24. BÖLÜM

490 38 0
                                    

İyi okumalar...

Telefonun çalmasıyla uyandım. Saate baktığımda 4 saat kadar uyuduğumu gördüm. Ateş görüntülü arıyordu. Açıp kamerayı karşıma uzattım. "Güzelim.", "Ateş. Vardın mı? Yemeğini yedin mi?" dedim gözlerim dolu bir şekilde. "Yedim evet. Sen nasılsın?", "Uzanmıştım eve gelince. Sen arayınca da uyandım.", "Hmm.", "Ateş ben şimdiden özledim. Nasıl olacak bu?" dedim gözlerimi silerek. Dizlerini kendime çektim. "Bebeğim yapma böyle. Elbet geçicek. Hep böyle kalacak değiliz ya. Geleceğim.", "Dikkat et olur mu? Aklım hep sende." dedim gözlerimi sildim. Ve yanımdaki sudan içtim. "ee daha nasılsın bakalım." dedi ellerini yanağına koyarak. "Nasıl olmam gerekiyorsa öyleyim. Gece göreve gideceğim.", "Gece mi? Ne görevi bu böyle?", "Hevallerden biri işte." dedim gülerek. Güldü. "Başım ağrıyor ama. İlaç içeceğim şimdi." dedim. "Tamam güzelim dikkat et kendine. Seni seviyorum. Şimdi kapatmam lazım.", "Bende seni seviyorum. Görüşürüz." dedim ve kapattım. Dizlerime sarılarak daha fazla ağlamaya başladım. Sadece 4 saatte böyle özlemiştim. 1 ay nasıl geçecekti? ______________  "Bade abla. Şimdi gideceğimiz yerde diğer timler mi olacak?", " JÖH timleri olacak diye biliyorum. Orada kalmamız gerekiyormuş bir kaç gün. Eş zamanlı baskınlar olacak 3 gün boyunca." dedim. "3 gün mü?" dedi Demir. "Ne o? Korktun mu?", "Hayır abla Melek ne olacak?" Melek'e döndüm. "O gelmiyor.", "Ne? Nasıl Bade?", "Gelmiyorsun işte. Burada masa başısın artık. Operasyonlara çıkmayacaksın Melek.","Neden ya? Bende geleceğim." dedi. Kolundan tutup kendine çektim. "Kendini değil, karnındakini düşün. Bencilliğin zamanı değil." dedim ve bıraktım. Arkamı dönüp kafetaryaya girdim. Çay alıp geri çıktım. "Abla biraz fazla mı kızdın?" dedi Baran. "Hayır." dedim ve çayımı yudumladım. Helikopter gelince "Börü! Haydi!" dedim ve bizimkilerin binmesini bekledim. Melek yanıma gelip sarıldı. "Özür dilerim. Çok bencil davrandım. Haklıydın.", elimi sırtına götürüp sıvazladım. "Önemli değil. Hadi gir içeriye. Üşütme." dedim ve helikoptere bindim. _____________________  " Yüzbaşı Kerem Boz." dedi karşımdaki adam elini uzatarak. "Komiser yardımcısı Bade Kutlu.","Hoş geldiniz Hakkari'ye. Bugün operasyon olmayacak. İsterseniz koğuşunuza geçin." dedi. "Börü. Uyumak isteyenler koğuşa. Diğerleri serbest." dedim ve yüzbaşı ya döndüm. "Çay nereden alabiliyoruz. Burası baya soğukta.", "Buyurun bu taraftan." dedi ve çay ocağına götürdü. Teşekkür edip dışarı çıktım. Ateş yakmışlardı. Gidip yanına oturdum. Kulaklığımı çıkarıp müzik açtım.  "Ne sen bulutsun, ne de ben yağmur,  Ne sen mağrur ne de ben mağrur, Hüzünlü bir akşam, susmuşuz durgunuz, hepsi bu."  Yanımda hareketlilik olunca kulaklığımı çıkarıp tabamcama uzandım. "Hey hey, sakin benim." dedi yüzbaşı elinde çaylar ile. Geri kılıfına koyup, çayımı aldım. Ve önüme döndüm . Dağlara doğru baktım. "Nasılsın?" dedi yüzbaşı. "İyi değilim yüzbaşım.", "Hayırdır? Bir şey mi var?" kafamı hayır anlamında salladım. Telefonum çalmaya başladı. Yine Ateş görüntülü arıyordu. Açtım. "Efendim." dedim başımı silaha yaslayarak. " Yorgun musun sen? Niye dinlenmedin ?" güldüm. "Sorun yok. Yüzbaşı ile oturuyoruz." dedim yanımda birinin olduğunu söylemek için. Kamerayı çevirdim. Yüzbaşı elini kaldırıp selam verdi. Ateş de kafasını salladı. "Tamam bebeğim . Dikkatli ol. Kapatmam lazım.", "Hep böyle kısa kısa mı konuşacağız Ateş?" dedim ona bakarak. "Güzelim vaktim oldukça arayacağım zaten, böyle olmak zorunda. Seni seviyorum. Görüşürüz.", "Görüşürüz." dedim elimi sallayarak. Telefonu kapattım. Ve hemen gözlerimi sildim. "Sevgilin mi?" kafamı salladım. "Nerede?", "Özel görev." dedim omuzlarımı silkerek. Kafasını 'anladım' anlamında salladı. " Senin yarin var mı yüzbaşı?" dedim ona dönerek. "Vardı.", "Ne oldu peki?" diye sordum. Ama sonrasında pek doğru olmadığı için "Ben soruyorum ama istersen anlat. Kusura bakma birden sordum." dedim. "Yok önemli değil. Özel harekatçı olduğum için terk etti.", güldüm. "Ne alaka ya?", "Mutlu olamazmışız. Hep haber başında beni bekleyemezmiş." dedi kafası eğerek. Omzunu patpatladım. " Zordur asker yolu beklemek. Ve bir o kadarda onurlu. Her kadın cesaret edemez, ölüme nefes kadar yakın bir adamı sevmeyi. Yürek ister yüzbaşım. Onda da bu yürek yokmuş demekki. " dedim karşıya bakarak." Çok güzel konuştun. Haklısın." dedi derin bir nefes alarak." PÖH olmak, kolay mı?"," Her işin kendine göre zorluğu var tabi. Ama bilmem, bana göre daha 2. senem dolmamasına rağmen zorluğu yok." dedim." Saat geç oldu. İsterseniz yatalım amirim. Yani koğuşunuza kadar bırakayım." dedi. Kafamı salladım. "Yarın sabah erkenden bölgeye intikal edeceğiz." dedi. "Tamam yüzbaşım. Teşekkür ederim eşlik ettiğiniz için. İyi geceler." dedim ve koğuşa girdim. Ve ranzaya uzandım. Bizimkiler uyuyordu. Saat 2 ye geliyordu. Ben uyuyamıyordum. Ayağa kalkıp Murat abinin yanına ilerledim. "Abi. Abi. Murat abi." dedim sarsarak. "Hı. Ne oldu?" dedi birden doğrularak. Elimi kalbime götürerek "Abi sakin. Uyuyamadım da. Yanında yatsam olur mu?" dedim. "Gel cadı, gel" dedi ve yana kaydı. Yanına yatıp sarıldım. "Teşekkür ederim abi.", "Önemli değil kardeşim uyu artık." dedi saçlarımı okşarken. Kafamı salladım ve gözlerimi kapattım.  ______________ 

GÖKBÖRÜ |TAMAMLANDI |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin