Alpden
Oğuzu bu gece takip edecektim. Artık onun ruhsuz haline dayanamıyordum. Aslında onsuzluğa dayanamiyordum.
Çok geç saatte ofisten çıktı. Arabasına binip hızla sürdü. Bende uzaktan onu izliyordum. Sonunda dayanıp arabadan düştü. Bende inip arkasından devam ettim. Burası mezarlıkti. Neden buraya geliyordu ki, arkasından gidip bir mezarın başında durduğunu gördüm.
Bende ona yakın bir mezarın arkasında oturup ona bakmaya başladım. Oturdu mezarın yanında " anne bak yine ben geldim. Hergun geliyorum artık affettinmi beni anne. Bugünde seninle uyuyacağım. Yaninda olduğumda herşeyi unutuyorum bir anda, onu bile tamam gülme biliyorum sana yalan söyleyemeyeceğimi. Anne ilk defa onun mutluluğu için bir şeyler yapıyorum, bir görsen nasıl mutlu, ama ben dayanamıyorum anne. Hayalindeki şeyi yapıyorum gece gündüz çalışıyorum onun hayalini gerçekleştirmek için, inan bana başarıp gelicem gelecek sefer. Gülümsememi sen almıştın, oda yüzümde ki, bütün duygu kırıntılarını alıp götürdü. Çok mutlu insanım be anne senden başka kimsem yok, uyuyalimmi anne kökünü özledim. Sana masal anlatayım mı yada şarkı söyleyeyim mi? Tamam tamam şarkı söylerim" kkonuştu annesi ile sonra kivrildi annesin yanına öyle rahat yattı ki yanına sanki en güzel yatakta uyuyormuş gibi. Ne hale getirmiştim böyle, benim için çalışıyordu bütün gün hatta yemek bile yemiyordu. Bir haftada o kadar zayıflamış, gözleri çökmüştü. Düşüncelerimden onun sesi ile koptum " anne en sevdiğin şarkıyı okuyayimmi sana, hani hayal ederdik ya ben insanlarin önünde şarkı söyleyecektim sende bana tezahürat yapacaktın. Şimdi ben söyliyeyim tek ve en güzel dinlediğim sen ol" dedi.
Sen gittin ya yaşantımın bir anlamı kalmadı
Sen gittin ya pencereme bir kez güneş doğmadı
Sen gittin ya senden sonra mutluluğum olmadı
Senle geçen günlerimin değerini bilmedimSesi ne kadarda güzeldi böyle geçen defa şarkıya başladığında uyuya kalmıştım.
Özledim teninin kokusunu özledim
Özledim sımsıcak nefesini özledim
Özledim sohbetin, o sesini özledim
Gelmedin, göz bebeğim, can yoldaşım, gelmedinAklıma lavobada ona sarildiğim an geldi. Kokusu insanı cennete götürür ayrıldığında cehennemde yakardı. Birkere aldımı cennetin tadını birdaha kopamıyorsun oradan.
Sen gittin ya gözlerimde yaşlar bir an dinmedi
Sen gittin ya ellerimden resmin bir an düşmedi
Sen gittin ya o gün bu gün inan yüzüm gülmedi
Senle geçen günlerimin değerini bilmedimSesi titriyordu. Galiba ağlamaya başlamıştı. Toprağı okşayıp " anne çok özledim" dedi. Bende özlemiştim annemi ama hatırlayamıyorum ne sesini ne kokusunu, fotoğrafı olmasa yüzünü bilr hatırlamam. Annemi istiyordum yada onu.
Gözlerini kapattı, burada mi uyuyordu yani, aklıma Melisanin sözleri geldi aklima "dağılmıştı, sogukdu " demişti. Gerçekten de burada yanlız kalıyor. Uyuyordu. Uyuduğunu anladığım da yanına yaklaştım. Annesinin toprağını avuçlayıp başını taşa yaslayıp uyumuştu. Ellerimle saçlarını okşadım. Hasta olacaktı yemek yemiyor soğukta uyuyordu. Ceketimi çıkarıp üstüne serdim. Bu işi halletmem gerek yoksa onu daha çok kaybederim. Biraz daha yanında kalıp onu izlerinden sonra, istemesemde yanından kalkıp gitmem gerekiyordu. Uyandığında beni görürse diyecek söz bulamazdım.
Eve gitmeden şirkete gittim orada işim çoktu. O benim hayalim için bu kadar çalışıyorsa bende onun için Bir şeyler yapacaktım.
Yarim kalan herşeyi tamamladım. Oğuzun işlerini ve diğer bütün yanlışları hallettim. Bu ihale bizim olacaktı, onu hayal kırıklığı ile bırakamam.
Herşeyi girip Oğuzun odasına bırakıp çıktım. O gelmeden gitmem gerekiyordu. Bu aralar bosladigim intikam işimi hall etmem gerekiyor.
Bir kağıt, zarf alıp içine "gecenlerdeki hediyemi aldinmi Murat, çok az kaldı karşılaşmamıza bekle beni Amca. A.A.S' yazıp kargoya verdim. Sonra restorana geçip neler olduğuna baktım.
Melisa burayı çok güzel bir yere çevirmişti. Herkesle selamlaştık içeri girip kahve istedim. Yemek yemeye hiç halim yoktu.
Kahvemi içiyordum ki karşıma Oğuz geçip oturdu. Yine aynı surat ama benim onu gördüğüm için yüzümde gülümseme artıyordu. Poşeti masanın üzerine koyup "neden ordaydım Akin" dedi. Ne yani anlamıştı ben olduğumu, inkar et Alp dedi iç sesim. "Neredeydim?" Dediğimde kaşlarını kaldırdı sinirlendiği belliydi "gercekten mi, mezarlık da ne işin vardı" dedi sesini yükselterek " bir yakınımi görmeye gelmiştim" dedim lan yalan mi bulamadın senin yakının ne gezer orda.
Atağa kalkıp " Akin bana yalan söyleme, ne arıyordun orda, ceketini neden ustume örttün?" Dedi bağırarak. Etrafıma baktığımda Allahtan açılış olmadığı için hiç kimse yoktu yanlız çalışanlar bizi izliyordu. "Oğuz bura o konun yeri değil" dedim, yakama yapışıp "noldu lan neden geldin, neden beni takip ettin, neden üzerimi örttün. Mutlu oldummu düştüğüm halden." Dedi. Artık sınırdaydım yumurugumu suratına geçirip " ne mutlu olmasından konuşuyorsun. Hergun biraz daha zayflamandan mi, yoksa bilmediğim kaç gün mezarlık da, soğukta uyudugundan mı? Hangisinin mutluluğunu yasayayım" gözlerim yaştan dumanlaniyordu.
Ayağa kalkıp dudağının kenarını sildi. "Biliyormusun Alp Akin benden sadece uzak dur, bak ben istediğin gibi senden uzak duruyorum" deyip çıkıp gitti. Sandalyeye kendimi atıp başımı ellinin içine aldım, sonra onu yumuruk attığım elime baktım ve masayı dağıttım. Melisa gelip bana sarıldı. "Ta mam abi geçti" Dediğinde "benden uzak durmasın, istemiyorum. Ona vurdum canım yanıyor. Melisa mezarlıkta uyuyor. Bir görsen nasıl kısılmış toprağı kucaklamış uyuyordu. Intikamin cani cehenneme ben onsuz dayanamıyorum" deyip daha çok ağladım.
Çalışanlar bana su getirdiler. Biraz sakinleşip "hepinizden özür dilerim" deyip çıktım.
Sabah ihale için herşeyi tekrar konturol ettim. Ve evet her şey hazirdi. Oğuz içeri girdiğinde gozum dudağının kenarındaki yaraya çarptı. Tekrar yumurugumu sıkıp gözlerimi yumdum.
Oğuz "hazır değilmi arkadaşlar hadi kazanalim ve çocukları sevindirelim. Akin bey mimar olaram bende şirket temsilcisi olarak ıkimiz gidiyoruz güzel haberlerle geleceğim" deyip çıktı. Bende arkasından gittiğimde "motorunla gelirsin" deyip arabasına bindi.
Ihaleyi öyle güzel sunmuştu ki, diğer şirketler bile bizi desteklemeye razı görünüyordu. Araziyi biz aldığımızda günlerdi yüzünde görmediğim gülümsemeyi görmüştüm. Benim için yapıyordu, duymuştum bu beni daha çok kırıyordu.
Şirkette geldiğimizde herkes mutlulukla bir birine sarılıyordu. Duru bana sarıldığında Oğuz elini sıkıp yüzünü çevirdi. 'Ah aptal beni gözüm senden başkasını görmüyor ki' dediğimde bunu içimden söylediğimi sanmam büyük aptallıkti. Galiba duru ona söylediğimi sanıyordu. Çekilip "arkadaşlar bu haberi benim restoranında kutlamaya ne dersiniz 1 2 güne açılış olucak, şimdi hiç kimse yoktur. Ne isterseniz var" dedim. Herkes alkışladığında "Oğuz bey sizide görmek isteriz"dedim. Oğuz itiraz etmek isterken herkes gel diye söylendi. Oda dayanamayıp tamam dedi.
Melisaya mesaj atıp bize masa hazırlanmasını ve en güzel yemekler içecekler hatta karaoke yerinide hazırlamasını istedim.
Herkes arabalara bindiğinde Oğuzun arabasınada binmişlerdi. Bir tek Duru benim yanımda kalıyordu. Motora binip Duruyada kaskı uzattım. Arkama geçip ellerini belime bağladı. Ah çok rahatsız edici, Oğuz birden hızlanıp yanımızdan geçti. Bende aynı hızda gittim. Restoranın karşısına geldiğimizde Oğuz arabadan indiğimde bizde varmıştık Duru "Bu çok güzeldi. Beni arada gezdirsene Akin" dediğinde gülümsedim. Ama tamam demiycektim tabikide. Restorana geçtiğimizde Melisanin bize kurduğu masayı gördük. Çok güzeldi. Bir gün Melisaya avukatlığı bırakıp bu işi yapmalı kesinlikle.
🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎🤎
Yorum yazmayı ve beğendiyseniz oylamayı unutmayın lütfen sizleri seviyorum 💙🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE NEFRET
Teen Fictionintikam duygusu ile dolup-taşan Alp Akın ailesini öldürenlerden hesabını soracağına ant içer. Peki hayat ona yine başka bir oyun oynarsa, nefreti aşka dönüşürse? nefreti mi seçer aşkımı?