Alpden
Bütün akşam yatağımda bir oyana bir buyana dönerek yorulmuştum. Kalkıp banyoya girdim aynada kendime baktığımda gözlerimin altındaki siyah halkalar gerçekten kötü görünüyordu.
Hazırlanıp aşağı indim. Bir iki şey atıştırıp kalkıyordum ki, Melisa omzumdan tutup tekrar oturttu. "Elinin bandını değişelim, mikrop kapa bilir abi" dediğinde ses çıkarmadım. Elimi sardıktan sonra "sakin birdaha kendine zarar verecek birşey yapma" dedi kuru sesle, anlaşılan bana kızgındı. Kolundan tutup kendime çektim sarildim. Kafasına öpücük bırakıp "özür dilerim taş kafalık ettim" dediğim de oda sarılıp "sonunda benim değilde kendinin taş kafa olduğunu anladın" dedi. Gülümseyip birşey demedim.
Motor kullanmak istemediğim için taksiye bindim. Kesinlikle kendime bir araba almalıyım diye aklıma not ettim. Şirketin önüne geldiğimde hem düşmanım, hemde yeni bulduğum iyi kalpli arkadaşımın burda olması çok komikti.
Odama doğru yürüdüğümde duruyu görmezden gelip yanından geçtim. Bir günde nasıl Oğuzla aramıza girmeyi başarmıştı.
Odamdan çıkıp toplantıya katılmam gerektiği için yaralı elimi cebime koydum.
Toplantı salonunda herkes iş hakkında konuşuyorlardı. Allahtan sol elle çalışıyordum. Nerdeyse 2 saat toplantı olmuştu ve ilk 15 dakikasında Oğuz gittiği için elimi sıkışmış cebimden çıkartmıştım.
"Tamam arkadaşlar bu gün biraz daha mesai yapalım. Elimizden gelen en güzel tasarımı çizelim" deyip gülümsedim. Herkes tamam dediğin de, şirketimin ana noktası elimde olduğu için çok mutluydum. Diğer işlerde Oğuzdaydı zaten Murat ta olmasından çok çok daha iyiydi.
Telefonum çaldığında Melisanin aradığını görüp açtım telefonu
"Kıymetlim"
"Abi ben geldim kapıdayım"
"Bekle geliyorum" deyip telefonu kapattım. Herkes bana soru sorar gözlerle bakıyordu ama hiçbiri umrumda değildi.
Koşarak kapıya gidip Melisaya sarıldım.
"Çok güzel olmuşsun taş kafa" dedim.
"Zaten guzelim" deyip koluma girdi. "Hadi girelim şirkete, görelim abimin olanına kimler göz dikmiş" dedi.
Her adımda kafalar bize dönüyordu. Duru kıpkırmızı olmuş bize bakıyordu. Melisa kulağıma yaklaşıp " bu oruspu mu oyun oynamıştı size" dediğin de ağzından çok az duyduğum küfürle kalakaldım. "Evet bu ama odamda küfrün hesabı sorucam" dedim biraz kızgın şekilde "of Alp ya nolcak ki" dedi yuksek sesle, ne oyun çevirdiğini anlamamıştım ama iyi olmuycagini varsayıyordum.
Duruya yaklaşıp "merhaba siz sekreter olmalısınız değilmi" dediğin de gözlerini açıp onu izledim. Allahım bugün iyi geçsin kurban kesicem. "Evet buyrun?" Dedi Duru kızgın sesle "ha tamam o zaman Oğuzu arayıp Alpin sevgilisi geldi seni görmek istiyor desene" deyip bana döndü ve göz kırptı. Şimdi anlaşıldı işte oyunun 'küçük cadı' ağzımla söylediğimde anlayıp güldü. Bende gülümsedim.
Duru "alo Oğuz bey Alp beyin sevgilisi, isminiz neydi hanımefendi?"
"Melisa"
"Alp beyin sevgilisi Melisa hanım sizinle görüşmek istiyor" dediğin de telefona baktı ters ters "galiba işi var telefonu yüzüme kapattı" dediğin de hayal kırıklığıyla başımı eğdim ama Oğuzun kapısı açıldığında başımı kaldırdım. " Melisa hoş geldin" deyip Melisaya sarılan Oğuzu gördüm. "Aptal seni çok özledim neden gelmiyorsun?" Dedi Melisa " Melisa burası şirket aptal demek de ne" dediğimde "benim şirketim değil sonuçta kime nasıl istersem öyle seslenirim" dedi.
"Odama gidelim mi taş kafali"
"Hayır ya Oğuz, şu arkadaşın yüzünden sabah kahvaltı yapamadım hem öğle arasına az kaldı yemek yiyelim mi?" Dedi.
"Olur nereye gitmek istersin?"
"Beni unuttunuz ama yinede söyleyeyim şirketten çıkamam burda birşeyler yesek, bende sabah fazla yemedim de" dedim suçlu çocuklar gibi.
"Olur burda yiyelim Hem fazla zaman geçirmiş oluruz Melisa" dedi Oğuz. Oğuza baktığımda gözlerinin içi parlıyordu.
