İyi okumalar.... BU BÖLÜM BÖRÜ'DEN ESİNLENİLMİŞTİR ARKADAŞLAR!!
"Ateş?" bana döndü ve Savaş ile yanımıza adımlayıp oturdular. "Sizin ne işiniz var burada?", "Savaş güzel bir yer biliyorum dedi." dedi. "Melek ile önceden gelmiştik çok güzeldi." dedi omzunu silkerek. "Bakar mısınız? 2 büyük daha." dedim seslenerek. "Tabi efendim." sohbet edip yemek yerken Ateş ile Savaş'ın aynı anda telefonu çaldı. Melek ile birbirimize baktık. Teleofnu kapatınca "Ne oldu? Aynı anda?" dedik. " Büyük operasyon var. Hadi acilen Ankara'ya dönmemiz lazım." Şöyke yapalım gerekli eiyalarımızı alalım. Annem kargolar bize bavulları. " dedi Melek. Kafamı salladım. Hemen eve gidip şarj aletidir, çantadır fln sadece onları aşdık. Silahımı alıp belime taktım ve evden çıkıp yola koyulduk. Savaş gil tabi kendi arabasındaydı." Operasyon detayı verildi mi? " dedim." Hayır. Çakır'ın yeri tespit edildi denildi. Savaş gille aynı yerde olacağız." dedi. Kafamı sallayıp Eliz'e döndüm. "Annecim. Anneanneyi üzmek yok Ares ile tamam mı?", "Anne yine mi gidiyorsun?" dedi öne kucağıma gelerek. Kafamı salladım. "Anne gitmesen olmaz mı? Çok korkuyorum ve çok özlüyorum seni." dedi ağlamaya başladı. "Annecim ama olmaz ki. Bu benim işim. İşim vatanı korumak, sizleri korumak, anneanneyi korumaak." dedim gözlerini silerken. "Sıpaya bak babayı özlemiyor musun hep anne hep anne?!" dedi tatlı bir sinirle. Güldüm. " Özlüyorum baba!" dedi. Sesli bir şekilde güldüm bu sefer. "Ne Çemkiriyorsun kız?!" dedi.
.
Ankara'ya varmıştık. Eliz'i alıp kapıyı çaldım. "Hah kızım. Hoşgeldiniz." dedi Annem kapıyı açarken. "Merhaba Teyze. Nasılsın?" dedi Savaş. "Ah kuzum. İyiyim sen naıslsın melek nerede?", "Melek ağlarım dedi arabada ondan.", "Anladım. Tamam kuzularım dşkkatli olun." dedi darılıp. Eliz gelip Ateşin ve benim bacağıma sarıldı. Derin nefes alıp çöktüm Ateş ileç. "Annecim. Meleğim. Canım. Geleceğim diyorum sana. Neden ağlıyorsun?","Lütfen dikkat edin anne baba." dedi. Yanağından öptüm. "Hadi anne girin artık içeri." dedim. Eliz'i tutup içeriye doğru ilerledirler. Gözlerimi silip arabaya bindim. Karakola giderken sohbet ediyorduk. " Bazen diyorum ki keşke Eliz olmasaydı." diye mırıldandım. "O ne demek öyle Bade?", "O her ağladığında canım acıyor. Onu böyle bırakıp gitmek. Ahh." dedim kendimi geriye doğru atarak. "Alışacak en azondan alışmak zorunda." dedi. Kafamı salladım. Arabadan inip içeriye girdik. "Ooo abla." Baran gelip sarıldı. "Ya abla tabi. 1 ay oluyor sanırım. Aramadın ya." dedim trip atar gibi. "Abla şey. Biz size söylemedik ama.. Ben çatışmada yaralandım. Onunla uğraştık fizik tedavidir falan." gözlerimi şaşkınca açtım. "Ne demek size söylemedik oğlum!? Biz neyiz burada?" dedim. Çok sinirlenmiştim. "Özür diler-", "Dilemeyin özür falan." dedim ve koğula gidip üzerimi değiştirdim. Botumu bağlayıp çıktım. O sırada üniformalı Savaş ve Melek geliyordu. Heyt be. Asaletlere bak. Melek beni görünce koşarak yanıma geldi. "Kazım müdürğn yanına gitmemiz lazımmış." dedi. Kafamı salladım "Gelin şu taraftan." dedim. Kapıyı çalıp içeriye girdik. "Müdürüm." dedim. İçeride Timur timinin amiri Mert abi ve Ateş oturuyordu. " Hah gelin. Buyrun." dedi. İlerleyip Ateş'in yanına oturdum. "Çakır. Şuan şuradaki kamp yerinde. Bunu alıp Tem' e teslim etmemiz lazım. Lütfen çocuklar. Savaş yüzbaşı seni Bade'nin çok güvendiği arkadaşısın diye çağırdım. Destek ihtiyacımız vardı tanıdık olsun dedim. "," Sağolun müdürüm." dedim. Savaş gülümsedi müdüre." Hadi o zaman. Herhangi bir şeyde telsiz yanımda olacak. " dedi. Selam verip çıktık. Hazırlandık ve kobralara doluştuk. Savaş gilin timi ile 3 tim gidiyorduk." Arma ile niye gidiyoruz ki? Başka arabamı yok? " dedim Ateş'e dönerek. "Talimatta yazan buydu.", "Talimatlarını.." sustum ve arkama yaslandım. Çok gergindim. Ateş elimi tutup öptü. Gülümsedim. Yaklaşık 3 saat sonra " Amirim geldik." dedi Murat abi. Adnan abi söverek kapıyı açtı. Silahımı kontrol edip indim arabadan. "Teğmenim, Baran, Demir ve Burkay. Benimle gelin." dedim Melek'e dönüp. "Bana yeter 3 kişi." dedim. "Kaç kişi olduklarını bilmiyoruz Bade." dedi Mert abi. "İsterlerse 100 kişi olsunlar. Kızıma sözüm olmasa tek giderdim." dedim. Mert abi gelip omzumu sıvazladı. " Hadi gidelim." dedim. Elimde VSS vardı. Vere vere bunu vermişlerdi. Melek gil bir yere dağılırken ben de yüksek bir tepeye çıkıp gizledim. "Kartal yuvada." dedim mikrofona. "Kaç kişi gözüküyor amirim." dedi Savaş. "Yaklaşık 80,85 kişi var burada yüzbaşım." dedim. "Tamam ilk atışını yap başlıyoruz." dedi Mert abi. Çakırın etrafında olan birini indirdim. Bizimkiler bir yere dağılmaya başladılar. Bende olduğum yerden inip Melek gilin yanına geçtim. " Savaş ve sende ilerdeki çocuklarımızı görüyorum." dedi Melek gülerek. Güldüm." İnşallah . " dedim. Bir yandan sohbet edip bir yandan da adam indiriyorduk. O sırada Selim açık hedefe çıktı. Ve ardından sırtından vuruldu. "Selim!" dedim belinden tutup kaldırdım. "Koruyun bizi!" diye bağırdım. O sırada tekrar ateş edildi. Bacağım yanıyordu. "Bade!" Melek bağırıp Selim'in diğer koluna girdi ve kayanın arkasına geçtik. "Selim . Selim iyi misin? Selim cevap versene lan!" diye bağırdım. Derin nefes alarak doğruldu "Amirim. İyiyim." dedi ve can yrleğinü çıkardı, yelekte kalmıştı mermi. . Tekrar takıp yerine geçti. "Bade iyi misin?" dedi Melek telaşla bakarak. Kafamı salladım. "İyiyim. Sorun. Yok." dedim ve çantamdan ip çıkarıp bacağımı bağladım. "Morfinin var mı yanında?" dedim. Kafasını salladı ve yeleğinden bir tane çıkarıp bacağıma yapıştırdı. "Dayanabilir misin Bade bak! Delirdim sayenizde
