Hilal ile Ahmet gazetecileri yararak odaya girdi. Ahmet hemen kapıyı kapadı. Mario'nun eli hala Hülya'nın belindeydi. Hülya sinirle Mario'nun kolunu ittirdi.
-Gazetecilerin kapıda ne işi var?
Ahmet Bey telefonla güvenliği arıyordu. Hilal "Bilmiyorum," diyerek ellerini açtı. Hülya bir sağa bir sola yürüyordu. Ülfet umursamaz bir şekilde sehpanın üstünde bulduğu dergiyi karıştırıyordu. Hilal, Hülya'yı sakinleştirmek için uğraşıyordu. O sırada kapı çalındı. Ahmet Bey kapıya gitti. Herkes nefesini tutmuş kapıya bakıyordu. Ahmet Bey, içerdekilere "Sakin olun!" dedi ve kapıyı açtı. Elinde telsiz, güvenlik müdürü kapının önünde duruyordu. Gazeteciler ortada görünmüyordu. Hülya tedirgin bir şekilde kafasını kapıdan uzattı.
-Gazeteciler nerede?
Güvenlik Müdürü doğrudan Ahmet Bey'e bakarak cevapladı.
-Emriniz üzere gazetecileri kokteyl alanına götürdüm. Orada bekliyorlar efendim.
-Teşekkür ederim Erman Bey. Birazdan geliyoruz.
Güvenlik Müdürü giderken Ülfet arkasından seslendi.
-Erman Bey, gazeteciler bu odada olduğumuzu nereden öğrenmişler?
Güvenlik Müdürü geri döndü. Önce Ahmet Bey'e baktı.
-Bay Mario'yu takip etmişler.
Hülya Mario'ya nefretle baktı. Ülfet dergiyi tekrar eline aldı. Bülent ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Mario Hülya'ya döndü.
-Valla ben görmedi gazeteci. Anlamadı takip.
Hülya koltuğa oturdu. Ahmet Bey bir sandalye alıp Hülya'nın karşısına geçti.
-Hülya Hanım gazetecilerden kaçmak çözüm değil. Siz sustukça bir haber yakalamak için peşinizden ayrılmayacaklar.
Hülya yardım ister gibi Ülfet'e baktı. Ülfet ayağa kalktı.
-Hülyacığım Ahmet Bey çok doğru söylüyor. Gazetecilerin karşısına çık, dik dur ve samimiyetle cevap ver. Başka türlü rahat edemeyeceksin.
Hülya başını iki elinin arasına aldı.
-Of, hayat neden bu kadar zor?
Bülent ilk kez söze karıştı.
-Hayat zor değil, başkaları zorlaştırıyor.
Odadaki herkes dönüp Bülent'e baktı. Hülya başını kaldırmadan "Doğru" dedi. Sonra Ahmet Bey'e döndü.
- Tamam, gidip gazetecilerle konuşacağım.
Hilal erkeklerin odadan çıkmasını istedi. Erkekler çıkınca Hülya'nın makyajını tazelemesine yardım etti. Makyaj bittikten sonra iki üç adım çekilip Hülya'ya baktı.
-Hülyacığım o kadar güzelsin ki...
Ülfet kendi makyajını bitirmiş, üstünü düzeltiyordu. Aynadan Hülya'ya baktı.
-Bu kıyafetle gazetecilerin önüne çıkamazsın. Kırış kırış.
Hilal Hülya'nın elbisesine baktı.
-Ülfet doğru söylüyor. Güzelliğinden kırışıklığı fark etmemişim.
Hülya aynada kendine baktı.
-Çok kötü. Böyle gidemem.
Hilal telefonuyla asistanını aradı. Hülya'ya "Şimdi hallediyorum," dedi. Asistandan bir kaç farklı model kıyafet istedi. Getirilen kıyafetlerin ama arasından gri düz bir elbise seçti.
-İşte bu çok uygun. Yasının devam ettiğini, asaletinden bir şey kaybetmediğini gösterir.
Hülya'nın gözü siyah etek-cekette kalmıştı.
-Bu olmaz mı?
-Siyah yasın ilk günlerinde anlamlı. Ama aradan üç ay geçmiş. Sen samimi olsan da başkalarına yapmacık gelir.
Ülfet göz ucuyla takıma baktı.
-Kuzum bu iş toplantısı için daha uygun. Sen samimi bir görüşme yapacaksın.
Düz, gri elbise Hülya'nın üzerinde bir mücevhere dönüşmüştü. Daha doğrusu Hülya'nın kendisi bir mücevher gibi görünüyordu. Kızıl saçları nadide bir taşın ışıltıları gibi parlıyordu. Son dokunuşlar yapıldıktan sonra içinden dua ederek kapıdan çıktı. Heyecan ve korku karışımı bir duygu bütün vücudunu sarmıştı. Önce Ahmet Bey gazetecilerle konuştu. Bir karışıklık olmaması için gazetecilerin el kaldırarak soru sormalarını istedi. Hülya ilk olarak ön sıradaki genç bir gazeteci kıza söz verdi.
-Merhaba, adım Leyla Üngör. Günaydın gazetesinden. Mario Müller'le aşk söylentilerine ne diyeceksiniz?
-Merhaba Leyla Hanım, Mario Bey'i ilk defa burada tanıdım. Aşk söz konusu değil. Bir aşk bitmeden diğeri başlamaz.
-Ama eşinizi kaybettiniz.
-Ölen sadece bedendir. Duygular ölmez, sadece değişir. Başka soru alalım.
Hülya aralardan orta yaşlı erkek gazeteciyi işaret etti.
-Teşekkürler Hülya Hanım, adım Nurullah Sezer. Milliyet Gazetesinden. Ben size işle ilgili sormak istiyorum. Saner Seramik'deki hisselerinizi satacağınız söyleniyor. Doğru mu?
-Öyle bir şey söz konusu değil. Şirket Saner ailesinin ve öylede kalacak.
-Holdingin başına geçecek misiniz?
-Bu benim vereceğim bir karar değil. Yönetim kurulu kimi uygun bulursa o seçilir.
Hülya bir kaç gazetecinin sorusunu daha cevapladı. Nasıl bu kadar soğukkanlı olabildiğine kendi de şaşmıştı. En arkadan biri ısrarla el kaldırıyordu. Hülya yüzünü göremediği gazeteciye söz verdi.
-En arkadaki bey buyurun!
-Mario Müller'in eşinizin olduğu ihaleye girdiğini ve eşiniz ölünce danışmanı olduğu şirketin kazandığını biliyor musunuz?
Hülya konuşanın kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sesi Ersin'in sesine benziyordu. Kendini tanıtmamıştı. Gazeteciler de konuşanı merak etmişti. Konuşana döndüler. Gizemli gazeteci cevabı beklemeden çıkışa yönelmişti. Kapşonu ve koyu güneş gözlükleri yüzünün seçilmesini engelledi. Kapıdan çıkarken son bir kez Hülya'ya baktı. Gazeteciler peşinden koşmaya başladılar. Hülya'nın eli ayağı boşalmıştı. Düşmemek için önünde kürsü olarak duran masaya yaslandı. Ağzından güçlükle bir kelime çıktı.
-Ersin.-

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKIN UNUTMA
RomantikaSeramik kralı Ersin'le evlenip mutluluğa kavuşan Hülya'nın aldığı kötü haberle dünyası yıkılır. Ersin'in özel uçağı İngiltere yakınlarında düşmüş ve kazadan kurtulan olmamıştır. Ülfet üç aydır odasından çıkmayan Hülya'yı hayata döndürmeye kararlıdır.