1.BÖLÜM - AYRILIK

14.7K 944 366
                                    

Çok hızlı ve uzun bir bölüm sizlerle :) Çok ama çok çapkın Taylan, Ağırbaşlımız Serhan sizlerle :)

***
Genç kadın banyoya giren kocasının arkasından çamaşırlarını topluyordu ki, telefonun ışığının yandığını görünce başını eğip baktı. Aslında hiç huyu değildir kocasının telefonuna bakmak, alıp karıştırmak ama içgüdüsel bir şekilde, istem dışıydı bu yaptığı. Birinden bir mesaj gelmişti. Tuhaf bir mesaj. ‘Burhan’ diye kayıtlıydı.
‘Asıl sen cehenneme git! Orada geber!’
Ne demekti bu? Biriyle başını belaya mı sokmuştu? Merak içini kemirirken, hemen eline alıp, mesajı açtı ve öncekilerde önüne çarşaf gibi serildi.

S: “Bak sana ev tutarım, tüm ihtiyaçlarını da karşılarım, yine görüşürüz. Hatta haftanın belli günlerinde yine akşam yemekleri yeriz, sende kalırım. Odamız olur. Ama fazlası olmaz. Gördün işte, saklayacak bir şeyim kalmadı. Evliyim, iki de oğlum var. Boşanamam, istesem de yapamam. İş yerleri, iş hanları, İstanbul’daki fabrika, holding hepsi kayınpederimin, dolayısıyla karımın. Yok ben o çocuğu aldırırım diyorsan da, en iyi doktorları, hastaneyi ayarlarım, tüm operasyon masraflarını da karşılarım. Seçim senin birtanem.”

B: “Serdar ne demek aldır o bebeği, ne demek sana ev tutarım? Metres hayatımı bana layık gördüğün. Benim senden beklentim yok anladın mı? Ben yuva yıkan kadın değilim, olmam da. Ben sadece seninle yuvam olsun istedim, sense yalanlarla dolu kısacık bir masal yaşattın bana. Senden nefret ediyorum. Yalanlarından nefret ediyorum. Masumluğumu verdim ben sana, kalbimi verdim... Sen ise koskocaman bir yalanmışsın! Seni asla ama asla affetmeyeceğim. Sen ne beni, ne bebeğimi, ne karını, ne de o iki küçük masum çocuğu hakketmiyorsun. Sen yalnızlığı, soysuzluğu hakkediyorsun. Hoşçakal. Bir daha da beni arama! O kadına artık bunu yapma!”

S: “Aşkım saçmalama. Ben ayrılalım demiyorum ki.”
S: “Çok saçmalıyorsun ama.”
S: “Aç şu telefonu, delirtme beni!”
S: “Cehenneme kadar yolun var, sende bebeğinde.”
-6 SAAT SONRA...
B: “Asıl sen cehenneme git! Orada geber!”

Adam banyodan çıktığında öfkeyle kadına baktı, “Ne yapıyorsun sen?”
“Bebeğin mi oluyor?” diye sordu buz gibi sesiyle.
“Ne bebeği?”
“Sevgilinden olan bebeğinin lanet olası herif!” diye gürledi bu sefer.

“Saç-saçmalama. Mesajlarımı mı karıştırdın sen?” dedi öfkeyle telefonu elinden çekerek.
Kadın alayla güldü, “Bir de bu var. Erkeklerin mükemmel savunma silahları: Mesajlarımı mı karıştırdın sen?
Aman ne büyük ayıp, çok utandım şimdi bak.”
“Kendine gel Kübra. Kocan var senin karşında!”

Kadın bu sefer işaret parmağını sağa sola sallayıp, olumsuz bir nida çıkardı, “Kocam yok. Şerefsizin önde gideni var! Bitti! Duydun mu beni bitti!”
“Saçmalama!” deyip kadına tam tokat atacakken kadın adamın elini havada yakaladı.
“Sakın ama sakın bana dokunma! Bir telefonla sadece babamı değil, polisi, televizyoncuları herkese buraya toplarım.”

Tam gidecekken adam kolundan tuttu onu, “Hiçbir yere gidemezsin! Seni gebertirim.”
Kadın kolunu kurtardı ve elini göğsünde bağladı, “Babam mı gelip bizi alsın Serdar, biz mi gidelim?”
Adam buz kesmişti. Kızın babası onu yaşatmazdı. Eğer Hasan beyi biraz tanıyorsa onu önce bıçakla incecik parçalara ayırır, sonra da denize atar balıklara yem ederdi. Kimse de bir parçasını bulamazdı. O adam kızına, oğluna ve torunlarına hastalıklı derecede bağlıydı.

Kübra adamın donan haline alayla güldü, “Bende öyle düşünmüştüm. Hoşçakal, derdim ama benden sonra durumun pek de hoş değil. Ha birde, o kadın umarım seni gerçekten affetmez, çünkü onurlu bir kadına benziyor.”

SAKLIMDASIN * BELA SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin