Gece karası saçlarına ak düşerken yaşalanacağız, torunlarımıza anlatacağımız bir hikayemiz olmayacak belki ama, biz yine efsane olacağız
.....
Bugün öptüğüm dudakları yarın solabilirdi, sarmaladığım bedeni soğuyacaktı belki de.
Kiraz çiçeklerinin üzerine düşüşünü göremeyebilirdim.
İlk bahar ilkleri getirdi ve ben artık sonbaharı atlayalım istiyorum.
Çünkü sonumu getirebilir ve ben bundan korkuyorum.
Sonumdan, soluşundan.
Sakura yapraklarını ilkin solduracak, sonra usulca dökülecekler dalından.
Tıpkı bir insanın yavaşça çürümesi
Ve sonra öylece yok olması gibi.Sonumuz için başlasakta bu çok acıydı. Bunu bilipte ümit etmek, üzüleceğimizi bilsekte gülümsemek istiyorduk.
Sonunumuz acı olsada, biz yine gülmeye çalılıyorduk, çünkü biz güçlüydük.
İnsanoğlu çok güçlüydü ancak bunun farkında olamayacak kadar iğrençleştiriyordu kendini.
Herşeyi yanlış yapıyoruz, gücümüzü, sevgimizi ve zamanımızı yanlış kullanıyoruz, bunun farkında olsakta.
Sonunda pişman olacaktık. Ancak pişmanlık hiçbirşeyi geri getirmezdi, hatalarını farkettirmekten başka hiç bir işe yaramazdı hatta.
Hata mı yapmıştım bilmiyordum.
İçimden o an onu öpmek gelmişti sadece. Pişman değildim fakat ben ne kadar pişman olmasamda, o, bi o kadar da pişmadı sanki.Gözlerime bakamıyordu.
Korkuyordu ve sürkeli her tarafı inceliyordu.Son bir saattir, Chaeyi evine bırakırken de, kapımın önünde merdivenleri çıkmama yardım ederkende çekiniyordu benden.
Sinirleniyordum,
Pişmalık acınası bir şeydi.
Eğer pişman olacaksa yapmayacaktı bunu.
Ben onu öperken geri çekecekti
dudaklarını.Sarhoş olan benken, o da mı iradesine sahip çıkamıyordu?
Derince bir nefes alırken daha çok eğildim ve gözlerimi kısarak anahtarın deliğini kestirmeye çalıştım.
Gözlerim etrafı bulanık görüyordu.
Yorulmuştum.
Bedenimi taşıyacak halim bile yoktu, ter kokuyordum. Ve sadece ter kokmuyordum, onun kokusu da üzerime sinmişti. Duş alacak gücüm kalmamıştı ancak.
Tüm gece beni kucağında gezdirdiğine yemin edebilirdim.
Ben her ne kadar yürüyebileceğimi söylesemde o buna izin vermeyerek yapılı Kollarıyla bedenimi sarmıştı.
Hafif gülümsedim, o gerçekten mükemmel kokuyordu.
Ne koktuğunu çözememiştim aslında.
Normalde insanların kokularını ayırt edebilirdim, mesela Yoongi çikolata ve portakal kokuyordu.
Bu her ne kadar saçma gelse de öyleydi.
Az önce Barda gördüğüm barmen, kitap kokuyordu.
Eskimiş ve tozlu raflarda açılmamış, unutulmuş kitaplar gibi kokuyordu.
Peki ya o?
Huzur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dernière Etoilé, Jenmin
FanfictionVe sen gökyüzünü inleterek yeryüzüne düştüğün gün , ölü ruhunun gri külleri mezarımı süslemiş olacak. Park Jimin & Jennie Kim & Min Yoongi ©Zarbanit | 2020 | Temmuz