Bu bölüm hikayeyi canlandıracak bir bölümmm. İyi okumalar ❤️
Taksinin arka koltuğunda, gergin bir şekilde tırnaklarımı kemirirken Duha da gelse miydi, diye düşünüyordum. Teklif etmişti, ben böyle daha uygun olacağını söylemiştim. Bu yüzden şimdi tek başıma bir ay öncesine kadar yaşadığım eve gidiyordum.
Pozisyonumdan rahatsız olup bacaklarımı biraz açtım. Sol ayağım, ritimle taksi tabanını dövüyordu.
40'lı yaşlarındaki taksiciyle dikiz aynasından göz göze gelince oflamayı ve yere vurmayı bıraktım. Adam önüne döndükten birkaç dakika sonra mahalleye gelmiştik.
"Neresi?" diye sordu esmer adam.
"Şu sarı binanın arkasındaki bahçeli olan."
İşaret parmağımla gösterdiğim evin önünde durduğunda iyi bir miktarda ücret ödeyip taksiden indim. O da geldiği hızda gitti.
Karşımdaki binaya bakıp iç çektim. Güç alır gibi pembe sweatshirtimin eteğinin bir ucunu avcumda buruşturmuştum. Gittiğimden beri hiçbir şey değişmemiş gibi gözükse de aslında çok şey değişmişti.
Solumdan gelen havlamayla irkildim. Beyaz bir köpek dilini çıkarmış meraklı meraklı kuyruğunu sallıyordu. Bu bir mesajmış gibi önümdeki demir bahçe kapısını açtım. Taş yoldan geçerken evimi özlediğimi fark etmiştim.
Kapıyı korkakça tıkladığımda kimsenin duyacağını düşünmemiştim ama kız kardeşim kapının önünde nöbet tutuyormuşçasına hızla kapıyı açıp boynuma atladı.
"Abi, seni çok özledim."
Ellerimi sırtına koyup hafifçe pat patlarken açık kapıdan içeriyi izliyordum. Annem de babam da karşılamamıştı.
"Ben de özledim, güzelim benim."
Gizem geri çekilip yüzümü ellerinin arasına aldı. Yanaklarıma birer öpücük kondurup yüzümü bıraktı. Ördüğü sarı saçlarının tepesine bir buse kondurdum. Mutlulukla ışıldayan yeşil gözlerini gözlerimden ayırıp bileğimden tutarak içeri doğru çekiştirdi.
"Annemle babam yok mu?" dedim kırılmış sesimle. Annem aramamı söyleyen bir mesaj attıktan sonra fikrini değiştirip buraya gelmemin daha iyi olacağını söylemişti. Buna rağmen evde yoklarsa ciddi anlamda üzülürdüm.
"İçerdeler, seni bekliyorlar."
Önümden yürüyen kız kardeşimi takip edip oturma odasına yaklaştığımda annemle babamı gördüm. Onlar da beni görmüştü. Ne yapacağımı bilemediğim kısa bir bocalamanın ardından onlara doğru yürüdüm. Birbirine bakıp ayağa kalktılar. Onları çok özlemiştim.
Sarılmasını beklerken "Böyle mi geldin?" dedi annem. Önce üzerimdeki siyah pantolonla sweatshirte daha sonra Gizem'e baktım. Belli ki o da neden bahsedildiğini anlamamıştı.
"Nesi var ki?" dedi benim yerime.
"Üzerine ceket almadın mı?"
Dediğine şaşırarak yutkundum. Oğlunu ilk gördüğünde ince giyindiği için yargılar mıydı her anne?
"Hava soğuk değil, anne."
'Anne' kelimesini ilk söylemeye başladığında bile bu kadar zorlanmazdı insan ama benim için o an dünyadaki en zor kelime 'anne' idi.
"Olsun, üşütme." dedi. Sanki ezberden konuşuyordu. Annem olduğunu şimdi hatırlamış gibiydi. Ona doğru iki adım attığımda artık sarılacak mesafedeydik. Yine de önce ben sarılıp da itilmeyi kaldıramazdım. Bu yüzden onun yapmasını bekledim. Kollarını bana doladı. Fark etmeden tuttuğum nefesimi usul usul koyverdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİSAFİR - B×B
Teen FictionDuha, yalnız yaşayan ve küçük bir pastanede kasiyerlik yapan bir gençti. Bir gün işten boş eve geldiğinde çok içten bir dua etti ve Yaratıcı bu isteğini geri çevirmedi. Evet, Duha sessiz evinde birinin ayak sesini işitmek istiyordu ama bir konuda he...