TEJEN

12 3 0
                                    

O gece Hülya evde yalnızdı. Ülfet'in acilen Ankara'ya gitmesi gerekmişti. Hilal onu bırakmak istemiyordu. Hülya gitmesi için ısrar etti. İki hizmetçi ve bir bahçıvan evdeydi. Korkacak bir şey olmadığını söyledi. Üstelik Ahmet Bey Almanya'ya dönecekti. Eşini bırakıp Hülya ile kalması doğru olmazdı. Hilal, Hülya'nın ısrarlarına dayanamayıp peki dedi. Hülya misafirini yolcu ettikten sonra biraz salonda oturdu. Televizyon izlemeye çalıştı. Sıkıldı. Bir kitap aldı. Bir aşk hikayesini anlatıyordu. Her satırında Ersin'le hatıraları canlandı. Gözünden süzülen yaşlara engel olamadı. Aynur Hanım bir tepsiyle yemek getirdi. Çorba, ızgara et, salata ve yoğurttan oluşan menüyü masaya bıraktı. Hülya içini çekti.
-Aynur Hanım ben yemek istemedim ki.
-Şey efendim. Ülfet Hanım tembih etti. Sevmediyseniz başka bir şey hazırlarım.
-Ah Ülfet ah! Başka bir şeye gerek yok. Tamam teşekkürler.
Hizmetçi odadan çıkınca çorbadan biraz içti. Bir köfteyi zorla yedi. Lokmalar boğazında büyüyordu. Nihal Sivaslı bir hobi ile uğraşmasını söylemişti. Uzun zamandır kullanmadığı boyaları çıkardı. Tuvali şövaleye yerleştirdi. Düşünmeden boyamaya başladı. İlk fırçayı atalı neredeyse iki saat olmuştu. Saatin nasıl geçtiğini anlamamıştı. Bir iki adım geri çekilip eserine baktı. En sevdiği iki şey; Ersin ve yeleleri rüzgarla dalgalanan bir Ahal Teke tuvalin üzerinde belirmişti. Ersin, bu beyaz Türkmen atının üzerinde ileriye bakıyor, at uzun boynunu Ersin'in baktığı hedefe çevirmiş koşuyordu. Hülya çocukluğundan beri atlara ilgi duymuştu. İlk gördüğü atı hayal meyal hatırlıyordu. Taze süt getiren sütçünün atı. Babasının görevi nedeniyle yaşadıkları küçük kasabada köylerden süt getirilip satılırdı. Hülya atı ilk gördüğü anda içinde ona karşı bir sıcaklık, yakınlık duymuştu. Üç ya da dört yaşlarındaydı. Annesi sütü alırken o koşup atın ön bacağına sarılmıştı. At küçük kızın sevgisini hissetmiş, başını ona doğru eğmişti. Çok mutluydu.  Annesinin çığlığı ile sıçradı. At da ürkmüştü.
-Hülya çabuk atı bırak! Buraya gel!
Sütçü araya girmişti ama annesinin endişesi geçmemişti.
-Korkmayın bir şey yapmaz.
Hülya istemeye istemeye o gün atı bıraksa da atlara ilgisi devam etmişti. Bir araba markasına adını veren vahşi Mustanglar, centilmen shirelar, dayanıklı ve asil arap atları, uzun yeleleri ve kuyruklarıyla çingene atlarını her zaman sevmişti. Ama en beğendiği Uzun boyunları, uzun bacakları, çekici gözleriyle Ahal Tekelerdi. İşte iki sevdiği canlı boş tuvalin üzerinden ona doğru geliyordu. Hülya Ersin'le yaşadıklarını hayalinde tekrar yaşıyordu. Bu yüzden yatağından çıkmak istemiyordu. Ülfet'in yokluğunu fırsat bilip erkenden yatağa girdi. Daha saat akşam 8 bile olmamıştı. Ersin'le ilk tanıştığı günü hatırladı. Elçin'e direksiyon dersi vermek için Çatalca'ya gidiyorlardı. Dikiz aynasından durmadan kendisini izleyen şoförü azarlamıştı. Şoförün ünlü seramik kralı Ersin olduğunu nerden bilebilirdi. Aşkın ilk adımları o çiftlikte atılmıştı. Atlar ve Ersin. Bir Ahal Teke olan Tejen en sevdiği at olmuştu. Ersin'in sevgi dolu bakışları, şefkatli sesi, yumuşak dokunuşları... Derin bir uykuya daldı. Çatalca'daydı. Tejen'in üzerindeydi. Korunun içinde doludizgin koşuyordu. Hülya'nın saçları, Tejen'in yeleleri rüzgarda uçuşuyordu. Arkasından Ersin'in sesi geliyordu.
-Hülya, Hülya dur! Beni dinle!
Hülya atın üstünde nefes nefeseydi. Tejen Ersin'in sesiyle durdu. Hülya attan indi. Ersin'i göremiyordu. Biri elini tuttu. Ersin'di. Uzun parmaklarını, ince dokunuşlarını hissediyordu. Kalbi hızlanmaya başlamıştı. Ersin "Hülya dikkatli ol! Elçin'i yalnız bırakma!" dedi. Hülya Ersin'in elini sıktı.
-Bırakmam sevgilim!
Bir tıkırtı duyuldu.
-Canım, şimdi gitmem gerek. Yakında bütün bunlar bitecek... Hoşçakal sevgilim!
Ersin'in eli uzaklaştı. Tak tak sesleriyle gözlerini açtı. Kapı çalınıyordu. Yataktan kalktı. Üşüdüğünü hissetti. Pencere açıktı. Oysa yatarken kapadığına emindi. Kapıyı açtı. Aynur Hanım bir bardak sütle kapıda bekliyordu.
-Ne oldu Aynur Hanım?
-Odanızdan sesler geliyordu. Uyanık olduğunuzu düşündüm. Ülfet Hanım kontrol e...
-Tamam Aynur Hanım iyiyim ben. Sütü alayım. İyi geceler size...
Hülya sütü alıp şifonyerin üzerine koydu. Açık pencereden gökyüzüne baktı. Ay koskocaman gülümsüyordu. Gecenin sessizliğinde bir tıkırtı duydu. Bahçe duvarında bir gölge vardı sanki. Dikkatlice baktı. Gölge duvarın yanındaki erik ağacında kayboldu.


SAKIN UNUTMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin