Bu gece nefesim tükenene dek kiliseye yalvaracağım. Günahlarımla parçalandığım an dualarım susturacak hepinizi.......
Son yıldız misali, gökyüzünü yalnız ve bir başına bırakmak istemeyen, uçları kırılmış, parlaklığından eser kalmamış güzel gözlerini vücudumda gezdirirken, damarlı ve küçük elleri saçlarımdaydı.
Kısık bakan gözlerim ve üzerine ağırlık çökmüş göz kapaklarımı yavaşça aralayarak yüzünü daha net görmek istemiştim.
Bir yaprak tutyordu elinde, gözleri doluydu, dağınık saçları beyaz tenine düşerken, yorgun bakan gözlerini elinde ki yaprağa çevirmiş ve alt dudağını ısırmıştı endişeyle.
Gözlerinde ki o hüzün bir yaprak dökerken benliğimden, elinde tuttuğu yaprağı usulca göğsümün tam ortasına yerleştirmişti.
Üzerimde ki yorgunluk hafifçe yok oluyordu ve yutkunma ihtiyacı duymuştum o an.
Bir cennet sunuyordu ayaklarımın altına. Dudaklarının arasından kulaklarıma ilişemeyen döktüğü kelimeler, bir yaprak dikiyordu sarkmış dalıma.
Derin bir nefes alarak, yaşarmış gözlerini gözlerime çıkarmıştı.
Aralık gözlerimle ona baktığımı gördüğünde, önce şaşırmış ve ardından gözlerindeki yaşları silmişti hızla.
"Jennie" kısık bir sesle adımı selenmişti.
Haifif tebessümüyle gözlerime bakarken, dudaklarında bir sanat oluşturan o gülümsemesini ilk defa görmek istemedim o an.
Sırayla dökülsün istedim incilerim harelerinden. Çünkü tebessümünün gerçek olmadığını fark ettim. Uzun zamandır kapıldığım ve sürekli görmek istediğim tebessümünün ilk defa kalbimi kırdığını hissettim.
"Sonunda ayıldın." demişti, okşadığı saçımdan ellerini çekerken.
Tamamen siyahlara bürünen dört duvar ve tavanı yıldızlara boyanmış farklı bir odanın içinde, siyah çarşafın üzerine seriliydi bedenim.
Onun evinde olduğumu anlamıştım.
Siyahlarla dekore edilen bu küçük odanın içinde, beyaz teniyle bir melek gibi görünen Park Jiminin şevkatle bana bakması, yeni ayılmış bedenimi tekrar uyuştururken gözlerimi gözlerine çıkardım yavaşça.
"Su içmek ister misin?"
Yumuşak sesiyle sorusunu sorarken, yatağın ucundan sıyrılarak ayaklanmıştı ki, elimi güclükle kaldırarak bileğini kavrayıp durdurmuştum onu.
"İstemiyorum." demiştim kısık sesimle.
"Kendimi iyi hissediyorum."
Gözlerim yumruk yaptığı eline kaydığın da içinde sakladığı şeyi merak etmiştim.
"Az önce yaptığınız şey iyi geldi,
Bu sefer harelerimi yüzüne çevirerek merakla bakarken, yorgun bedeninin tamamen söndüğünü ilk defa fark ediyordum.
Yıldızı sönüyordu onun da.
"Tekrar yapar mısınız?"
Sorumla hafif gerilirken olumsuzca başını salladığında, gözlerini benden çekerek tekrar oturmuştu yatağın ucuna.
"Neden?"
Solgun teninin üzerinde duran gül kurusu dudaklarını çekiştirmeye başladığında, gözlerimi herşeye rağmen hala güzel duran yüzünden çekrek ellerine çevirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dernière Etoilé, Jenmin
FanfictionVe sen gökyüzünü inleterek yeryüzüne düştüğün gün , ölü ruhunun gri külleri mezarımı süslemiş olacak. Park Jimin & Jennie Kim & Min Yoongi ©Zarbanit | 2020 | Temmuz