Ve vedadan bir önceki bölümdeyiz. Gerçekten güzel bir yolculuktu. İkiz kuleler sondan bir önceki upuzuuuun ve bol sürprizli bölümü ile sizlerle :)
*-*
Bir şarkı var dilimde,
Senin gözlerini anlatıyor.
Saklımda milyonlarca umut var,
Hepsi de seninle başlayıp, adınla bitiyor.
Yüreğimde yüreğinin izi var,
Aşkınla atıp, sevginle yaşıyor.
Bir masal daha bitiyor kalemimden,
Sonunda ‘mutlu son’ yazıyor.
Kaan kollarında uyuyan kadını izliyordu. Çırılçıplaktı, sadece bedeni değil; sözleri, kalbi, yüreği, aşkı her şeyi ile artık Kaan’ındı. Onu kendine daha da bastırınca kız mırıldanarak daha sıkı sarıldı adama.“İyi ki benimsin,” dedi saçlarını öperek. Sonra da onu yastığa yatırıp, yataktan kalktı. Üzerine eşofmanının altını giyerek mutfağa gitti. Güzel bir kahvaltı tepsisi hazırladı. Sonra terasındaki çiçeklere takıldı gözü ve makasını alıp bir iki tane çiçek koparıp küçük vazoya yerleştirdi. Portakal sularını da tepsiye koyduktan sonra yeniden odaya döndü.
Yıldız’ın üstünü açarak uyuduğunu görünce başını sağa sola salladı, “Yemin ederim bu kadın beni erkenden öbür dünyaya postalar,” diye mırıldandı. Elindeki tepsiyi komodine koyarak yatağın kenarına oturdu ve vazodaki çiçeği alıp kadının çıplak bedeninde boynundan başlayarak gezdirmeye başladı.
Önce çiçeği itekleyen Yıldız, yeniden başlayan kışkırtıcı temasla gözlerini açtı. Karşısında onu ateşli bakışlarla izleyen adamı görmesiyle gülümsedi ve ellerini yana açarak esnedi, “Günaydın. Güne senin dokunuşlarınla başlamak ne güzelmiş.”
“Günaydın da senin gibi bir kadın yatakta olduğu sürece, benim çok da güne başlamak gibi bir hevesim olmuyor. Bu yatakta ve o gecede kalmak için çıldırıyorum.”
Kız kıkırdadı, “Ama maalesef ki gitmemiz gereken bir iş yeri var.”
“Patronunla konuşsam,” dedi kızın boynunu, çıplak omzunu öperek. “Bugün sana izin verse, olmaz mı?”Yıldız adamı uzaklaştırıp, yüzünü buruşturdu, “Ay lütfen beni o mendebur, huysuz adamla yüz göz etme. Çünkü bugün çok önemli bir sunumumu tamamlamam gerekiyor.”
Kaan kendini geriye attı, “Hep iş hep iş! Şu patronunu kıskanmaya başladım. Söyleyeceğim seni işten atsın, belki o zaman bir tek benimle ilgilenirsin.”
Adamın eşofmanının köşesinden tutup, kaldırdı onu ve “Seni gebertirim!” dedi tehditkar ama gülen gözlerle.
“Gebertmezsen hatırım kalır.”“Hayır, işkolik olan sen değil miydin? Ne zamandır önceliğin değişti.”
“Seninle göz göze geldiğim ilk andan beri.”
“Hımm... Bak bunu sevdim,” dedi dudaklarını adama yaklaştırarak.
“O zaman ne kadar sevdiğini göstersene.”Kız yanda duran kahvaltı tepsisine bakıp, gülümsedi. “Ama kahvaltı?”
“Şirkette yapılan tost ve çay birden çok cazip geldi,” dedi eşofmanını çıkararak.
“Bak sen. Gerçi benim de canım çekti şimdi.” İkisi de gülünce, Yıldız adamı kendine çekip, öpmeye başladı.***
Adam çay bahçesinde karşısında oturmuş, iki saattir çayını karıştıran kadını izliyordu. En sonunda elini tutup onu durdurdu, “Emsal hanım, sorun ne? Yani gerginsiniz.”
“Biraz,” dedi kadın gülümsemeye çalışarak.“Emsal hanım, bakın benim bu saatten sonra öyle macera arayacak halim yok. İkimiz de yaşımızı başımızı almış insanlarınız. Torun torba sahibiyiz de çok şükür. Benim demem o ki, sen bana hayat arkadaşı ol, ben sana yoldaş. Hayatımızın şu son demini birbirimize sırtımızı dayayarak yaşayalım. Varsın son nefesimi verirken, huzurla, seninle öleyim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLIMDASIN * BELA SERİSİ I - FİNAL
Storie d'amoreSorunlu bir ailede büyüyen, aşka, kadınlara dahası bir kalpte oluşacak herhangi bir duyguya zerre inanmayan Serhan, başarılı olduğu kadar sert, öfkeli ve taviz vermeyen bir iş adamıydı. Gecelere dair her olayda adını duyuran, çapkın, ukala ve oldukç...