16

429 54 56
                                    

bölüm atlamayın, sizi seviyorum

##

son bi kaç dakikadır akıttığım sahte gözyaşlarını bir kez daha sildim. karşımda oturan adam, müdür, derin bir nefes alıp konuştuğu telefonu kapattığında bana döndü.

"ağlaman bittiyse ne olduğunu anlatmaya ne dersin?"

cümleleri sinirimi bozduğunda kaşlarımı çattım ve dudaklarımı aralayıp daha sesli ağlamaya başladım. avuçlarımı yüzüme kapatıp buruşturduğum yüzümü bir kaç saniye düzeltip rahatladım ve ardından büründüğüm role devam ettim.

hemen arkamızdaki açık kapıdan gelen fısıldaşmalara kulak kapatıp başımı kaldırdığımda bir kaç kere burnumu çektim. gözlerimin altını sildim ve derin bir nefes aldım.

"dinliyorum kim jennie. bize başına ne geldiğini anlat."

daha fazla uzatmama kararı alıp baştan beri aklımda kurduğum şeyleri anlatmaya başladım.

"ben..onu tanımıyordum bile. kim olduğunu bilmiyordum. aşağıya inip biraz hava almak için sınıftan çıkmıştım ama o birden yolumu kesti."

hafif öksürüp boğuk sesimi düzeltmeye çalıştığımda oturuşumu dikleştirdim.

"koridorda beni köşeye çekip birkaç şey söylediğinde o ve iğrenç düşünceleri sadece midemi bulandırdı. sadece çekip gitmeyi denedim ama izin vermedi. bir kaç gündür beni takip ettiğini söyleyerek kişisel hayatımdan şeyler ve kişiler üzerinden beni tehdit etti."

sanki tehdit ettiği şeyleri hatırlamak bana gerçekten acı veriyormuş gibi yapıp dudaklarımı tekrar büzdüm, yüzümü buruşturdum. bedenimi hafif titretirken "ardından bunları kullanarak beni çatıya sürükledi. bağıramadım bile çünkü korkmuştum. sadece bakışlarımla insanlardan yardım isteyebildim. onlarca kişiye gözlerimle yalvardım ama bir kişi bile bunu umursamadı." diye ekledim.

ellerimi saçlarıma çıkarıp gözlerimi yumduğumda biraz duraksadım. titrememi arttırdım. "çatıya çıktığımızda..bana saldırdı. ben ona direndikçe daha da sinirlendi."

ellerimle bedenimi sararken nefesimi tuttum. titrek bir ses tonuyla "önce ceketimi çıkardı. ona karşılık verdiğimde, vurduğumdaysa kaba kuvvet kullandı. tek istediğim kendimi kurtarmaya çalışmaktı." dedim.

adam çatık kaşları ve tüm ciddiyetiyle dinlemeye devam etti. bense anlatmaya. çatıda olduğunu savunduğum bir kaç şey daha uydurdum. ne kadar korkmuş olduğumu ona hissettirmeye çalıştım. bunun genç bir kız için gerçek bir travma sebebi olduğunu anlattım. ara ara ağlama krizleri, titremeler, hıçkırıklar ekledim.

"ama o delirmiş gibiydi. hastanın tekiydi. beni kendini aşağıya atmakla tehdit etti. neye uğradığımı şaşırmıştım ama onun gibi bir pisliğin nefes almaya devam etmesi için kendi hayatımı mahvedemezdim. sadece blöf yaptığını düşünüp ona ölmesini söyledim. ve o kendini aşağıya bıraktı. yemin ederim onu tutmayı denedim. ama yetişemedim."

başımı yere eğip saçlarımı önüme düşürdüğümde ağlamaya devam ettim. "sana bunca şey yapmışken onu neden kurtarmaya çalışasın ki?"

müdürün yönelttiği mantıklı soru içten içe beni gülümsetti. ama bunu yüzüme yansıtmadım. başımı kaldırıp kanlanmış gözlerimle gözlerine bakarak konuştum.

"sadece o an, tüm pis düşüncelerine rağmen onun da yaşamayı hak ettiğini düşündüm. kendini aşağıya atma sebebi bendim ve kendimi suçlamaktan başka hiçbir şey yapmazken anlık bir refleksle öne atıldım. kimse benim yüzümden ölmek zorunda değildi. onun soluklarını elinden almak gibi bir hakkım yoktu."

moonlight || jenkai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin