Savaş

225 150 2
                                    

Ne pahasına olursa olsun savaşmayı seçmiştim. İçimdeki o yalvaran kızı değil savaşçı ruhu görmek istiyordum.

Bana "güçlü ol" deyip yalvarıyordu.

Kes artık şu sesi kes yalvarmayı bırak o küçük masum kız çoktan öldü.

Ruhum yenilendi. Tüm acıları içime gömerek mutluluk denilen duygu yok edildi. Sen çok güçlü bir savaşçısın diyordum içimden.

Masanın üzerinde duran telefonu hızla alarak Marcusu aradım.

Hanna:Hey Marcus şimdi beni çok iyi dinle tüm kabileleri topla cadılara haber uçur savaşma vakti . Bu gece şu korku kabilelerini yok edeceğiz.

Marcus :Hanna sen neden bahsediyorsun onlar çok güçlü bir kabile yok olmayı göze alamayız.

Hanna :Ne diyorsam onu yap. Gece saat tam 00.00 da stefıla gideceğiz.

Stefıl korkuların şehri . Kan kokusu ve cinayetleri ile meşhur olan şehir. Bir özel güç tarafından korunuyor. Sokaklarında değişik türde yaratıklar zifiri karanlık olan yollar ve gökyüzünün kana bürünmüş hali. Çok eskiden karanlık şehir olarakta bilinirdi. Her sokağında bir çığlık sesi yankılanır, her beden bir gün yok edilirdi. Etrafında eski yıkık dökük evler ve ay ışığının parıltısı insanları büyüleyen türdendi.

Bugün oraya savaşmaya gidiyoruz . Güçlerimizi sergilemeye. Onları bize itaat ettirmeye. Üzerime deri savaş takımını giyip yanıma savaş malzemelerimizi almıştık . Çok güçlü olan büyüleri ezberleyip yola koyulmuştuk. Gökyüzünde şimşekler çaktırıp geldiğimizi belli ediyorduk.

Çık dışarıya Austin. Yada ne desem. Austinin kimliğine bürünen kişi.

Austin :Hanna ne işiniz var burada.

Hanna :saçmalamayı bırak yalan söylemeyide kes. Kimsin sen?

Austin :ben Austin liseden arkadaşın.

Hanna:Hala yalan söylüyorsun Austin çoktan öldü. Kimsin sen ve bizden ne istiyorsun.

Austin:yeter artık kes oyun bitti küçük kız. O masum küçük kız bakıyorum da şimdi ne kadar acımasızlaşmış.

Le feu secoue son âme, son corps est emprisonné dans les mauvais esprits et détruit.

Hanna:Neden olmuyor.

Austin :sana oyun bitti dedim küçük kız.

Diyerek sinir bozucu bir kahkaha attı.

Hanna:Marcus, sam, Carol saldırın.

Ellerinden mavi ışıklar yükselmişti. Onları tek hamlede yere sermişti.

Koşarak carolun yanına gittim.

Hanna:iyimisin

Diyerekten göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı 

Sen ne yaptığını zannediyorsun. Sen kime zarar verdiğinin farkındamısın

Austin :seni uyarmıştım ufaklık. Benimle savaşa girme demiştim. Ama bunu sen istedin artık savaş başladı. Çok yakın zamanda tüm sevdiklerini senden uzaklaştıracağım.
Stefılı artık baş düşmanınız bilin.

Carolun yanına giderek

Austin :ha bu arada Hannayı da senden alacağım diyerekten o saçma gülümsemesini suratına yerleştirdi .

Tam Carola doğru ilerlerken bir el beni kendine doğru çekti 

Carol :Hanna bırak onu seni pislik

Diyerekten bağırma sesleri yankılandı. Vampirler savunmaya geçecekken

Onları benimle tehdit ederek uzaklaştırdı. Stefının kanlı sokaklarında ilerlemeye başlamıştık.

Hanna:ne yapıcaksınız bana Albert gibi benide mi öldüreceksiniz?

Austin :o küçük kız namımızı duymuş bile. Sana zarar vericek olsam yükseliş gününde kurtarmazdım nede çabuk unuttun.

Demişti. Peki güçlerimi ele geçirmek istemiyorsa beni buraya getirmesindeki sebep neydi.

HANNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin