18.

3K 200 179
                                        

Selam çukulatam. İyi okumalar..

"Duha."

"Efendim."

"Bence biz gerizekalıyız."

"Olabilir."

"Neden diye sormayacak mısın?"

"Tahmin edebiliyorum."

"Yani, haksız mıyım? Öpüşüyoruz, birlikte uyuyoruz. Akışına bırakalım diyoruz da neden? Kimi kandırıyoruz kendimizden başka?"

"Bilmiyorum. Daha önce böyle bir ilişki yaşamadım, kafam karışık."

Duha'nın bu söylediğiyle Duha'nın kolunun altından çıkmış, biraz geri çekilip, yatan esmer çocuğa dik dik bakmıştım.

"Öptüğümü düşün derken hiç karışık değildi kafan."

Duha bu söze gülüp bileğimden tutup üzerine çekti. Başım onun göğsüne düşmüştü.

"Gerginliğin azalsın diye dedim ben onu." oyunbaz bir tonda konuşunca homurdandım.

"Ya git, bilerek yaptın daha çok gerileyim diye."

"I-ıh, sana öyle gelmiş."

"Ben sana öyle bir gelirim ki görürsün gününü."

"Sen niye sinirlisin ya? Relax biraz."

"Ya ne bileyim abuk subuk bir haldeyiz, bu da ister istemez sinirlendiriyor. Hâlâ fikrin akışına bırakmak mı?"

"Bence öyle yapalım. Belki anlık bir hevestir geçer. Bilemeyiz."

"Tamam."

Ellerimi Duha'nın göğsüne koyup ondan güç alarak üzerinden kalktım. Haklıydı belki de.

"Ben duşa giriyorum o zaman."

"Marketten su almaya çıkacağım ben de."

"Tamam."

****

Kafamı kaldırmadan önüme itilen ürünleri geçirmek üzere elimi uzatırken hoşgeldiniz demeyi ihmal etmemiştim. Karşıdan coşkulu bir cevap beklemiyordum ama resmen şakıyan bu tatlı tanıdık sesi duyunca kafamı şaşkınlıkla ona çevirdim. Selçuk kocaman gülümsemesi ve sevimli yüzüyle karşımdaydı.

Heyecanla yanına ilerleyip sıkıca sarıldığımda o da aynı sıkılıkta kollarını dolamıştı. Havanın bugün biraz soğuk olmasından dolayı burnu ve dudakları kızarmıştı. Buğra'nın huzursuz homurtularını duyunca kasaya geri dönüp ürünleri geçirdim. Bu çocuğun niye benden bu kadar nefret ettiğine anlam veremiyordum.

Aldıklarını poşete koyarken merakla Selçuk'a baktım. Geleceğini hiç haber vermemişti. O da Buğra'nın homurtularından rahatsız olmuş olacak ki dik dik ona bakıyordu. Sahte bir boğaz temizlemeyle dikkatini üzerime çekmeyi başardım.

"Nerden esti böyle, hiç haber de vermedin?"

Kasanın önünden yanıma geldiğinde çok da kalın olmayan bir hırkayla geldiğini fark ettim. Muhtemelen dünkü güzel havadan sonra bugün o kadar soğuk olacağını düşünmemişti.

"Birkaç küçük işim vardı onları halletmeye geldim. Demir de geldi. Hem de dedim Aliciğim özlemiştir beni."

Sahici bir sırıtmayla söylediklerine neredeyse aynı yüz ifadesiyle karşılık verdim. Bu çocuk büyülüydü. Yanında asla gülümsemeyi kesemiyordunuz.

"Özlemez miyim? Seni de çok özledim, Demir'i de. Ee o nerede şimdi?"

"Çok uykusu varmış. Duha'yı aradı o da yedek anahtarın yerini söyledi, eve gitti."

MİSAFİR - B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin