Dönüş yolunda Elçin olanları anlattı.
-Akşam üniversiteden bir arkadaşımın, Pınar'ın doğum günü partisi vardı. Can da partiye geldi. Parti Pınarlar'ın villasının bahçesindeydi. Pınarların evi Sarıyer'de. Bize yakın sayılır. Her şey çok güzel hazırlanmıştı. Bahçede variller içinde ateş yakmışlar. Barbekü partisinden sonra Dj geldi. Çok eğlendik. Havaya fenerler bıraktık. Dans yarışması yaptık. Parti sabaha karşı bitti. Nasıl geçtiğini anlamadık. Yürüyüş yaparak günü karşılamak istedim.
Hülya Elçin'e şefkatle baktı.
-Canım sen sahilde yürümeyi severdin. Ormanda ne işiniz var?
-Değişiklik olsun dedik. Toprak kokusunu duymak istedik.
Ülfet eli çenesinde düşünceliydi.
-Ormana gitmeyi Can mı istedi!
Elçin irkildi. Bir kaç saniye bekledi.
-Yani kimin istediğini şimdi hatırlamıyorum. Çocuklardan biri fikir vermişti. Sohbet arasında biri sabahları ormanda yürüyüş çok güzel oluyor demişti.
Hülya neler olduğunu merak ediyordu.
-Sonra ne oldu?
-Arabayla ormana geldik. Biraz soğuktu ama çok güzeldi. Arabayı park ettik. İndiğimiz sırada bir motosiklet yaklaştı. İki kişiydiler. Kask taktıkları için yüzlerini göremedik. Önümüzde durdular. Arkada oturan indi. Elinde kocaman bir bıçak vardı. Can müdahale etmek istedi. Engel oldum. Telefonlarımızı istedi. Verdik. Alıp cebine koydu. Benim çantamı, Can'ın cüzdanını aldı. Arabanın lastiklerini kesti. Sonra sürücü de indi. Doğruca yanıma geldi. Bıçağı boynuma dayadı. Saçlarımı okşamaya başladı. "Bu güzellikle biraz da biz eğlenelim," dedi. Kolumdan tutup sürüklemeye başladı.
Hülya gözlerini kapatmış, o anı yaşıyormuş gibiydi.
-Aman yarabbi. Aman yarabbi. Çok korkunç.
Elçin gülümsedi.
Evet, çok korkunçtu. Ama Can bir anda fırladı. Nasıl yaptığını anlamadım ama tekmeyle, yumrukla ikisini de yere serdi. Zor kaçtılar.
Hülya ellerini birleştirip yukarı kaldırdı.
-Çok şükür.
-Ne yazık ki telefonlarımızı alamadık. O yüzden kimseye haber veremedik. Biraz arabada oturduk. Yürüyerek belki birini buluruz dedik. Ama kimseyi göremedik. Tekrar arabanın yanına dönüyorduk. Dinlenmek için oturmuştuk siz geldiniz.
Hülya tekrar Elçin'e sarıldı. Sonra Ülfet'e döndü.
-Bak bir de Can'a kızıyorduk. Aferin çocuğa. Arkadaşını korumuş.
Ülfet düşünceliydi.
-Bakalım öyle mi?
Hülya ayağa kalktı.
-Aman Ülfet çok şüphecisin. Çocuk daha ne yapsın.
Ülfet sesini çıkarmadı. Elçin'in tepkisini almak istemiyordu. Zaten Vaniköy'e de gelmişlerdi. Hülya Elçin'le birlikte indi.
-Ben Elçin'i sağ salim teslim edeyim de içim rahat etsin. Sen de gelmek ister misin?
-Yok,yok. Ben arabada beklerim. Gelirsem bırakmazlar.
-Tamam canım. Ben Ayten anneyi görüp gelirim.
Ülfet yalnız kalınca kaydettiği görüntüyü tekrar tekrar izledi. Mario Can'ın yanına gelince bir şeyler söylüyordu. Sanki daha önce tanışmış gibiydiler. Görüntüyü ne kadar büyütse de ne konuştuklarını anlamıyordu. Tam pes edecekken Türkçe konuşmadıkları aklına geldi. Niye bunu daha önce düşünmedim diye hayıflandı. Can İspanya'da eğitim görmüştü. İspanyolca bilen bir arkadaşına kaydı gönderdi. Ama o da çözememişti. İspanyolca konuşmuyorlardı. Ülfet şansını bir kez daha denemek istedi. Videoyu Almanya'da yaşayan kuzenine gönderdi. İki dakika sonra beklediği cevabı almıştı. Kuzeni ağız okumasıyla bir kaç kelimeyi anlamıştı. "Bravo, du arbeitest, ich gab acht" (Aferin, iyi iş, hallettim) anlaşılan bir kaç kelimeydi. Ama onlarda bir delil oluşturmuyordu. Şimdilik Hülya'ya bir şey söylememeye karar verdi. Can'a burs verenin kim olduğunu öğrenirse aradaki ilişkiyi de çözebilirdi. İş yerindeki muhasebeci Kemal Bey'in kardeşinin üniversitenin muhasebe şefi olduğu aklına geldi. Merak ettiği sorunun cevabını o verebilirdi. Hemen Kemal Bey'i aradı. Ersin'den, Elçin'den bahsedip Hülya'nın Can konusunda çok endişeli olduğunu söyledi. Kemal Bey, Hülya'nın endişesini haklı bulmuştu. Kardeşinin telefon numarasını verdi. Ülfet önce durumu usulünce anlattı. Sözü bursa getirdi. Burs veren şirket ödemeyi Almanya'dan yapmıştı. Şirket adına yapıldığı için şahıs ismi yoktu. Ülfet ümidini kaybetmişti. Tam teşekkür edip telefonu kapatacakken muhasebe şefi bir adresten bahsetti. Öğrencinin kendi adresi dışında ulaşacağımız bir isim ve adres isteriz. Can Noah'ın verdiği adres Marmaris Armutalan'da bir ev. İster misiniz adresi?
Ülfet şaşırmıştı.
-İsterim elbette.
-Yıldız Ersoy- Ahmet Benler Caddesi. No:49 Armutalan/ Marmaris
Ülfet adresi telefonun not defterine kaydetti. Kimdi bu Yıldız Ersoy? O kadar dalmıştı ki Hülya'nın arabaya bindiğini kolunu dürtünce farketti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKIN UNUTMA
RomanceSeramik kralı Ersin'le evlenip mutluluğa kavuşan Hülya'nın aldığı kötü haberle dünyası yıkılır. Ersin'in özel uçağı İngiltere yakınlarında düşmüş ve kazadan kurtulan olmamıştır. Ülfet üç aydır odasından çıkmayan Hülya'yı hayata döndürmeye kararlıdır.