Ölüm güzel son olmuş, sen dudaklarıma hapis olduktan sonra
.....
Dudakları ölümü fısıldasa bile kulaklarıma, o yinede en güzel şarkıyı söylemiş olacaktı benliğime.
En güzel ses, en güzel gülümseme ve en güzel yalan onun kendisi olacaktı her zaman.
Mükemmellik üzerine kurulan bu kalbimin tahtından, ne inmeye niyeti vardı, ne de yerine bir başkasını koymaya.
Dünyanın yükünü taşımış, hasar almış damarlı ellerinin saçlarımdan kaydığını hissediyordum.
Gözlerimin üzerine huzur örtüsüni örtmüştü ve ben sonumu bekler gibi, belirsiz gülümsememle dizlerinde uyumaya, son nefesimi vermeye yemin ederek bekliyordum.
Gözlerim kıpırdamıştı istemsizce.
Ve o an yutkundum zorluklukla, onun elleri saçlatımda gezinirken rahat nefes almam imkansız gibiydi.
Dediğimi kabul ederek dizlerinde hzura ermeme izin verdiğinden bu yana, tek yaptığı saçlarımı okşamak ve arada bir ellerini tenime sürtmekti.
O bunu yaparak benim sonumu getiriyordu.
Heyecan duygusu tüm bedenimi esir alırken kısık kısık nefesler alıp verdim.
Elleri bu sefer soğuk boynumu bulmuştu, ve yavaşça elinin tersiyle okşamıştı orayı.
Derin bir nefes aldığını duydum.
Saatler birbirini kovalarken, ben onun dizlerinde uyuyor olduğumun bilinciyle asla rüyalara, kendi ütopyama dalamamıştım.
Ki zaten rüyalarımda bile, yasak elmayı ısırarak, ona olan hislerimi de arzularımı da körükleyemiyor oluşumu fark ettiren iç sesim sağ olsun, pekte iyi geceler geçiremeyecektim. Bunu da iyi biliyordum.
Yutkunuşum bir çığ gibi kapladı bedenimi.
Ellerim terliyor, dudaklarım kuruyordu. Onun teni tenime değerken ve onu öptüğüm aklıma gelirken, sürekli heyecanlanıyor ve yutkunma ihtiyacı duyuyordum.
Lanet olun ki o da bunun farkındaydı.
Gergin olduğumun farkındaydı ve anlımda ki saçlarımı yana iterek, o an adımı seslenmişti naif sesiyle.
"Jennie?"
Gözlerimi hafif aralayarak, kısık gözlerimle, bulanık görüş açımı netleştirmeye çalışıp, yüzünü seçmiştim.
"Uyuyamıyorsun? ."
Emin olmak ister gibi yüzüme baktığında, belirsiz yüz ifademle onu onaylamıştım.
Kafasıyla anladığını belirtirken gözlerime baktı düz duran yüz ifadesiyle.
"Bir sorun yok, öyle değil mi?"
Dudaklarımı birbirine bastırarak onu rededdetmiştim.
"Hayır, sorun yok."
"Öyleyse neden uyumadın hala?"
Zorlukla yutkunurken güzel yüzüne bakmıştım.
Emin olmak istiyordum. Kendi duygularımdan yeterince emin olmuştum bu gece. Ancak ben onu öperken de, gözlerine uzunca bakarken de, bana karşı ne bir heyecan hissi, ne de başka bir şey, hiç bir şeyi anlamıyor ve duygularından emin olamıyordum.
"Bay Park?"
Kısık sesimle adını seslendiğimde öylece bana baktı.
O yıldızlarında hüzünü barındırırken, kalbine hiç mi aşkı katmadı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dernière Etoilé, Jenmin
Fiksi PenggemarVe sen gökyüzünü inleterek yeryüzüne düştüğün gün , ölü ruhunun gri külleri mezarımı süslemiş olacak. Park Jimin & Jennie Kim & Min Yoongi ©Zarbanit | 2020 | Temmuz