Bir daha sizinle çatışmaya giren şerefsiz olsun!" dedi. Güldüm ve adamın çadırına doğru ilerledim. "At silahını At! Yat yere." ellerini bağlayıp. Dışarıya çıkardım. Etraf sakindi. " Abla nol-", "Amirim burası temiz!" diye sesimi yükseltip adamı öne ittirdim. "Tamam, toplanın haydi. Dönelim bir an önce." dedi. Arabalara doluştuk. Ateş elini bacağıma atıp sıktı "İyi misi- Bade!" dedi elini çektiğinde kana baktı. "Bir şey yok tamam." dediml elini tutup. "Nasıl bir şey yok Bade?" dedi ve önüme diz çöktü yaraya bakacakken arabı delen mermilerin sesi geldi. Savaş'ın sesi duyuldu. "Kartal biz iyiyiz ama 3440' ın dış zırhı ağır hasar gördü.". "Kayhan geri bas geri. Bas, geri!" diye bağırdım. "RPG'yi yeniden yüklüyor!" diye bağırdı Adnan abi. "Barbaros ileri!" diye bağırdı Ateş. Roket tam yanımıza düşmüştü. Ani sarsılma ile durup arka tarafa geçtik. "Selim vuruldu amirim!" Kaan'ın sesini duydum. Küfür edip yan araca geçtim. "Darboğazdayız Ateş. Dağılalım!" dedim adamları indirirken. "Keklik gibi kaldık burada lan!" diye bağırdı Murat abi. Tekrar araca döndüm. Çakır gülüyordu. Murat abi "Ne gülüyorsun lan! Hoşuna mı gitti?", "Hayırdır? T. C korktu mu yoksa?" demesiyle tuttum. " Abi Savaş'laşma." dedim geriye çekerek. "Bu kim ? Dağdaki dansözünüz mü?" sinirle o tarafa döndüm. Merdivenleri çıkarken "Gel gel. Gel de kucağımda dans et kevaşe." demesiyle dipçikle suratına vurdum. "Ne diyorsun lan sen?! Piçin çocuğu." dedim yumruk atarken. Sinirle arabadan indim. "Birde bana Savaşlaşma diyorsun." dedi arkamdan Murat abi. Ateş oradan geçerken"Buna ne oldu lan? "," Bade abla. " dedi Demir kafasıyla beni göstererek. "Benşm bir fikrim var şef." dedi Baran. "," Oğlum çocuk oyunu oynamıyoruz burada. " dedi Ateş." Amirim valla dinle çok mantıklı. " dedi Demir. Ateş durup planı dinledi. Melek'e döndüm. Ağzımı oynatarak iyi misin dedim. Kafasını salladı. Adamı yukarıya bağladık ve araçlara doluştuk. Arka kapıyı açtıklar giderken." 2 pikap geliyor. " dedim dürbünün ayarıyla oynarken. Ateş edip öndekş aracı devirdim
"Artık gelmiyor." dedim. Bacağımın sızlamasıyla dişlerimi sıktım. "Abla bacağın iyi misin?", "Baran, kafamdan mermi yesem durup bakmayacaksın, sinirlerim tepemde zaten." dedüm saçlarımı geriye iterek. "Baran sende ne sadist çıktın lan?" dedi Murat abi. "Gayet zekiceydi." dedi Adnan abi. "O değilde O müdür bize enayi dedi. Timur ile 3440 değilken niye biz enayiyiz acaba?" dedi Demir. "Alfayız çünkü." dedim sudan yudumlarken. "Ateş.", "Söyle Mert abi." dedi Ateş. "Selim'i kaybettik." demesiyle ortam sessizleşti. "Şef yakın yerde jandarma taburu var. Oraya geçersek daha iyi olur." dedi Murat abi haritaya bakarken. "Lan bu şerefsizler oradan geçeceğimizi neredem bildi? O siktiğimin Toprak yolundan geçeceğimizi nereden bildi lan bunlar! O şerefsizin konvoyun ortasında olduğunu nereden bildiler?!" diye bağırdı Ateş. "Bize niye bağırıyorsun ya?! Biz mi dedik, biz mi köstebeklik yaptık? Bunu mu diyorsun?!" diye bağırdım bende. Herkesin sinirleri çok bozuktu. Elini sinirle saçlarına geçirdi.
.
"Siz yemekhaneye geçin." dedim Çocuklara dönerek. " Komutanım revir nerede?" dedi Melek yüzbaşıya dönerek. "Hemen şurası ama doktorumuz izinli bugün.", "Tamam komutanım sorun yok ben hallederim." dedi Melek ve yanıma geldi. Silahımı alıp kendi boynuna astı ve kolumu omzuna atıp destek oldu. Revire girdiğimizde perdeleri çekti ve kapıyı kilitledi. Pantolonu çıkardım ve uzandım. " Hm neler varmış? Hah bak bunun sayesinde hissetmezsin. " dedi ve iğneyi bacağıma vurdu. "Noldu Ateş ile? Birbirinizin yüzüne bakmıyorsunuz.", " Yoruldum artık Melek. Gerçekten yoruldum." dedim gözlerimden yaş akarken. "Sinirlerin boşaldı birden sanırım." dedi dikkatlice işini yaparken. Kafamı salladım. Yarık saat sonra "Tamam bitti." dedi. Kafamı salladım ve kalktım. "Melek çantamda yedek kamuflajım var. Getirir misin?" dedim gözlerimi silerken. "Tamam bekle." dedi ve çıktı. Yüzümü avuçlayıp hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Selim'i severdim yani aynı anda başlamıştık Ankara'da. Bir çok şeyde beraber görev yapmıştı. Belime dolanan ellerle başımı kaldırdım. Ateş sarılmıştı. "Özür dilerim." dedi. "Dileme özür falan." dedim geriye çekilerek. "Bade tamam yapma böyle.", " Bir şey yaptığım yok Ateş?" dedim gözlerimi silip. "Tamam Bade. Ne halin varsa gör." dedi ve kapıyı çarpıp çıktı. Melek arkasına bakarak içeriye girdi. " Ne oldu be? İki dakikada yediniz mi birbirinizi?" dedi kamuflajı uzatırken. Kafamı salladım ve pantolonu giyinip silahımı aldım. Melek ile beraber yemekhaneye indik. Ateş masaya yaslanmış duruyordu. "Amirim Çakır'a yemek su verdik ellerini bağlayıp depoya kitledik." dedi Baran bana dönüp. Kafamı salladım. "Tamam geç yerine." dedim bende masaya Ateş'e sırtımı dönük bir biçimde oturarak. " Herkes dikkatini bana versin." dedi Ateş. " Yine saçmalamalarınız başladı." Baran desen çömez Rambo. Acelen mi var oğlum senin ha? Roketin önğne atlamalar falan. Bade hanım desen, adamın suratını dipçikle dağıtmakla meşgul. " sinirle eldivenlerimi çıkarıp masaya koydum. "Murat, Adnan, Demir. Hepiniz bir gevşediniz. Şaka mı sanıyorsunuz onca yaşadığımız şeyi? Ya içimizden biri şehit olsaydı? Ya naaşı teslim etmek için KTM'ye dönen biz olsaydık. Tamam anladık PÖH arıza dolu. Bakın benim size olan sevgim bir zincir. Çelikten. Derinde. Hiçbişey bükemez, parçalayamaz. Ama sizi ne zaman şehit vericem diye düşünmekten yoruldum artık. Yoruldum. Babacansak bokunu çıkarmayın. Hadi yiyin yemeğinizi. " dedi Savaş'ın yanına otururken." İştah mı bıraktın? " diye mırıldanıp kalktım." Nereye?" dedi Melek." Sen ye yemeğini. " dedim başımı sallayıp geri oturttum. Ve yemekhaneden çıktım. Bahçeye çıkıp banka oturdum. Telefonum çalınca cebimden çıkardım. Annem görüntülü arıyordu. Muhtemelen yine Eliz gizlice arıyordu. "Efendim.", "Anne! Nasılsın ?" heyecanla. "İyiyim kızım sen nasılsın?", "İyiyim anne. Anne iyi değil gibisin ne oldu? Doğru söyle!" güldüm. "Uyumadım kızım gece yorgunum.", "Ne zaman geliceksin anne?", "Bilmiyorum kızım." dedim. " Çok özledim sizi." dedi gözlerinden yaş akarken. " Ağlama Eliz. Hele bu konu yüzden asla ağlama. Ben sana ne dedim? Bu benim görevim. Alışmak zorundasın. Bak Ares ağlıyor mu?" dedim. Kafasını hayır anlamında salladı. Gülümsedim. "Sende ağlamayacaksın. Sil o gözlerini çabuk." dedim. Sildi ve gülümsedi. "Hah şöyle. Hadi kızım işim var benim. Öpüyorum seni çok çok." dedim öpücük atarken. "Görüşürüz anne." dedi. Kapattım ve gözlerimi kapatıp geriye yaslandım. Sinirle kalkıp Çakır'ın kaldığı odaya girip kapıyı açtım ve arkadan geri kitledim. "Oo kevaşe." demesiyle suratına yumruğu indirdim. "O.... Çocuğu!" dedim. Kaldırıp duvara fırlattım. "Kevaşe senin anan pezevenk. Baban bile belli değil. Onun bunun çocuğu." dedim tekme atarken. Kapı yumruklanmaya başladı. "Bade aç kapıyı! BADE! Kapıyı aç Bade!" Ateş ve bizimkiler bağırıyordu. Kaldıp kafasını duvara vurdum ve saçlarımı geriye atıp alnımı sildim. Terlemiştim. Kapıyı açtım ve "Ölmedi merak etmeyin. " dedim lavaboya ilerleyerek. Kapıyı kapatırken ayak engel oldu. Ateş içeriye girip kapıyı kilitledi ve kapıyla arasına aldı beni. "Bade napıyorsun?" dedi. "Bir şey yapmıyorum." dedim. Yüzümü yıkadım. Ateş kolumdan tutup sürüklemeye başladı. "Ateş napıyorsun?" dedim. Revire girince kapıyı kilitledi. "Çıkar pantolonunu." dedi. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Ne diyorsun gerizekalı?" dedim. "Bacağın kanıyor aptal." dedi. Derin nefes vererek pantolonumu çıkardım ve oturdum. Pansuman yapıp geri üzerini kapattı. Kalkıp pantolonumu giyinmemde yardımcı oldu. Yaa Ateş efendi sürün. Kolunu tuttum. Bu sefer benim elime kan geldi. "Ateş." dedim elimi göstererek. "Birşey yok." dedi kapıyı açarken
Hızlıca kapıyı çarpıp kaoattım. "Otur şuraya." dedim. Tişörtünü çıkarınca pansumanını yaptım. Elimdeki pamuğu bırakıp sarıldım ve ağlamaya başladım. " Ateş ben yoruldum artık." dedim hıçkırıklarımın arasından. Nefes verip kollarını belime doladı ve kucağına oturttu. "Şişşt tamam. Ağlama güzelim. " dedi. Kafamı iyice boynuma gömüp sarıldım.....Part 6'da gelecek güzellerim. Hazır mısınızzzzz?? Umarım beğenirsiniz 🙏🏻 🖤 🐺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKBÖRÜ |TAMAMLANDI |
Teen FictionBir kız düşünün... Annesinin biricik kızı, babasının prensesi.. Bu kız düşmana korku, dosta güven veren isimsiz kahramanlardan. Daha Polis Özel Harekat'taki ilk senesiydi ama yaşadıkları bir ömre bedeldi. Gelin hep birlikte bu kızın neler yaşadığın...