19 yıl önce
"Anne, babam neden yok benim?" Diye sordu çocuk gözündeki yaşları silerek. Annesi önce mahsum bakan oğluna baktı, sonra gözlerini sildi.
"Neden ağlıyorsun bitanem? Ne oldu düştün mü?" Oğlunun ağlaması canini yakmıştı. Kadınında gözleri dolarken çocuk hemen gözlerini sildi. " Yok anne iyiyim ben, bak hem artık ağlamıyorum sende ağlama" dedi.
Küçücük elleri ile annesinin yüzünü silip boynuna sarıldı. "Alpim, sen hiç bir zaman üzülme tamam mı? Sen üzülürsen bende üzülürüm annem" deyip sıkıca şartı oğlunu, içinden ' ben seni onlardan nasıl koruyacağım' diye geçirdi.
Alpin beş yaşı olsada annesinin sırtına çıkmayı çok seviyordu. Bu günde annesinin sırtında eve gelmişti. Buraya bir yıldır taşınmışlardı. Geldiklerinden beri Alp apartmanın önündeki parkta oynamayı çok seviyordu.
"Anne, bugün parktaki arkadaşlarım bana babami sordular, hatta babamın olmadığı için bana güldüler" dedi. Meryem hanım oğlunun sözlerine o kadar üzülmüştü ki, elinde olsa ölen kocasını geri getirirdi.
"Oğlum söyleseydin ya babam cennete gitti, orada bizi bekliyor" oğlunun saçlarını okşayarak konuşuyordu. Sesinin titrememesi için büyük savaş veriyordu.
"Söyledim anne ama neden babam geri gelmiyor birlikde gideriz. Hem ben babami çok özledim"
"Daha var annem sabr et" dedi oğlunun saçlarından öperek.
1 hafta sonra
"Oğlum kalk, hemen kalk"
"Ne oldu anne?"
"Arkadaşın seni evlerine davet etdi."
"Anne giderim birazdan, neden bukadar acele ediyorsun?"
"Alp hemen gidiyorsun dedim!"
"Anne seni kızdıracak birseymi yapdım. Neden ağlıyorsun? Özür dilerim anne, özür dilerim"
"Hayır- hayır annem özür dileme sen birşey yapmadın, gözüme toz kaçtı. Sen in aşağı seni bekliyorlar hemen gelmeni istiyordu arkadaşın" dedi Meryem oğlunu kapıyı açıp merdivenlere yönlendirdi. "Ama anne" sözünü kesip " bak oğlum merdivenlerden in asansör bozulmuş" deyip oğluna bikere daha sarılıp öptü.
Alp 2 kat inmişti yukarıdan gelen sesle korkup kulağını tuttu. Sonra annesine koşmaya başladı herzaman korktuğunda annesine sarılırdı. Merdivenler bittiğinde asansöre doğru giden bir adam gördü. "Amca asansör bozuk" dedi. Adam dönüp Alpe baktığında Alp korkup geriye doğru gitti. Adam önüne dönüp asansöre bindi. Alp aklından adamı çıkaramıyordu. Evin kapısını açık görüp "anne az önce bir amca gördüm yüzü kesilmişti. Ben çok ko.." sözünü bitirmeden yerde kanlar içinde yatan annesini gördü. "Anne, anne noldu sana, hadi uyan anne" hem ağlıyor, hemde küçük elleri ile annesinin yüzünü avuçlarına almış konuşuyordu.
"Alpim ağlama, bak ben çok mutluyum cennete gidiyorum hem babanıza görecem onu çok özlemiştim" dedi gülümsemeye çalışarak. "Alpim şu kutuyu getir" dedi zar-zor çıkan sesiyle. Alp annesinin gösterdiği kutuyu getirip açtı. "Alp Akin bu kutunu hiç brakma tamam mi? Büyüdüğünde anlayacaksın ne yapmalı olduğunu" deyip elini oglunun yüzüne koydu.
1 ay sonra
Alp artık yetimhaneye getirilmişti. Kucağından bırakmadığı kutusu ve anne babasının fotorafı ile haftalardı bir köşede sadece dışarıyı izliyordu. 1 ay önceye kadar dışarı çıkmak için can atan Alp artık ne kadar çocuk olsada, dışarı çıkmasına karışacak kimsesi olsada aynı yerde oturup dışarıyı izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE NEFRET
Teen Fictionintikam duygusu ile dolup-taşan Alp Akın ailesini öldürenlerden hesabını soracağına ant içer. Peki hayat ona yine başka bir oyun oynarsa, nefreti aşka dönüşürse? nefreti mi seçer aşkımı?