bölüm 19

46 4 0
                                    

Alpden

Bu günlerde Oğuzla çok güzeldik, sevgimizi saklamıyor, aksine her fırsatta dile getiriyorduk.

Şimdi ise geldiğimiz yer dedemin yanıydı. Hiç görmediğim insanın yanına geldim. Kendi kanımdan canımdan biri olan adamın yanina geldim. Oğuz haklıydı belkide babam bırakıp gitmeseydi şuanda olduğumuz yer burası olmazdı. Babami belki kaybederdim ama annem ve dedemin yanında aile sevgisi ile büyürdüm.

Ama ıyiki amcamı Oğuza muhtaç bırakmış ve Allah Oğuzumu iyi kalpli yapmış.

Oğuz bana döndüğün de hala arabanın yanında durduğumu fark ettim. Bana yaklaşıp "Özür dilerim sevgilim sana bağırmak istememiştim" dedi, ona sarılıp kokusunu içime çektim aslında onun suçu yoktu ve ben ona kırgın olmadığımı göstermem gerekiyor "bende özür dilerim sevgilim"dedim.

"Hadi gidip dedemi görelim"

Kapıdan girip Oğuzun peşine takildim. Bu ilk gelişimdi ama son olmayacaktı. Geçen yılların hepsinin acısını alacağım.

Odaya girdiğimizde el arabasında oturmuş dışarıyı izleyen yaşlı adamı gördüm. Kapı sesine döndüğün de gözlerini ilk oğuzun sonra benim üzerimde gezdirdi.

"Siz kimsiniz?"

"Dede beni tanımadın mı? Benim Oğuz senin torunun, bak buda arkadaşım Alp"

"Merhaba efendim" dedim gözlerim dolu dolu.

Dedem yüzüme baktı sonra Oğuza döndü. Eli ile oğuzun saçını okşayıp "hoş geldin, niye gelmiyorsun ne zamandır" dedi. Şuan oğuzun yerinde olmak için neler yapmazdım ki, beni hatırlaması için

"Dedem işlerim yoğundu. Özür dilerim, ilaçlarını alıyormusun? Yemek yedin mi"

"Evet bana bakmak için bir kadın geliyor. Yemek getiriyor bende yiyorum, sonrada birkaç hap veriyor içip uyuyorum"

"O zaman ben bir doktorunla konuşup geleyim" deyip odadan ayrıldı.

Dedemin yanına çöküp baktım yüzüne, elim benden habersiz yüzüne gidiyordu. Yüzünü okşadım sonra ellerini tutum ve öpüp alnıma koydum. Ellerini elimden çekip yüzüme koydu. Ne zaman akmaya başladığını bilmediyin yaşları sildi.

"Neden ağlıyorsun?"

"Dedemi özledim"

"Deden nerede, özlediysen gidip gör be oğlum"

"24 yıldır görmedim hiç, beni tanımıyordur bile"

"Ah öldü mü?"

"Hayır ölmedi gördüm ama sarılamadım size sarila bilirmiyim?"

Başını salladığında ona sıkıca sarıldım.  Kokusunu içime çektim babamın kokusunu onda arıyordum. "Dede beni neden hatırlamıyorsun?" Dediğim de ondan ayrıldım. Yüzüme bakıyordu herşeyden habersiz

"Beni neden tanımıyorsun dede oysa babama çok benzermişim?" Dedim tekrardan daha kuvvetli ağlayarak. Elini yüzüme çıkarıp daha dikkatli baktı bana aslında gözlerime baksa sadece tanırdı belkide.

"Özür dilerim ama tanıyamadım" işte diyecek söz bulamiyorum artık.

"Boş ver dede belkide tanımasan iyidir. Hem tanışan ne yapa bilirsenki 24 ili geri getire bilirmisin? Senin oğlun yüzünden babami annemi kaybettim. Senin lanete gelmiş şirketin yüzünden bizi harcadın. Ya anlamıyorum verseydin ya herseyini verseydin neden vermedin neden bizi harcadın. Biliyordun kötü olduğunu bulsa babami öldüreceğini biliyordun ya neden hisseleri benim üstüme yaptım dede!? Hayatımı mahvettin şimdi deli gibi korkuyorum tek ailemize kaybederim diye Oğuzuda benden alırsa ne yapacağım ha bize yaptığın yetmemiş birde kalkıp kalan hissenide Oğuza vermişsin. Ne istiyordun bizden hepimizin ölmesini  mi!?"  Bar-var bağırıyordum takı dedemin titremesi başladığında kendime geldim. Hemen dışarı çıkıp hemşire çağırdım.

"Yardım edin lütfen dedem içeride çok kötü"

Hemşire hemen içeri girip yardım alarak dedemi yatağa yatırdık. Bir iyne yapıp "merak etmeyin fazla strese girmiş, çok yormamaya çalışın" deyip çıktı. Ona yaklaşıp elini tutum. Ne olursa olsun onu kırmamalıydım artık herşeyi  geride bırakmalıydım. "Özür dilerim dedem seni suçlamaya hakkım yok, kendine gel.yalvaririm" dedim.

Oğuz içeri girdi nefes nefese "ne oldu Alp. Neden dedem fenalaştı?" şimdi ne söylesem en iyisi bilmiyor gibi davranmak.

"Bilmiyorum birden bire oldu" inanmamış gözlerle baktı bana "Alp arabada söylediklerim için dedemin üzerine gitmedin değilmi?" Dediğin de bu nasıl düşünce dedim.

"Oğuz sen bu dediğine kendin inanıyor musun? Ben senin birkaç sözünle dedenin üzerine gideceğimi mi düşünüyorsun" hayal kırıklığı yaşamıştım gerçekten ne sanıyordu beni zaten derdim az birde dedem ona herşeyi anlatmadığı için kuracağım mi kaldı.

"Şey sandım ki, bana sinirlenip ondan sorursun"

"Sanma oğuz sanma öyle şeyler sana dışarıda söylemedim mi haklı olduğunu, sen nasıl böyle birşey düşünürsün?"

"Tamam dedemi öyle görünce korktum"

"Dışarıda bekliyorum seni Oğuz"

Dışarı çıktığımda oğuzun sesi ile kapıya yaşlandım.

"Dedem nr oldu sana birden? Ben buraya ne kadar mutlu olduğumu söylemek için gelmiştim. Hem sana onu getirdim senden sonra ailem olan insanı ama şimdi onuda kırdım. Salağım değilmi, o kadar salağım ki onu öyle kolayca suçluya bildim." Derin nefes aldım. Evet salaksın Oğuz benimde seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyorsun. Dedemle beni tanıştırdığın için sana bir ömür minnettarım küçük sevgilim.

"Dede çok acı çekiyor, anlamıyorum neler yaşadığını sadece iki kelime biliyorum o bile canımı yakmaya yetiyor. Ben iki sözle bu hallere düşerken o nasıl dayandı sence dede? Ilk lafı beş yaşında öksüz kaldığı ikincisi ailesinin öldürüldüğü. Biliyormu kimin yaptını, intikamını alacakmi, kötü işlere bulaştı da onumu saklıyor benden, sorular kafamı yeyip bitiriyor ama ben hiç birşey soramıyorum. Sorarsam hem kalbi acır diye korkuyorum hem duyacaklarima hazir hissetmiyorum. Ne saçma ikilemler arkasindayim böyle"

Nasıl yani benim kötü işler yapıp ondan sakladığımı mi düşünüyor. Aslında kötü şey yapıyorum ona yalan söylüyorum.

💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙

Yorum yazmayı ve beğendiyseniz oylamayı unutmayın lütfen sizleri seviyorum🖤🖤💙💙

AŞK VE NEFRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin