"Bıktım senden (adın)! NE hamilelikmiş arkadaş!"
Mark bir oraya bir buraya gelirken sen dolmuş gözlerine söz geçirememiş ve ağlamaya başlamıştın.
"Demek bıktın ben öyle mi? Git o zaman mark! Ben oğlumuza iyi bakarım."
Mark sinirle burnundan solarken hızlı ceketini alarak merdivenlerden inerek evi terk etti. Amacı kavganın daha fazla büyümesini engellemekti.
"Yazıklar olsun sana mark!" (yazarınız çarpılacak valla^^)
Oturduğun yerden kalkarak merdivenlere doğru yürüdün. Gözlerin gözyaşlarından bulanık olduğu için önünü net olarak görmüyordun ki bu nedenle merdivenden yuvarlanmıştın. Birkaç dakika acıyla kıvrandıktan sonra alt tarafında bir sıvının aktığını hissettin. Başını hafifçe kaldırıp baktığında bunun kan olduğunu gördün.
"Lanet Olsun!"
Ayağa kalkmaya zorlandığın için sürüklenerek salona doğru gittin. Komidinin üzerinden telefonunu alarak 112'yi arayarak kulağına götürdün.
"Alo. Yarım edin bana..."
Sonrası derin bir karanlık...
Gözlerini açtığında bir hastane odasında yatıyordun. Kolunda serum başında uyanmanı bekleyen bir adet hemşire.
"(adın) hanım iyi misiniz?"
Sen başınla onayladığında hemşire odadan çıkarak doktorun yanına gitti. Sen odada tek kaldığında elin istemsizce karnına gitti. İnik olduğunu fark ettiğinde göz yaşların sel olup aktı. O ölmüştü. Bebeğinizi kaybetmiştin...
BİRKAÇ GÜN SONRA...
Hastaneden çıkmış ve eve gelmiştin. Ev o gün ki gibi duruyordu. Senin hastanede yattığın günler mark hiç eve hiç gelmemişti. Hızlı adımlarla odanıza çıkarak bütün eşyalarını toparladın. Valizlerini kapıda bekleyen taksiciden yardım isteyerek taksiye yükledikten sonra son kez evine baktın. Not yazma gereği görmemiştin. Evdeki kan marka en büyük not olacaktı.
Birkaç saat içerisinde uçağa vardığında gözündeki son damla yaşı silerek uçağa bindin. Maden senden bıkmıştı, İşte tamamen senden kurtuluyordu.
"Hoş çakal mark. Seni seviyorum."
BİR YIL SONRA...
"(adın) yetmez mi kızım bu küslük? Mark perişan oldu her gün aramaktan affet hadi be."
Son birkaç aydır bu cümleyi sıkça duyar olmuştun. Markı da çok özlemiştin ama aklına hala kaybettiğin bebeğiniz geliyordu.
"Pekala. Yarın geri dönüyorum."
...
Yarın olmuş ve sen koreye varalı birkaç saat olmuştu. Şuan evinizin karşısındaki parkta oturmuş evinizi izliyordun. Bıraktığın gibiydi burası. Hiçbir şey değişmemişti. Derin bir nefes alarak oturduğun yerden kalkarak evinizin önüne yürüdün. Kalbin aynı nikah masasındaki heyecanlandığın gibi pır pır atıyordu.
Kapının tam önünde durduğunda son kez derin bir nefes alarak kapıyı çaldın. Heyecanlı bir şekilde beklerken zile tekrar bastın. Birkaç dakika sonra hala açılmayınca gülen suratın anında düşmüştü. Arkanı dönerek kapıdan uzaklaşmaya başladığında mark kapıyı açmış ve seni görmüştü.
"(ADIN)!"
Sen olduğun yerde durup arkanı döndüğünde mark ile göz göze geldin. Mark gülerek sana koştu ve sıkıca sarıldı.
"Aşkım. Bir tanem. İyi ki geldin. Özür dilerim aşkım. O gün sana öyle dememeliydim. Çok üzgünüm."
Markın gözünden akan tek damla yaşı silip gülümseyerek gözlerine baktın.
"Önemli değil. Her şey geçmişte kaldı."
Senin bu sözlerine mark tekrar sana sıkıca sarıldı. O günden sonra mutlu mesut yaşamaya devam ettiniz...
...umarım beğenirsiniz...
aysemdk07 istek için teşekkür ederim.
...24 Eylül 2020...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güney Kore'nin Yıldızları...[TAMAMLANDI√]
Fanfic[İstekler İkinci Kitaba...]Got7 - Bts - Exo - Astro - Monsta X - Ateez - Stray Kids ve daha fazla grup ile nasıl tür isterseniz sizin zevkinize göre dizayn edilecek olan bu kitabı umarım beğenirsiniz. 23 TEMMUZ 2019 } BAŞLANGIÇ