Son zamanlarda Tae ile yaptığım bütün konuşmaların sonu kendimi günlerce odama kapatmam ile bitiyordu evet.
Ama bu seferki farklıydı. Çok farklıydıBana katil olmadığımı söylediği zaman içim o kadar rahatlamıştı ki. Sanki saatlerce çölde yürümüş ve sonunda bir su pınarına ulaşmışım gibi mutlu olmuştum.
Ama ardından gelecek yıkımdan haberim yoktu..
Bilseydim bu kadar sevinmezdim. Bilseydim bu kadar erken mutlu olmaz, gülümsemezdim.
Canımın bu kadar yanacağını nerden bilebilirdim ki?Daha kötüsüyse abimle ilgili pek bir şey hatırlamıyor oluşumdu. Buda fazlasıyla canımı yakıyordu.
Ona dair gözümün önünden gitmeyen bazı anlar vardı sadece. Ve bunların başını kanlar içinde kıpırdamadan yatışı çekiyordu.
Bembeyaz karın üstünde yayılan kanı. Abimin kanı..
Ona dair daha çok şey hatırlasaydım daha mı az yanardı canım, yoksa daha mı çok? Kestiremiyorum.
Böylesi daha mı iyiydi acaba? Ya da daha mı kötü? Kendimi tamamen boşlukta hissediyordum.
Sanki benim olan bir şeyi yok olduktan sonra öğrenmek gibiydi.
Evet aslında yıllarımı onunla geçirmiştim, birlikte birçok şey yapmıştık. Çok eğlenmiş, çok gezmiş, çok plan yapmıştık.
Ama bu planları gerçekleştiremeden o beni bırakıp gitmişti..
Daha fotoğraf albümümüzü tam dolduramamıştık bile. Daha birlikte dinlemediğimiz şarkılar, izlemediğimiz filimler, gitmediğimiz ülkeler vardı bizim.
Ama o gitmişti işte.
Bunların hepsini Tae den öğrenmiştim. Odadan çıkmamam onu fazlasıyla tedirgin ediyordu. Onu yıprattığımın farkındaydım ve bu yüzden kendimden nefret ettim.
Ama o yinede beni bırakmıyor, benden vazgeçmiyordu. Beni gerçekten sevdiğini biliyordum. Bunu hissedebiliyordum.
Ona karşı bende çok değerli duygular besliyordum evet, lakin bunları düşünmenin hiç sırası değildi.
Odamdan çıkmadığım ikinci günün sonlarına doğru Taehyung kilidi kırıp odama girmişti. O zaman acım o kadar taze o kadar büyüktü ki delirmiş gibi her şeyi dağıtmaya ona saldırmaya başladım.
Tek istediğim yalnız kalmaktı, önceden olduğunu düşündüğüm gibi..
Onu kendime zarar vermekle tehdit ettim. Bana çok düşkün olduğunu biliyordum ve bu acımasızcaydı. Ama aklıma o an başka bir şey yapmak gelmedi.
O günden sonra bir daha odama girmedi. Ama her akşam kapımın önüne oturup bana bir sürü şey anlattı.
Daha önce benden saklamak için onca çaba harcadığı geçmişimi bana anlatmaya başladı.
Bir insanın geçmişini ona anlatma ne kadar sürerdi?
Günler, haftalar,yıllar..?Her akşam bana abimi anlattı, her akşam bizi anlattı. Bu kapıya her gelişinde bana beni anlattı..
Düşüncesi bile acı verici değil mi? İnsanın kendini, kendi hayatını bir başkasından dinlemesi..
Bundan sonra ne yapmalıydım peki? Bu odadan çıkmalı mıydım?
Ne zaman çıkmalıydım?
Onunla nasıl konuşacaktım?
Bu acıyla nasıl yaşayacaktım?Kalbim bu kadarını nasıl kaldıracaktı bilmiyordum ama günler sonra o saatte tam o an karar verdim.
Yıkılmış görüntüme göz ucuyla dahi bakmadan -ki bu cesaretimin kırılmasına neden olabilirdi- hızla kapıya yöneldim ve kilidi kırık olmasına rağmen günlerdir kimsenin açmadığı kapıyı açıp dışarı çıktım.
~~~
Lütfen bana küfür etmeyin.. tişikkürler.Bu bölüm biraz duygulara tercüman olsun istedim bu yüzden dialog yok..
Birde bazı arkadaşların sorunu ne bilmiyorum ama yeni bölüm yazmadığım için baya hakaret etmişler. Ben bugüne kadar kimseye gidip kitabımı oku demedim. Baskı yapmadım. İsteyen okur isteyen okumaz bu sizin tercihiniz.
Ama uzaktan eğitimin revaçta olduğu bir dönemde üniversiteye hazırlanan biri olarak deli gibi ders çalışmam gereken zamanlarda elimden geldiğince buraya da vakit ayırmaya çalışıyorum. Ve buna rağmen hakarete maruz kalacaksam rica ediyorum ki kitabımı okumayı bırakın.
Zor bir dönem yaşıyoruz. İnsanların birbirine destek olması gereken zamanlarda birbirlerini kıracak davranışlarda bulunmaları hiç hoş değil. Lütfen birbirinizi kırmayın.
Sizleri seviyorum ve bol bol sağlıklı gün diliyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Fiksi Penggemar"Teşekkür ederim.. En önemlisi de her şeye rağmen bizden vazgeçmediğin için."