Aşağı indiğimizde oğuzdan gizlemek için büyük çaba sarf etdiyim elim olmadan nasıl yemek yiyeceksin acaba. Melisaya bakıp " Ben bu elle nasıl yemek yiyecem güzel kardeşim" dedim fısıldayarak "görmedi mi hala?" Sorduğunda basınla hayır dedim.
"Ya benim yemek isteğim gitti. Siz hem yiyin hemde sohbet edelim" dedim. Oğuz "hayır az önce sabah yemediğini söyledin hem yemeğinde sipariş verdim artık" dediğin de kısık sesle "iyi bok yedin" dedim. Melisa gülmeye başladığında duyduğunu anladım.
Yemekler geldiğin de Durununda önümüzdeki masaya oturduğunu fark ettim. Melisa "gel bitanem ben seni besleyeyim" dediğin de gülümseyip ağzımı açtım. Gerçekten acıkmıştım. Oğuz " Melisa ıyiki geldin şirkette sıkıntıdan patlayacaktım" dediğin de yüzüne baktım. Yüzündeki gülümseme kayboldu. Işte yine başlıyordu kalbimdeki acı.
Oğuzun gözlerine bakıp "özür dilerim Oğuz" dedim birden. Oğuz ne olduğunu anlamaz bakışlarla baktı yüzüme, sonra kendini toparlayıp " boş ver önemli değil" dedi. Hayır önemliydi " sana asla yalan söylemek istemezdim" dediğimde ayaklanıp "ama dedin değilmi" sonra yaklaşıp "hemde değmez bir kız için" deyip ayrılırken ne yaptığımı düşünmeden kolundan tutdum. Elimden kolunu çektiğinde ağrıyla ahh diye bağırdım. Hemen bana dönüp elimi gördü. Elimi kendine çekip "noldu eline, neden sarılı" diye sorduğunda ben cevap vermek istemeyince Melisa ortaya atlayıp "dün aynayı kırdı ona kırgındın deye" dediğin de "Melisa sus" dedim.
"Oğuz bak ben Melisadan sonra ilk kez birini kendime yakın gördüm. Ve bana dün seni kaybettiği mi söyleyince kendimi durduramadım. Hem bana sadece kıymet verdiklerin Alp söyler o yüzdende Alp söylediğin zamanlar gerçekten kızmıyordum sana, ve Duruyla yemeye çıktığımız zaman ona bir özür borçlandım oda karşılığında yemeye çıkmayı teklif etti. Melisa hakkındaki yalanı ise bensiz takılmayın deye söyledim. Seni bu kadar kıracağını bilseydim asla söylemezdim. Özür dilerim yeniden arkadaşım olurmusun" dedim yüzüne bakarak. Bana sarılarak "senden başka arkadaşım yokki zaten. Birdaha bana yalan söylersen en ufacık yalan olsa bile birdaha bakmam yüzüne haberin ola ve elinin hesabını soracağım sana şimdi otur yemeğini ye sonrada eline bakalım yine kanamış" dedi. Melisada ikimize sarılıp oh şükür evde bunun bu hallerini çekemiyordum zaten" dedi. Sonra Duruya bakıp "bir daha bu ikisinin arasını bozmaya çalışırsan seni bu şirketten attırır ve ömrünün sonuna kadar hiç bir yerde iş bulmani engellerim, ha sen kimsin diye sorarsan Alpin kardeşi Melisa Kılıç ben ve Hukukçuyum anlarsın" deyip göz kırptı. Herkes fısıldaşmaya başlamıştı ama şuanda aklımda, yanlızca Durunun suratına gülmemek için düşündüğüm şeylerdi. Ama yinede yapamıyordum sonunda dayanamayıp kahkaha attım. Oğuzda benle beraber gülünce Melisa "valla söylemesem içinde kalırdı" dedi. " Melisa valla korkulur senden o nasıl ayar vermekti öyle" dedi Oğuz. "Sen büyüdunde abinimi koruyorsun küçük cadı" dedim.
Hem konuşuyor, hem gülüyor hemde yemek yiyorduk. Oguzla barışığım için ve Durudan kurtulduğum için fazlasıyla mutluydum.
Melisayi taksiye bitirdikten sonra odama geçtim. Aklımda sadece Oğuzun 'bana küçücük birşey bile yalan söylediğini görürsem yüzüne bakmam' dediği takılıyordu. Ona nerdeyse herşeyi yalan söylemiştim. En ufak şeyde bile yüzüme bakmazsa bunları öğrendiğinde çekip giderde. Kalbimdeki acıyla elimi üstüne koydum. Annem her zaman yalanın kötü birşey olduğunu söylerdi. Ama bu kadar kötü olduğuna inanmazdım.
Gerçeği söylesem de, söylemesem de karşıda onu kaybetmek vardı.
#########$#$===÷=÷÷÷÷÷÷÷÷÷##########
Alpin ne yapması gerek?
Siz olsanız ne yapardınız?
Düşüncelerinizi yoruma yazmayı ve beğendiyseniz oylamayı lütfen unutmayın
Sizleri çok seviyorum🖤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE NEFRET
Ficțiune adolescențiintikam duygusu ile dolup-taşan Alp Akın ailesini öldürenlerden hesabını soracağına ant içer. Peki hayat ona yine başka bir oyun oynarsa, nefreti aşka dönüşürse? nefreti mi seçer aşkımı?