Alpden
Ilk defa bukadar huzurlu uyumaya sevinmek isterken aklıma yapacağım iş geldi.
Çıkmam gerektiğini söylediğimde Oğuzun düşen yüzü kalbimi kırıyordu ama mecburdum dedemin yanına gidip kan almalıydım onan.
Evden çıkar çıkmaz telefonu elime alıp ilk Melisayı sonrada Melihi aradım.
'Alo abi, nerdesin telefonunu da açmıyorsun, ne kadar merak ettim haberin varmı'
'Abim bir nefes al bakayim, sakinleş önce.
Dün gece Oğuzla buluştum sonra onda kaldım, 15 dakikadır uyandım ve hemen seni aradım''Bir zahmet bundan sonra gittiğinde yada gelmeyeceğin de mesaj at, Oğuz nasıl ne yapıyorsunuz'
'Şey ben uyanır uyanmaz çıktım evden, Oğuz yemek yiyecekti'
'Bana onu yanlız bırakıp çıktığını söyleme, sen salakmisin abicim ha salaksinsa söyle umudu keselim senden'
'Melisa dedemi görüp kan almam gerek bu işi yarına bitirmeliyim biliyorsun'
'Tamam süzme salak Alp, ama onunla on dakikalık yemek yeseydin ölmezdin. Kapat telefonu Oğuzu arayıp buluşmayı önereceğim'
'Bensiz mi?'
'Birde soruyu ya hey Allahım. Defol abi defol'
Melisa telefonu yüzüme kapatmıştı. Bensiz buluşacaklardı. Neyse Oğuz mutlu olucak ve bu gün beni aramayacak iiyi oldu.
'Alo Melih gidiyorum kan almaya hazır bekle'
'Tamam hadi görüşmek üzere'
Telefonu kapatıp, taksi çevirdim.
Taksi binanın onunda durduğunda derin nefes alıp parayı ödeyip indim.
"Selam, ben Mustafa Savaşı görmeye geldim."
"Fazla kalmayın ve onu strese sokacak hiç birşey söylemeyin"
Basını tamam anlamında sallayıp odaya girdim. Yine aynı yerde oturmuş dışarıyı izliyordu. Acaba beni unuttu mu? Deye düşünmeden edemedim.
"Merhaba efendim ben geçen günde gelmiştim Oğuzla hatırlarınızı mı?"
Gözlerini gözlerime dikip dikkatle baktı. Ve birden hiç beklemediğim birşey söyledi.
"Ahmetim senmi geldin. Özledin değilmi babanı, neden uzakta duruyorsun satılana bana, ne zamandır seni bekliyorum" dediği şeyleri kafamda tartmaya çalıştım ama gözlerindeki doluluğu gördüğüm an sorgulamayı bırakıp sıkıca sarıldım."Ben geldim dede, biliyorum beni tanımazsın, hatırlamazsın ama bak babama benzettin. Bir umut benide hatırla" dedim. Hâlâ bırakmamıştım, kokusu beni kendine daha çok çekiyordu. Acaba babamda mi böyle kokuyordu. Sonra ayrılık karşısında oturdum.
"Dedem kurban olduğum, iyisin değil mi?"
"Bilmem ki oğlum başım gidip geliyor. Bir herşeyi hatırlıyor, bir kendimi boşlukta kimseyi hatırlamaz buluyorum. Bir seni unutmadım oğlum, Ahmetim sensiz neler çektim haberin varmı? Neden hiç aramadın, gelmedin beni görmeye. Benden bukadarmı nefret ediyorsun ha öldü mü yaşıyormu umursamadan? Oğuz olmasa hiç uğrayanim yok, sonra oda bıraktı bir başıma"
Kalbim dayanmıyordu, nasıl söyleyeyim babamın öldüğünü, nasıl diyeyim senin bir oğlun diğer oğlunu öldürdü.
"Bak artık ben varım senide burdan çıkarıcam hem, ama bana yardım etmek gerek"
"Şöyle oğlum ne istersen yaparım"
"Dedem çıkış zamanına çok az kaldı. Bana biraz kanını verirmisin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE NEFRET
Teen Fictionintikam duygusu ile dolup-taşan Alp Akın ailesini öldürenlerden hesabını soracağına ant içer. Peki hayat ona yine başka bir oyun oynarsa, nefreti aşka dönüşürse? nefreti mi seçer aşkımı?