Aslında bilmiyorum. Yani ne yapacağımı, nereye gideceğimi, ne söyleyeceğimi ya da nasıl tepki alacağımı.
Günlerdir yüzüne bakmamıştım, belki de yine üzmüştüm onu. Şimdi birden karşısına çıkıp ne diyecektim ki. Gidip sarılsam ya da hiçbir şey demeden yanına otursam nasıl tepki verirdi acaba.
Merdivenlerden inerken zamanın daha yavaş akmasını isterdim. Zaman geçirmek için ahşap merdiven korkuluğunun renk tonlarını inceledim. Birçok farklı ağacın karışımından oluşmuş gibi ton tondu.
Ayrıca üstüne konan toz taneleri fazlasıyla belirgindi. Bu evi kimse temizlemiyor muydu acaba?
Bi ara evde güzel bir temizlik yapmayı aklıma not ettim. Acaba daha nelerle karşılaşırdım.
Merdivenleri yavaş yavaş inerken hırkamın kolunu merdivenlere sürttüm. Tozlar hırkanın ucunda toplandıktan sonra hırkayı kola vurdum. Vuran ışığın etkisinden uçuşan tozlar çok net ve güzel gözüküyordu.
Onları izlerken yüzümde oluşan gülümsemeyi sonradan fark etmiştim. Ben bu kadar ufak bir şeyle bile mutlu olabilen bi insandım. Nası benim canımı bu kadar yakmışlardı.
"Odandan çıkmışsın,"
Diyen sesi duyunca başımı hızla o tarafa çevirdim.Birkaç adım ilerimde yüzüne vuran ışık ve dağınık saçlarıyla beni izliyordu.
Sanki günlerdir güzel bir uyku uyumamıştı. Gözlerinin altı kızarmış, damarları belirginleşmişti. Oldukça yorgun ve bitkin gözüküyordu.
Onun bu halini görünce yüzümdeki gülümseme acı bir tebessüme dönüşmüştü.
Nedenini anlamış gibi gözlerini bir anlık benden kaçırdı. Ama bu o kadar kısa sürdü ki hayal görüp görmediğimi sorguladım.
"Berbat görünüyorsun," dedim. Duymamasını umarak mırıldandım "benim yüzünden."
"Seni tekrar görmek güzel."
Diyip gülümsedi. Bana kızmadı, bağırıp çağırmadı. Ya da ters bi tepki vermedi. Ben olsam böylemi yapardım diye düşündüm bi an.Konuyu değiştirmek ve ortamdaki havayı dağıtmak için
"Aç mısın?" Diye sordum. "Ben çok acıktım."Gülümsemesini genişletti ve kafasını hafifçe önüne eğdi.
Tanrım! Ne kadar mükemmel göründüğünden haberi var mıydı acaba?Daha sonra kafasını kaldırdı. Yavaş yavaş bana doğru yürümeye başladı. Ne yapacağını merakla beklerken birkaç adımda yanıma geldi ve elini uzattı.
Ne olduğunu anlamamıştım ama yüzümdeki yorgun ve aptal gülümsemeyi silemiyordum. Önce eline sonra yüzüne baktım.
Oda gözleriyle elini gösterdi ve hiçbir şey söylemeden gülümsedi. Tekrar.
Elimi kaldırıp elinin üstüne koydum. O benim aksime sıkıca tuttu ve beni yürütmeye başladı. Mutfağa girdiğimizde ne tepki vereceğimi bilemedim.
Tanrı aşkına az önce ne düşünmüştüm ki. Çocuğa aç olduğumu söyledim ve beni mutfağa getirdi. Saf saf eline bakarken çok eğlenmiş olmalı. Resmen kendimi rezil etmiştim.
"Imm söyle bakalım ne yemek istersin?"
Ortamın loş olması. Tae'nin kısılan gözü ve dağınık saçları kesinlikle tesadüf olamazdı. Bir insan nasıl basit bir soru sorarken bu kadar çekici gözükebilirdi ki?
Hala cevap vermeden yüzüne bakarken ne sorduğunu da unutmuştum. Adımla seslenince bi tepki de veremedim.
"Hı?"
Bu sefer kahkaha atmaya başladı, bende yavaş yavaş kızarıyordum. Yetmedi mi bu kadar rezillik hadi ama.
"Dedim ki, ne yemek istersin."
"Şey Bilmem ki.. hafif bişiler olsa iyi olur aslında. Midem pek iyi değil de."
Tae bana bakıp iç çekti. Biraz sinirli gibiydi ama belli etmemeye çalışıyordu.
"Kendine dikkat etmiyorsun ki."
Başımı sessizce önüme eğmiştim. Sanırım duymamam için sessiz söylemişti ama duymuştum.
Haklıydı. Kendim dahil etrafımdaki herkesi olumsuz etkiliyordum. Ne diyebilirdim ki.
~~~
Selam ben geldim.Bölümü nasıl buldunuz?
Birde okumalar yüksek olmasına rağmen oylar çok düşük. Normalde hiç böyle bir şey söylemedim ama lütfen oy vermeyi unutmayın.
Ne kadar çok etkileşim olursa o kadar çok yazma isteği geliyor.
Yine de siz bilirsiniz..💜
Birde bu gece saat 23:00 civarı gelecek bölümden bir kesit paylaşacağım. Beni takip ederek profilimde yaptığım duyurulardan haberdar olabilirsiniz. Kesiti de duyuru olarak paylaşmayı düşünüyorum beklemede kalın..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Fanfiction"Teşekkür ederim.. En önemlisi de her şeye rağmen bizden vazgeçmediğin için."