Harry yorgun bir günün ardından nihayet eve gelmişti. Ceketini çıkarıp asarken oğlunun neşeli sesini duydu. Gülümsedi ne kadar yorulmuş olursa olsun oğlu neşesiyle ve enerjisiyle onu her zaman sarmalayıp modunu yükseltiyordu.
"Babaaaaa!" diye bağırdı Albus kapı sesinden babasının geldiğini anlamıştı.
"Efendim?" dedi Harry aynı şekilde. Salona doğru adımlarken kravatını gevşetiyordu bir yandanda fakat salona vardığında Ginny'i görmesiyle bir an duraksadı. Albus, annesinin kucağına oturmuş mutlulukla gülüyordu.
"Tahmin et bakalım ne oldu?" dedi Ginny gülümseyerek. O da bir çocuk kadar neşeli ve mutlu görünüyordu. Harry'de elini çenesine götürdü ve düşünüyormuş gibi rol yaptı. Bugünün tarihinin ne olduğunu ve bugün neler olduğunu tabii ki biliyordu.
"Ne oldu ki?" dedi sanki cevabı gerçekten bulamamış gibi yaprak. Albus iç çekerek elindeki mektupla annesinin kucağından indi ve babasına koşturdu. Harry hemen eğilerek kollarını açmış ve oğluna sarılıp onu kucağına almıştı. Albus bebeksi bir sitemle mızmızlandı.
"Baba, bilmiyormuşsun gibi yapma. Bugünün ne olduğunu biliyorsun, Hogwarts mektubum geldi!" Gülerek elinde ki mektubu havada sallamış ve ardından kollarını babasına dolamıştı.
"Tanrım, çok sevindim evlat! Sonunda gerçek okuluna başlıyorsun." dedi Harry de oğluna sarılırken. Ayrıldıklarında ilk konuşan Ginny oldu.
"Listede ki malzemeleri almaya ne zaman gidiyoruz peki? Albus alışverişe hep birlikte gitmek istiyor." Harry kolundaki saatten tarihi kontrol etti.
"Bu hafta sonu sana uygun mu?"
"Evet" dedi Ginny gülümseyerek ardından aklına birşey gelmiş gibi soran gözlerle Harry'e baktı.
"Ama hafta sonlarını Malfoy ile geçiriyorsun sanıyordum, bir sorun yaratmaz mı?"
Albus fark ettirmemeye çalışsa bile bariz bir şekilde bozulmuştu. Okul alışverişine her zaman anne ve babasıyla gideceğini hayal etmişti, Draco da nereden çıkmıştı birden bire? İçini bariz bir kıskançlık kaplasa bile bir şey söylemedi. Çünkü bunun babasının bir işi olduğunu biliyordu ve şımarık davranarak bunu mahvetmek istemezdi.
"Bir hafta daha bekleyebilir. Oğlumdan önemli değil. Ve eminim ki o da Scorpius ile alışverişe gitmek isteyecektir." Harry omuzlarını sallayarak söylediğinde Albus sırıtmıştı. Biraz kötü hissetmişti aslında ama her ne kadar Scorpius'u çok sevse de sonuçta kendi annesi vardı, ikinci bir baba istemiyordu. Kendi babası ona yetiyordu, ama babası illa ki biriyle aile kurmak zorundaysa bunun kendi annesiyle olmasını isterdi. Tekrar güzel bir aile olabilirlerdi.
-Hafta Sonu Diagon Yolu-
"Pekala, kazanlar tamam, asa tamam, baykuş tamam, iksir seti tamam, cübbeler tamam, kitaplar tamam" dedi Harry bir eliyle listeyi tutarken diğer elinde oğlunun okul eşyaları vardı.
"Süpürge." dedi Ginny sadece oğlunun elini sıkı sıkı tutarken. Diagon yolu fazlasıyla kalabalıktı o gün. Yol durup sohbet edenler, satıcılarla pazarlık eden büyücüler ve alışveriş için aileleriyle dolaşan birinci sınıf öğrencileri ile doluydu.
"Doğru, hadi süpürge ve bakım seti de bakalım." dedi Harry oğlunu ve eski karısını süpürgelerin satıldığı dükkana sokarken. Albus sevinçten yerinde zıplıyordu. Aslında bir süpürgeye sahipti onu daha küçükken vaftiz babası hediye etmişti ama artık büyük bir çocuktu ve yeni bir süpürgeye ihtiyacı vardı.
Bu sırada okul alışverişinde olan ikili tarafından izlendiklerinden haberleri yoktu.
"Aslında hala bir aile gibiler." Scorpius kendisine bir hayvan seçerken kararsızlıkla mırıldandı. Eğer annesi ölmemiş olsaydı o da ailesiyle böyle mutlu bir şekilde alışverişe çıkabilirler miydi merak ediyordu. Scorpius'un Hogwarts' a başlaması baba ve oğul için inanılmaz bir sevinçti ama bir yandan da hüzünlüydü. Çünkü Draco ve Scorpius asla birbirlerinden ayrı kalmamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Show Me What I'm Looking For || Drarry
FanfictionHarry ve Draco Hogwarts Savaşından sonra dokuz ay kadar sevgili olmuş ancak daha sonrasında ego çarpışması nedeniyle ayrılmışlardı. Peki on bir yıl sonra yolları tekrar nasıl birleşebilirdi? Bu kitap @moonchild0w0 adlı kullanıcıya ithaf edilmiştir.