AÇILIŞ

14 3 4
                                        

Hülya, Ülfet'e akşam yine kabus gördüğünü söyledi.
-O kadar netti ki... Ersin'in sesi olduğuna yemin ederim.
Ülfet arkadaşına şefkatle baktı.
-Keşke aynı odada kalsaydım. Yanında olamadım kuzum.
Gülümseyerek arkadaşına sarıldı.
-Ersin'in ruhu bile seni koruyor. Hiç sevmedim o Mario'yu.
-Öyle deme Ülfetciğim. Kötü biri olsa Ahmet Bey yanında getirmezdi.
-Ah benim saf arkadaşım. Bu ticaret işleri profesyonellik ister. Ucunda para varsa kanlı bıçaklı olsa canciğer görünürler.
-Olsun, sen yine de kalbini temiz tut. Suç ispatlanana kadar kişi masumdur. Kaldı ki ortada suç yok. Hadi geç kalmayalım, açılış var bugün.
Ülfet çaktırmadan gülümsedi. Daha iki gün önce yataktan çıkmayan Hülya, açılışa gitmek için acele ediyordu. İyi ya da kötü, bu insanlar Hülya'nın hayata sarılmasına yardımcı olmuşlardı. Kahvaltıdan sonra akşam bindikleri Mercedes'le Karşıyaka'ya doğru yola çıktılar. Ahmet Bey ve Mario daha önce gidip hazırlıkları kontrol etmek istemişlerdi. Erkekler olmayınca Hülya rahatlamıştı. Lisedeki anılarını hatırlatıp Hilal'i güldürüyordu.
-Bunları nasıl hatırlıyorsun Hülya? Ben unutmuşum hep.
-Eee, bunca işi kafaya sığdırmak için eski anıları silmek gerek tabi.
-Okulda çok sessizdin. Hatırlıyor musun, Cüneyit sana arkadaşlık teklif etmişti. Utancından ertesi gün okula gelmedin. Daha sonra da bir hafta kocaman kara güneş gözlükleriyle dolaştın.
-Ya, evet. Sen nerden biliyorsun Cüneyit yüzünden gelmediğimi?
-Neslihan söylemişti.
Ülfet derste güneş gözlükleriyle oturan Hülya'yı gözünde canlandırdı. Gülmeye başladı.
-Gerçekten güneş gözlükleriyle mi oturdun derste? Hocalar bir şey demedi mi?
-Of ya, bırakın geçmişi. Gözüm rahatsız, ışıktan etkileniyor demiştim. Bak sen Neslihan'a, kimseye söylemeyecekti güya.
-Neslihan'la görüşüyor musunuz? Nasıl, iyi mi?
-Fırsat buldukça görüşüyoruz. Çok iyi. Evli, mutlu, iki çocuklu.
AVM'ye geldiklerinde kapıda yine gazeteciler bekliyordu. Gazeteciler Hülya'ya mikrofonları uzattılar.
-Yas bitti mi Hülya Hanım?
-Halbmond'a ortak mı oluyorsunuz?
-Yeni bir aşk var mı?
-Bay Müller ile aşk iddiaları var, ne diyorsunuz?
Hülya ağlayacak gibi olmuştu. Bütün sinirleri boşalmıştı. Ülfet'e tutundu. Zorla bir kaç adım attı. Neredeyse bayılacaktı. İki güçlü kol belinden tuttu. Yere düşmesine engel oldu. Hülya'nın gözleri kaymış, kurtarıcısını görememişti. Flaşlar, sorular ve uğultu eşliğinde Hülya'yı ofise taşıdılar. Davetliler arasında bulunan bir doktor ilk müdahaleyi yaptı. Ülfet, Hilal ve Hülya'yı taşıyan adam merakla doktorun söyleyeceklerini bekliyordu. Doktor göz bebeklerini de kontrol ettikten sonra doğruldu.
- Merak etmeyin! Birazdan kendine gelir. Aşırı üzüntü ve stresin sonucu vücut kendini korumaya almış. Bazen başa çıkamadığımız durumlarda bayılmalar görülebiliyor.
Hepsi derin bir "Oh" çekti. O sırada gazetecilerle görüşen Ahmet ve Mario telaşla içeri girdiler. Ahmet Hilal'in yanına geldi. Karısının elini tuttu.
-Durumu nasıl?
-Doktor korkulacak bir şey olmadığını söyledi.
-Oh,neyse...
Mario Hülya'nın başına gelmişti. Ahmet odadaki yabancı adamı fark etti. Hilal'e "Bu kim?" der gibi baktı. Hilal Ahmet'in kulağına eğilip "Bu bey, Hülya tam bayılacakken tuttu ve buraya kadar taşıdı." dedi. Ülfet tam bir şey söyleyecekti ki Hülya gözlerini açtı. Mario "İyi misin?" diye sordu. Ülfet elindeki su şişesini uzattı. Hülya bir kaç yudum içti.
-İyiyim, ne olduğunu anlamadım. Birden gözlerim karardı.
Hilal arkadaşının doğrulmasına yardım etti. Arkasına bir yastık bulup koydu.
-Yorma kendini. Dinlen biraz.
Ahmet Bey "Geçmiş olsun!" dedi.
Mario "Bir şeye ihtiyaç var mı?" diye sordu.
Yabancı adam "Geçmiş olsun Hülya Hanım!" dedi.
Hilal " Bu bey seni buraya ka..." derken Hülya onun sözünü kesti.
- Bülent Bey, ne işiniz var burada?




SAKIN UNUTMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin