bunun farkı daydı sanırım ki kendi giydirmişti.
Beni gerçekten bu kadar iyi mi tanıyordu. Uzun zamandır beraber miydik biz.
Bilinç altım Nası bu kadar etkilenebilirdi ki öyle olmasa. Hem bir insan her şeyi unutsa da kokuları unutmazmış hafızası. Bir yerde okumuştum insan her şeyi unutsa kokuları hatırlarmış..
Birden bana doğru atıldı. Saç tokamı tutup çekti ve saçlarımı serbest bıraktı. Saçlarım rüzgarda uçuşurken eşsiz sesiyle sorular sormaya başladı. Bende hipnoz olmuş gibi cevap vermeye başladım..
"Neden bu saatte uyanıksın?"
"Uykum kaçtı."
"Neden uykun kaçtı?"
"Çünkü rüya gördüm."
"Ne rüyası gördün?"
"Neden bu kadar çok soru soruyorsun?"Gülümsedi, hemde çok güzel gülümsedi.
"Çok güzel cevaplıyordun, ne oldu birden?"
"Soruya soruyla cevap verme!"
"Rüyanda beni mi gördün!"
"Eve- dur ne."Tekrar kahkaha attı.
"Ben cevabımı aldım güzelim" dedi.O konuştukça ben büyüleniyordum resmen. Ama bu değişken hallerim beni çok yoruyordu. Eminim onu da yoruyordu ve bu beni üzmeye başlamıştı.
Ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Bu durunla Nası başa çıkacaktım ben. Ne yapmam gerekiyordu.
Bahçenin ortasında o soğukta durmayı kesmiş ve güneşin doğuşunu izlemeye karar vermiştik.
Bahçeden mutfağa geçip kahve hazırladım ve onları alıp tekrar bahçeye çıktım. Tae'nin yanına geçip fincanlardan birini ona uzattım.
İkimizde uzun bir süre konuşmadık. Kahvelerimizi içtik ve güneşi izledik. Güneş doğdu, tamamen yükseldi ve etrafı aydınlattı.
Sonra sessizliği yanımda bütün yakışıklılığıyla oturan tarçın kokulu adam bozdu.
"Gerçekten.. hiçbir şey hatırlamıyor musun?"
~~~
Selamlar..
Bölümü geç bir saatte yazdığım için düzenlemeye vakit bulamadım. Kusurum olduysa affola..Bide bir konu vardı. Bazı arkadaşlara 'yeni bölüm' bildirim gitmiyormuş bu nedenle artık bölüm paylaşmadan önce duyuru yapacağım. Beni takip ederek bölüm haberlerini önceden görebilirsiniz :)
Buraya da düşünceleriniz bırakırsanız sevinirim.🌟
Hepinizi çok seviyorum🪐💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Fanfiction"Teşekkür ederim.. En önemlisi de her şeye rağmen bizden vazgeçmediğin için."