Gözlerim hafifçe açılmaya başlamıştı. Göz kapaklarım yavaş yavaş açılıp kapanıyordu. Etraf zifiri karanlıktı. Tam karşıda bulunan eski bir pencere vardı. Pencerelerin üzerine çiviler çakılıp kapatılmıştı. Çok küçük bir bölümünden içeriye ışık saçılıyordu.
En son hatırladığım şey yükseliş günüydü. İçeriye bir cisim atılarak etraf sise boğulmuştu. Herkes bayılmıştı. Şimdi ise burada buldum kendimi.
Hafifçe ayağa kalktım. Etrafıma göz atarak nerede olduğumuzu anlamaya çalışıyordum. Yanımda yatan kişiler içinden Helenayı bulmaya çalıştım. En dipteydi. Saçları dağılmıştı.
Hanna :Helena uyan hadi
Helana:Hanna neredeyiz? Neler oluyor burada?
Bilmiyorum diyerekten başımı ikiyana salladım. Dışarıdan değişik sesler geliyordu.
Carol:Neredeler?
X:içerideler efendim.
Bu ses ona ait olamazdı değilmi. Hayır hayır o asla böyle birşey yapmaz.
Kapı hafifçe aralanmaya başladı. İçeriye siyah ayakkabılı ve kot ceketli biri girdi. Yüzü tam gözükmüyordu. Bize doğru gelmeye başladı.
Hanna:yaklaşma!
Diye bağırdım. Daha da hızlandı.elini bana doğru uzattı ve beni ayağa kaldırdı. Bileğinde bir döğme vardı. Hanna yazıyordu. Hala onun olmasına ihtimal bile veremiyordum.
Carol diye seslendim kısık bir sesle. Ellerimi yüzüne doğru götürerek. Bu sen olamazsın dedim.
Carol:Benim Hanna.
Hanna:peki neden bizi buraya getittirdin?
Cevap vermedi. Benimle gel diyerekten kolumdan çekiştirdi.
Karanlık kolidorları hızla geçiyorduk. Etrafımda bizi izleyen değişik tipte yaratıklar vardı. Bunlarda neydi böyle.
Hanna :Bunlarda kim?
Carol:Gir içeriye!
Diye bağırdı sert bir ses tonuyla. İçeriye yavaş adımlarla girmiştim. Göz gözü görmüyordu. Tam yanımdan bir ses duyuldu.
Hugh:Hoş geldin Hanna
Hanna:sende kimsin?
Hugh:Baş düşmanın
Dedi gülümseyerek. Hızlı bir şekilde carola doğru döndüm.
Hanna :sana inanmıyorum. Baş düşmanımızı burayamı getirdin.
Carol:çeneni kapa ve Hughu dinle.
Ne saçmalıyorsun sen. Kendine gel carol. Bu sen değilsin. Ne yapmaya çalışıyorsun.
Hugh :bir sorun mu var carol?
Carol :Hayır efendim?
Hanna :efendim mi?
Hugh :evet bilmiyormusun carol bizle bir anlaşma yaptı.
Ne ne ney dedim kekeleyerek. Ellerimi bağlayarak tekrardan aynı odaya götürdüler. Kolidorda carolu itekleyerek kendine getirmeye çalışıyordum.
Hanna :Hey şaka mı yapıyorsun? Şakaysa hiç komik değil.
Bileğinde ki bilekliği renk değiştirmeye başlamıştı. Bu işte bir terslik vardı. Bileklikler anca büyü yapıldığı zaman renk değiştirebilirlerdi.
Tabi ya büyü günü biri büyü yapmış olmalı. İçeriye doğru girmiştim.
Hanna :kim yaptı bu büyüyü?
Tehlikedeyiz kurtlar etrafımızı sardılar. Ve şuanda büyük ihtimalle bizim için hain planlar düşünüyorlar. Kim yaptıysa ortaya çıksın hadi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HANNA
FantasyO gün hayatının en güzel anını yaşıyordu. Yolda ki çiçeklerin kokusu, rüzgarın sesi o kadar güzeldiki o anı yaşamaya doyamıyordu. Taki o ana kadar. Babası direksiyon hakimiyetini kaybedip bir ağaca çarptı. Arabadan dumanlar yükseliyordu. Yardım bulm...