Alpden
Oğuzu kolundan tutup Melisanin odasına soktum. Sonra kapıyı kapatıp iki kolumu kapıya yaşlandım ve Oğuzu Kapıyla aramda sıkışırdım.
"Oğuz beni delimi edeceksin ha, bu ne saç böyle, saçının rengini değiştir dedikte, böylemi boya dedim?"
"Bana neyi nasıl yapacağımı mı söylüyorsun Alp bey. Arkadaş arkadaşa karışırmı? Hem siz açtınız gidipte yemeğinizi yeyin" deyip itti beni kapıyı açıp çıkmak isterken kolunu tutup sert şekilde içeri çektim ve kapıyı çarptım.
"Bana bak, zaten dudaklarına yapışmamak için kendimle mücahidile ediyorum beni daha fazla zorlama sevgilim"
"Demek aklınıza geldi bir sevgiliniz olduğu. Ya anlamıyorum sana Alp diyecek kadar yakın ama beni söylemiyorsun hatta arkadaşın olarak tanıştırıyorsun. Şimdide gelmiş bana karışıyorsun. Neymiş efendim beni öpecekmiş, kendini zor tutuyormuş. Bence sen sabah beni yanlız bırakırken, isim var deyip arkadaşınla buluşurken ve beni arkadaşın olarak tanıtırken o şansını kaybettin" arkasını döndüğün de aklına birşey gelmiş gibi arkasını dönüp gözlerime baktı " bence sen ilişkimizi birdaha gözden geçir. Çünkü ben öyle yapıyorum" deyip çıktı. Afallamıştım ne demekti şimdi bu, benden ayrılmak mı istiyor. Kan başıma çıktığında kapıyı hızla açıp arkasından gittim. Ve hiç kimseyi umursamadan "ne demek istiyorsun Oğuz" dedim kolundan tutarak. "Ne yapıyorsun herkes bize bakiyor"
"Umrumda değil tamam mı? Düşündüğüm şeyi söylemedin değilmi" dedim bu sefer gözlerim dolmuştu. Çocukluğumdan beri sinirlendiğim an gözlerim doluyordu. Şimdide öyleydi hem sinirliydim hemde kaybetme korkusu vardı. "Benden ayrılacakmisin?" Dedim kısık sesle gözümden bir damla düştü.
Oğuz "hayır, hayır ağlama sadece sinirliydim söyledim. Seni kıskandım ve benimle uyanıp birden gittin ağır geldi bana bu" dedi. "Özür dilerim hemde çok özür dilerim. Bilemedim seni kıracağını" dedim. Bana sarılıp " tamam sakinles, affettim. Herkes bize bakiyor hadi yemek yiyelim bende açım yemedim senden sonra" dediğinde yüzüne baktım benim yüzümden açtı. Başımı tamam anlamında sallayıp herkes gibi bizi izleyen Melihle Melisaya doğru yürüdük. O sırada Edaya bakıp "eda lütfen bir tabak patates, tavuk kızartması ve ıstakoz sonra cola getir." Dedim Oğuz "bunları sevdiğimi öğrenmişsin" dedi. Çapkınca gülümseyip "daha neler öğrendim görmek istiyor musun?" Ve Oğuzun kolunu karnıma yemem bir oldu.
"Ne oldu az önce neden kavga ediyordunuz?"
"Hiç Alp bir yanlış yapmıştı onu duzelttik Melih"
"Evet yanlışım sevgilimi arkadaşım olarak tanitmamdi. Birdaha tanıtayım Melih bu canımdan çok sevdiğim sevgilim Oğuz" dediğimde Oğuz kıpkırmızı olmuştu bu hâline gülümsedim.
"Bana neden söylemedin şerefsiz. Tebrik ederim Oğuz ve teşekkürler kardeşimi aşka inandırdığın için" dedi. Oğuz gülümseyip teşekkür etti.Melih kulağıma yaklaşıp "abi boka batmışsın nasıl çıkacaksın işin içinden" dedi.
"Bilmiyorum onu üzmeden ne yapacağımı bilmiyorum"
Melih elini yavaşça sırtıma vurdu. Bir kaç saat konuşmuş ve bolca gülmüştük. Melih çocukluğumuzdan konuşmuştu ve beni çok uyandırmıştı.
Herkes evine gittiğinde Melisa ile bende biraz takılıp arkadaşlara yardım edip ayrıldık.
Yine bir kaç saat uyuduktan sonra uyandım. Hazırlanıp mutfağa indim. Kahvaltıyı hazırladım ve gidip Melisayi uyandırdım. Bu gün herşeyin biteceği gündü. Ya iyi olacaktı yada herşeyi batıracaktım.
Kahvaltıdan sonra Melihle hastaneye gittik. DNA testini alıp içine baktık, sadece ne olur ne olmaz deye baktık. Sonra şirkete doğru yola çıktık.
Melihde şubeden bir iki kişiyi holdinge çağırdı.
"Alp kendini sakin tutacaksın, asla ama asla saldırmayacaksın" dediğin de tamam dedim.
Şirkete geldiğimizde bir elimi cebime koyup içeri girdim ilk defa kendi şirketime kendim olarak giriyordum.
Duru beni görüp "Akin Murat beyin çok önemli toplantısı var daha sonra" sözünü kesip kapıyı açtım. Ben önde giderken Melisa ve Melih biraz arkamda yürüyorduk. Duru arkamızdan gelip girmememiz gerektiğini söylüyordu. Kapıyı açıp içeri girdiğimde Murat ne oluyor diye sordu. Yanındaki adam ise ingilizce birşey olmadığını anlatıyordu konuklara dönüp ıngilizce "kusura bakmayın toplantıyı ertelemek zorundayız" dedim. Onlar ayağa kalktıklarında Murat "Akin kendine gel sen kimsin benim toplantına müdahele ediyorsun!" Bağırdı.
"Bekleyin Murat Savaş bence konumlarınızın yanında rezillik çıkarmayalım" dedim.
Sese artık herkes gelmişti. "Odada mı konuşalım yoksa herkesin içindemi"
"Benim hiç gizlim yok ve bu konuşmadan sonra kovuldun defol tamam mı"
Güldüm hemde ağız dolusu güldüm. Ilk defa mutluydum galiba.
"Ben kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Mustafa Savaşın torunu, Ahmet Savaşın oğlu Alp Akin Savaş tanıştığıma memnun oldum AMCA!!"
"ne ne hayır Ahmetin oğlu yoktu, yalan söylüyorsun"
"Sakın, sakin birdaha babamın adını ağzına alma Murat" çok sinirliydim birde utanmadan babamın adını kullanıyordu.
"Daha neler bildiğimi soyleyem mi? Mesela ailemi öldürdüğünü, benim şirketimde patronluk tasladiğını"
"Yalan söylüyorsun, sana kimse inanmaz"
Herkes pür dikkat bizi izliyordu. "Ah amca seni nasilda tanıyorum. MELİSA dedem ve benim dna testlerimiz nerde?" Dediğim de Melisa çıkarıp gösterdi. "Peki şirketin 65% sahipi olduğum belge" onuda gösterdiğinde Murat üzerime yürüdü. Beni tehdit etmek isterken Melih önüme geçti.
"Yerinizde olsam bunu yapmam" dedi.
"Ecvet amca şimdi herseyini toplayıp defol demek isterdim ama diyemem çünkü eve gitmiyorsun. Melih babami ve annemi öldürmesi hakta davacı oluyorum" Dediğim de Murat arkaya doğru adımladı. Sırtı birine çarpıp durduğunda çekildi. Hiç olmasını istemediğim o an, Oğuz tam karşımda gözünden yaşlar süzülerek bana bakıyordu.
🤎🤎🤎🤎🤎🤎🥺🥺🥺🥺🥺🤎🤎🤎🤎🤎
Ah diğer bölümü çok merak ediyorum.
Yorum yazmayı ve beğendiyseniz oylamayı unutmayın lütfen sizleri seviyorum🌈😍🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE NEFRET
Teen Fictionintikam duygusu ile dolup-taşan Alp Akın ailesini öldürenlerden hesabını soracağına ant içer. Peki hayat ona yine başka bir oyun oynarsa, nefreti aşka dönüşürse? nefreti mi seçer aşkımı?