Yok olmaktan korkuyorum, bir hiç olmaktan. Ellerinden kaymaktan ve sonsuzluğa boğulmaktan.......
Susmak...
Susmak bazen dile getiremediğin cümlelerin tercümanı olurdu.
Cehennem azad ettiği kula susmayı hediye ederdi ve o kul, günahlarında boğulurken konuşmaya dili varamazdı.
Fakat Tanrı bir çift göz verdiği kuluna, eşsiz yarattığı kuluna ilk defa o an ızdırap çektirtirdi o çehrelerle.
Gözlerimi yummak isityordum.
Evet çoğu zaman hayata göz yummak istesemde, onun gözleri böyle bakarken gözlerime, gözlerimi açık tutmaya yüreğim el vermiyor ve ben sadece bu işkenceden kaçmak istiyor, bir süre gözlerimi yummak istiyordum öylece.
Susmuştu, derin bir cehennem çığlığı kopuyordu içinde, buna emindim. Ancak gözleri öyle buruk ve kırgın bakıyordu ki, alevine bir su dökmüştü sözlerim.
Kırgınlığı gözlerinde belliyken, kızgınlığı bile buna dayanamamıştı.
Gözlerinden yavaşça damlalar dökülüyor, suskunluğuna ses oluyorlardı.Ellerini sımsıkı yumruk yaparak tenine tırnaklarını geçirmiş ve karşımda başı eğik gözyaşı dökerek duruyordu sessizce.
Yutkunuş sesi duyarken yerde tuttuğum acı gözlerimi yavaşça çehrelerine çevirmiştim.
"Böyle bakma bana, sanki hiçbir şey yapmamışsın gibi, sanki tek suçlu benmişim gibi. Komik olma Yoongi, artık evimi terk et. Sinirimi bozuyorsun."
Ben acımasız olabilirdim. Belki kalp kırarken bile, bir nebze olsun içim acımazdı. Gülümsediğimde karşımdakine alaylı bakıyor olabilirdim. İnsanları sevdiğimi söylerken, aslında yalan söylüyor ve nefret besliyor olabilirdim.
Ancak ben hiç bir zaman isteyerek veya egomu büyüterek yapmazdım bunları. Hayatta bir denge terazisi vardı ve bende eşit davranmaya özen gösteren biriydim.
O benm kalbimi kırarken düşüncesiz davranıyor, anılarımı hiçe sayıyor ve de geleceğimizi bir saniyede çöpe atıyorken, ben burada iyilik meleği olamaz, kolaylıkla iki gözyaşıyla affedemez, ve düşüncesiz davranırken üzülmezdim.
Abisiyle öpüşebilirdim, hatta daha ötesine bile gidebilirdim. Çünkü ben hayata bir kere geliyordum ve insanları düşünmek için bıraktığım kalbimi, bizzat kendi elleriyle parçalamışlardı. Artık kimseyi düşünemezdim.
"Acınacak haldesin."
Kızarmış gözlerini hışımla yüzüme çıkartırken derin bir nefes çekmişitim içime.
Yanımdan yavaşça uzaklaşırken bir iki adım ilerisinde ki sehpaya doğru ilerlemiş ve üzerinde ki papatyayı eline alarak bana taraf dönerek gözlerini papatyanın üzerine dikerken alayla gülmüştü.
Sinirli ve bir o kadar dengesiz ve sarhoştu.
Yürürken dengesini bile koruyamıyorken, ruh halinin sağlıklı olduğunu hiç sanmıyordum.
Değişik gelmişti bir an, o ilk defa sarhoş oluyordu. İlk defa bu kadar sinirleniyor ve ilk defa bu kadar belli ediyordu duygularını. O hep sakindi, tahmin bile edemeyeceğiniz kadar sakinken, bu hali oldukça garipti.
Elinde ki papatyadan bir yaprak dökülürken, saksının içine süzülüp kuru toprağına yavaşça konarken alaylı gülüşü ve kızgın çehrelerinini bana çevirmiş ve öylece bakmıştı gözlerime. Acıyor gibiydi. Yüzüme bakarken, halime acıyor gibiydi ve benim o an içim acımıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dernière Etoilé, Jenmin
FanfictionVe sen gökyüzünü inleterek yeryüzüne düştüğün gün , ölü ruhunun gri külleri mezarımı süslemiş olacak. Park Jimin & Jennie Kim & Min Yoongi ©Zarbanit | 2020 | Temmuz