29

380 48 25
                                    


avucumun arasında tuttuğum içki bardağından ufak bir yudum alırken derin bir nefes aldım ve etrafıma bakındım.

hep birlikte oturduğumuz masada sonunda tek başıma kalmıştım ve oldukça sıkılmıştım. üzerimdeki keyifsizliği bi türlü atamazken geçen hafta öğrendiğim şeyler tekrar tekrar aklıma geldi.

gözlerim sinirle yumulduğunda köşede bir kızla konuşan ikiz kardeşime baktım. bir ikiz kardeşe sahip olduğunu bilmeyen ikiz kardeşime. en azından ben bilmediğini düşünüyordum.

ellerimi dizlerime vurup oturduğum yerden kalktığımda adımlarımı direkt ona yönelttim. bakışları bana döndüğünde yanındaki kızı bir kaç el kol hareketiyle göndermişti bile.

"selam." dediğimde tek kaşını kaldırdı ve ellerini üzerindeki hırkanın cebine soktu. "selam?" diye mırıldandığında geldiğinden beri sadece iki kere falan konuşmuş olmamıza rağmen neden burada olduğumu sorguladığına emindim.

uzatmadan direkt konuya girme kararı aldığımda "cidden bilmiyor musun yoksa rol mu yapıyorsun?" dedim. kaşları hafif havalanıp dudaklarını iki yana kıvırdığında "neyi, jennie?"diye sordu.

"bir ikiz kardeşin olduğunu, kardeşim."

gözlerini yere indirdiğinde dudaklarındaki gülümseme biraz soldu. "biliyorum." dedi. bu beni şaşırttığında kendimi onun bilmediğime inandırmış olduğumu fark ettim.

gerçekten bilmediğini sanıyordum.

beklentiyle ona baktığımda bana bunu söylememiş olması anlamadığım şekilde beni üzmüştü.

eğer yıllarca senden saklanmış bir kardeşin olduğunu öğrendiysen gidip bunu onunla da paylaşmalıydın.

"ben de yeni öğrendim." diye açıklama yaptığında gözlerimi yüzünden çektim. "7 ay oldu sanırım."

benim buraya ilk geldiğim zamanlarda öğrenmişti. büyük ihtimal babasının ölümüne intikam aldığı bu kızı araştırırken ufak detayları gözden kaçırmamış ve olayı çözmüştü.

"ben de yeni öğrendim." diye açıklama yapma ihtiyacı duydum. sonra ikimizin yeni kavramının arasındaki büyük farkı fark edip kendimce güldüm. gülerken konuşmaya devam ettim. "geçen hafta."

gülüşüm onu da güldürürken derin bir nefes aldım. birbirimize boş bir şekilde bakılı kaldığımızda paylaşacak en ufak bir şeyimiz dahi olmadığını fark ettim.

ona ne anlatabilirdim ki? üvey kardeşini nasıl öldürdüğümü mü?

"jongin biliyor mu?" diye mırıldandığımda "ilişkiniz hakkında oldukça endişeleniyorsun değil mi?" diye yanıtladı beni. soruma cevap vermekten kaçındı. bunu görmezden gelip kafa salladığımda "merak etme, seni çok seviyor." diye ekledi.

başım olumsuzca iki yana sallanırken konuştum. "sevgi bazen her şeyi çözmüyor."

"boşa endişeleniyorsun." deyip elini yavaşça omzuma vurduğunda güldüm. "bu ikiz kardeşimden aldığım ilk teselli miydi?"

moonlight || jenkai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin