3

933 151 61
                                    

Sen yarını ikiye değil üçe bölmüştün. Gündüz bana kapadı güneşini, gece esirgedi senden ışığını. Şafak doğunca ise ruhum son verdi yaşamına.



Tekrar çimlere uzanmış, ardından ellerimi başımın altına alıp yastık niyetinde kullanmıştım.

Derin bir nefes verdim.

Kalbi gerçekten çok hızlı atıyordu.

Sanki onun kalbini elimde tutuyormuş gibiydim.

Hissettim, kalp atışlarını hissettim.

"Severim." diye mırıldanmıştı yanımda ki beden.

"Ha?" gözlerimi  yıldızlarda tutuyordum.

Onun kalp atışları aklımdan geçerken ne dediğini anlayamamıştım.

"Papatyaları diyorum. Severim."

Başımı ona çevirip yüzüne bakmaya başladım.

Gözleriyle adeta gökyüzünü keşfediyordu.

Derin bir boşluğa bakıyormuş gibiydi.

Gökyüzünün en diplerine, uçsuz bucaksız köşelerine, yıldızların parıltısına değilde arkasında ki karanlığa bakıyormuş gibi.

"Her bir yaprağı bir yaşanmışlık taşıyor sanki. Sanki seviyor - sevmiyor diye kopardığın yaprak aslında duyguları simgeliyor gibi."

Sesi çok yumuşak diye düşünmüştüm. Kısık çıkan sesi insanı mayıştıracak türdendi.

Derin bir nefes içine çekmiş ardından karnının üstünde duran elini naifçe kaldırarak önüne gelen saçlarını çekmişti kenara.

"Onların yapraklarını söküp saçma oyununa alet edeceğine, köklerini sulayarak yeşertip, saçma hayatına renk katmayı deneyebilir insan." diyerek devam ettirmişti konuşmasına.

Hafif tabessüm etmiş kafasını bana çevirerek gözlerini gözlerime odaklamıştı.

"Bir keresinde erkek kardeşim eve heyecanla bir papatya getirmiş ve onu hergün sulayıp, özenle yetiştirmeye başlamıştı. Ve işin garip yanı ise onun papatyaya alarjisi vardı. Buna rağmen o çiçeğe çok ayrı bakıyordu, sanki benliğini ve sevgisini katıyor gibiydi. Bu yüzden papatyaları ayrıca sevmeye başlamıştım çünkü o fazla gülmezdi ve o çiçeğe her baktığında yüzünün güldüğünü görebiliyordum. "

Alt dudağını dişlerinin arasına alarak hafif çekiştirmeye başlamıştı.

Sanırım bu alışkanlığı olmalıydı çünkü dudakları bayağı tahriş olmuştu.

"Bir nedeni var mıydı peki? Yani neden o çiçeği o kadar çok seviyordu ki?"

Yutkunmuştu.

Ardından yüzünde tuttuğu hafif tebessüm gitmiş yerine tekrar durgun bakışları almıştı.

"Sevgilisi, ona bunu o vermiş."

Kısık sesiyle sorumlu sorumu cevaplayarak bakışlarını takrar gökyüzüne çevirmişti.

Ruh halinin neden aniden değiştiğini anlamamıştım fakat anladığım kadarıyla bu konu hoşuna gitmemişti.

Yüzünde tuttuğu bu kırılgan ve durgun tavrın benim yüzümden oluştuğunu düşünmüştüm ve bu istemsizce beni üzmüştü.

"Ben sevmem" demiştim ona bakmaya devam ederken.

"Eski sevgilim bana bir kersinde papatyaların huzur koktuğunu söylemişti ve bende hergün papatya koklamaya başlamıştım, bir türlü koku alamazdım bile. Ona bunun saçmalık olduğunu ve papatyaların kokmadığını söylediğimdeyse o papatyanın ben olduğumu söylemişti. "

 Dernière Etoilé, JenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin