30. BÖLÜM

514 36 0
                                    

İyi okumalar...

"Ateş, iyi misin?" dedim yanına ilerleyerek. Bir anda elimi tuttu. "Neyin var Ateş ya? Ne oluyor?", "Ne mi oluyor!? Ne olduğunu söyleyeyim ben sana. Kızım sen hamilesin. Bizim bebeğinizin hala düşme tehlikesi var. Göreve gelmek ne demek? Hiç mi düşünmüyorsun?" dedi ve hala bileğimi sıkıyordu. "Ateş.. Canımı acıtıyorsun. Bırak kolumu." dedim ve çekmeye çalıştım. Ama o daha da sıktı. "Bade deli etme beni!" dedi. Gözü dönmüştü sinirden, damarlarının hepsi belli oluyordu. " Ya ne var ne!? Geliyorum tamam mı? Benim bebeğim de annesi gibi güçlü. Hiç bir şey olmaz ona!? Şimdi çık dışarı Ateş!" dedim ve var gücümle ittirdim. O dışarı çıkınca göz yaşlarımı tutamadım. Canımı çok yakmıştı. Haklı olabilirdi  belki ama insan gibi konuşabilirdi. Bileklerime baktığımda kızarmıştı. Çekmecemden ağrı kesici kremi alıp, sürdüm. Telefonumu ve gözlüğümü alıp çıktım. Bekleme salonuna, bizimkilerin yanına ilerledim. İçeriye girdiğimde Ateş'in de orada olduğunu gördüm. Bacağını dizine atmış, bir eli başındaydı. Çay alıp Adnan abinin yanına oturdum. Gülümseyip kolunun altına aldı. "Fıstık. Naber?" dedi. "İyidir abi sen?", "Aynı gülüm." dedi ve çayında yudumladı. Bende çayımı yudumlarken Adnan abi "Bade, bileğine ne oldu senin?" dedi ve bileğimi tuttu. Ateş ile göz göze gelmiştik. Gözlerimi kaçırıp bileğimi çektim. "Bir şey olmadı abi. Dosya ararken çarptım." dedim. "Öyle olsun bakalım." dedi. Bende kafamı salladım. Telefonum çalmaya başladı. Çayı masaya koyup telefonumu cebimden çıkardım. Savaş arıyordu. Bahçeye çıkıp açtım telefonu. "Efendim.", "Ne yapıyorsun Bade?" ilerleyip ağaca sırtımı yasayarak yere çöktüm. "Ne yapayım? Çalışıyorum sen?", " Karargahtayım.", "Hmm. İyi.", "Senin bir şeye canın mı sıkkın? Sesin kötü geliyor.", "Ben Sur'a göreve gidiyorum Savaş.", "Ne!? Bade hamilesin sen. Nereye gidiyorsun öyle?!" dedi. "Ya bir Ateş bir sen. Çocuk mu var karşınızda. Ne azarlıyorsunuz?! " dedim sinirle ayağa kalktım. "Bade ne demek istediğimi gayet iyi anladın. Azarlamayla alakası yok.", "Tamam Savaş görüşürüz." dedim ve kapattım. İçeriye doğru yürürken Ateş'in az ilerde durduğunu gördüm. Yolumu değiştirip ters tarafa ilerledim. Koğuşa girip üzerimi değiştirdim. Saat 5'e geliyordu zaten. Bacak kılıfımı bacağıma geçirip silahımı taktım. Dışarıya çıkıp bir taksi durup bindim. Evin adresini verdim. Anneme gidecektim. 

3 Gün Sonra...

Bu 3 gündür Ateş yanımda yatsada sarılmıyor, akşam yemeği saatinde eve geliyor geçip yatıyordu. Ben ise uykusuz ve ağlamaktan gözleri şiş bir hayalet gibi dolaşıyordum. Tim bunun  farkındaydı. Bugün yola çıkıyorduk. Gerekli eşyaları, yedek kıyafet vb. spor çantama koydum. Şarj aletlerini de çantama koydum. 3 tane power banki de koyduğumda tamamdım. Bu arada dün doktora girmiştim ve riskin artık geçtiğini söyledi. Tamamen keseye yerleştiği için sorun olamayacağımı ama yinede dikkat etmem gerektiğini söyledi. Ateş arabaya geçmiş bekliyordu. Bende spor ayakkabımı çıkarıp giyinmeye başladım. En son bağcıklarımı bağlayacakken Ateş ellerimi ittirip kendisi bağladı. Geri gidip arabaya bindi. Kapıyı çektim. Arabaya ilerledim. "Anneme de uğrasan olur mu?" dedim ama cevap vermedi. "Ateş bir şey soruyorum!" dedim. Yine cevap vermedi. Gözlerim dolmaya başlamıştı yine. İyice koltuğa sinerek cama döndüm. Dışarıyı izlerken dalmıştım. Araba durunca baktım ki anneme gelmiştik. Arabadan inip kapıya ilerledim. Zile bastım. Annem açtı ve sarıldı." Gidiyor musunuz kuzum?" dedi. Kafamı salladım. "Evet anne. Allaha emanet ol." dedim ve elini öptüm. Beni kendine çekip tekrar sarıldı. Ve kulağıma "Hala aynı mı?" diye fısıldadı. Kafamı salladım. Geri çekildim. Ateş de gelip elini öpüp sarıldı. Vedalaştık ve merkeze geçtik.  Üzerimizi değiştirmeyecektik normal uçakla gideceğimiz için. Bekleme salonuna geçip haber gelmesini bekledik.

  5 Saat Sonra...

Sur'a gelmiştik.  Hava soğuktu. Bizim için ayrılan binaya girdik. "Hoşgeldiniz." dedi birisi. Ona döndük. "Ben komiser Mustafa Deniz." dedi elini uzatarak. Bizimkiler el sıkıştı. "İsterseniz üzerinizi değiştirin. Sonra da nöbetleri ayarlayalım." dedi. "Tamam. Nerede değiştirebiliriz?","Siz sağdaki ikinci oda. Beyler sizde sağdaki ilk oda." dedi. Ben iki tim arasında tek bayan olduğum için hemen odaya gittim. Kapıyı kilitleyip giyinmeye başladım. Tabancayı kontrol ederek kılıfıma geçirdim. Bağcıklarımı bağlamamıştım. Adnan abiye bağlatırım dedim ve parkamı elime alıp çıktım. Ateş kapıda bekliyordu. Gözlerime bakıp eğildi. Bağcıklarımı bağladı. Sonra elimden tutup toplanacağımız odaya götürdü.  Nöbet listelerini hazırlıyorduk. Bugün benle Ateş üst katta , alt katta ise  Ali abi ile Mert abi tutacaktı.-Kartal timinden-. "Hazır olduğuna göre yemekten sonra nöbet yerlerinize geçelim.", "Tamam Komiserim ." dedim ve ayaklandım. "Bade, zahmet olmazsa bize menemen yapsana." dedi Kaan abi. Kafamı salladım. "Malzemeler nerede Komiserim." dedim Mustafa Komisere. "Gel." dedi. Peşinden giderken Ateş yine yanıma gelmiş elimi tutmuştu. Elimi çekip Mustafa komiserin yanına ilerledim. "Yumurta burada. Domates de şuradaki dolapta, tava da sanırım şurada." dedi eliyle göstererek. Kafamı salaldım. O çıkınca bende tavayı alıp içine domates doğramaya başladım. Sonrasında minik tüpü yakıp üzerine koydum. Bir süre sonra içine yumurtayı koydum. Yine burnuma kokuyordu ama dayandım. Tepsiye çatal, tabak ve çay bardaklarını koydum. Hazır olduğunu söylemek için arkamı döndüğümde Ateş'i gördüm. Kapıya yaslanmış bakıyordu.  "İçeriye haber verir misin? Gelip alsınlar." dedim. Cevap vermeden ilerleyip tepsiyi aldı. Bende menemen ve çayı alıp içeriye girdim. Büyük yer sofrası yapılmıştı. Herkes oturup yemeye başlamıştı. Ben ise çayımı almış köşeye çekilmiştim. Çayımı yudumlarken telefona bakıyordum. " Bade abla, yani amirim sen niye yemiyorsun?" kafamı kaldırdım. Ateş ile yine gözgöze geldik. Gözlerimi Kaya'ya çevirip "Ben gelmeden yemiştim. Tokum. Size afiyet olsun." dedim ve nöbet tutacağım yere çıktım. Yere battaniye ve döşek ile yer yapılmıştı.  Tavan yoktu. Dam olduğu için. Silahımı alıp döşeğe oturdum.  Karnım ağrımaya başlamıştı yine. Ellerimi karnıma koyup konuşmaya başladım.  " Bebeğim. Yapma ama. En azından bugün yapma. Anne üzgün biliyorsun." sonra karnımda bir hareketkenme oldu. "Biliyorum babayı özledin. Ama birazcık dayanmaya çalış." tekrar hareketlenme oldu. Gözlerimi silip güldüm. "Sen anneyle mi konuşuyorsun?" dedim ellerimle ovalayarak. Hareket etti yine. "Baba bizi seviyor bebeğim. Sadece biraz sinirli bana. Özür dilerim. " dedim ve ellerimi çektim. Kapıdan ses gelince oraya döndüm. Ateş kapıda duruyordu. Ayağa kalktım. Yanına gittim. Tam önünde durdum. "Ateş... Fazla uzatmadın mı?" dedim. Güldü. "Fazla mı uzattım? Ciddi misin sen Bade?" dedi. "Peki." dedim ve tekrar yerime dönmek için arkamı döndüm. Bir anda kolumdan tutup kendine çevirdi "Gel buraya." dedi ve sarıldı.  Kollarımı boynuna doladım.  Biraz öyle durduktan sonra eğildi. Ellerini karnıma koydu "Özledin mi babayı bakalım?" dedi. Karnımda hareketlenme olunca güldü. " Anneside özledi. " dedim ve tekrar sarıldım. "Senin yüzünden kaç gündür uyuyamıyorum. Sarılmana alışmışız." dedim kafamı eğip. Kafamı kaldırıp dudağıma küçük bir buse kondurdu. Ondan ayrılıp yerime geçtim. Sonra Baran girdi içeriye. "Komiserim, amirim. İlçeye gidiyorlar. Marketten bir şey istiyor musunuz?", "Evet. Açım ben." dedim. " Neden bizle yemedin abla?", "Yumurtadan tiksiniyor." dedi Ateş. Kafamı salladım. " Şey istiyorum. Küçük boylarda süzme yoğurtlar var. Alıyorduk ya. Onlardan 3-4 tane al. Sonra birazda süt, kek falan al." dedim cüzdanımı çıkardım. Kartımı uzattım. "Şifreyi biliyorsun zaten.", "8138 miydi abla?", "Aynen.", "Tamam o zaman. Abi sen bir şey istiyor musun?"," Banada sigara al kardeşim. Kent White. 2 paket al. Bade'ye kartını geri ver. Buradan al hepsini. 3881 şifresi de." dedi. Baran kartımı geri verip onun kartını aldı. Oflayıp kartı cüzdanıma koydum. Sonra cüzdanı da cebime koydum. Baran çıktıktan sonra bizde yerlerimize geçtik. Ateş bana bakıyordu." Ne oldu? "," Ne ne oldu? "," Niye bakıyorsun? "," Bakamaz mıyım? " dedi. Ya sabır çekip "Bak tabi canım." dedim. Silahın dürbünüyle etrafa baktım. Kimse yoktu. "Karnın büyümüş eskisine göre daha büyük." dedi. Ellerimi karnıma koyup "Büyüyor çünkü bebeğim." dedim. "İnşallah inadı sana çekmez de." dedi. Kaşlarımı çatıp baktım. " O ne demek be?", "İnatsın kızım inat." dedi yanıma gelerek. "İnat mıyım? Ben? İnadım? Peh." dedim. Beni kolunun altına alıp kendine çekti. "Bir şey olacak diye korkuyorum. Gelmekten vazgeçersin diye küs gibi davrandım. İnat ettin geldin yine." dedi. Ellerimi saçına attım. Okşadım. "Yaa demek öyle. Vazgeçerim diye mi?" dedim gülümseyerek. "Hmhm." bir anda ciddileşip saçını çekmeye başladım. "Ne demek inatım yüzünden ya. Ateş ben seni çekip vurayım. Ne güzel olur değil mi?" dedim. Ellerimi tutup "Çocuğumuz babasız büyür." dedi. " Ah annecim ah. Sen olmasan ki iyi varsın ama ben bu adamı öldürürdüm." dedim geri çekildim. Ayağa kalktım. Biraz şakadan sorun olmazdı sanırım. Trip atacaktım. Silahımı elime aldım. Bir anda silah sesi geldi. Hemen dürbünden baktım. 3 kişi değişik bir şeylerle içeri girmeye çalışıyordu. O ne lan öyle? Alüminyum folyo ile kaplamışlar kendilerini salaklar. Telsizi elime aldım." Abi acıktınız mı?", "Kızım sırası mı şimdi?", "Ya Kaan abi dediğime cevap ver.", "Evet acıktık valla." dedi Mustafa Komiser. "Fırında tavuk geliyor o zaman komiserim." dedim ve adamın birini anlından vurdum. Yanındakini de indirdim. Diğeri de kaçmaya çalışıyordu. "E hadi sende nasibini al."  dedim Ateş'e dönerek. Yandan gülüş atıp adama sıktı. "Tamam komiserim sıkıntı yok." dedim. Ateş aşağı indi. Bende etrafa bakıyordum. Bizimkiler adamları üst üste koymuş yakıyorlardı. " Çok yakmayın abi, sevmem öyle." dedim Kaan abiye. Kaan abi yukarı bakıp göz kırptı. ______________  "Tamam nöbet değişimi yapın." dedi Ateş telsizle. Kapı açıldı elinde bixi ile Murat abi girdi. Ardından Baran girdi. Bizde aşağı indik Ateş ile. Çay alıp oturduk. Telsize uzandım "Baran benim yoğurtum nerde?! Nereye koydun?", " Dolapta amirim." kalkıp dolaptan aldım. Çekmecede kaşık alıp geri oturdum. Yemeye başladım. Ateş telefonu ile ilgileniyordu. "Yicek misin?" kafasını hayır anlamında salladı. "Aç ağzını aptal. Kaç saattir sadece sigara ve çay." dedim ağzına kaşığı soktum. Gözlerini kocaman açarak baktı. "Yovoş kozom yo." dedi. Sırıtıp yerime oturdum. " Kartal 1, Börü 2." Bana sesleniyordu Kaan abi. " Börü 2 dinlemede.", " İlçeye iniyoruz hadi.", "Anlaşıldı." dedim ve kalktım. Ateş de kalktı. Yan taraftan silahımı alıp boynumdan geçirdim. Aşağı indik. " Hadi." dedi ve Ejder Yalçın'a bindi. Bizde arkasından bindik. 7 kişi anca vardık. Giderken  Batu "Amirim kaç aylık oldu yeğenimiz?", gülümseyip ona baktım "2 aylık oldu." dedim. Gülümseyip kafasını salladı.  Araçtan indiğimzide bildiğiniz kıyamet yerine gelmiştik. Her yer yıkık döküktü. Evlerin demirleri her yandan çıkmıştı. Evlerin eşyaları hep yerlerdeydi. Ateş yanıma geldi. İlerlerken bir yandan da etrafı kontrol ediyorduk.  Sonra durduk. Ateş ile Kaan abi bir şey konuşuyordu. Bende ilerledim biraz daha. Sonra yoldan eve uzanmış ip dikkatimi çekti. İp değil kabloydu. "Hass...." dedim ve geri geri hızlı bir şekilde  ilerledim. "Abi bomba var! Çekilin!" dedim. Ateş beni kolunun altına alıp kendini siper etti. Binanın arkasına geçtik. Sonra birden patladı. Bizimkilere baktım. Kimsede bir şey yoktu. Ateş'e sarıldım ve derin nefes verdim. " Bir daha asla kendini siper etme." dedim ve ondan ayrılıp köşeye geçtim. Araba sesi geliyordu. Bizimkiler olamayacağına göre. Hemen binanın camından içeri girip dama çıktım. Silahımı kurup baktım. Hemen telsizi alıp " Gelen 2 araba. Tahminen 10 kişi."," Mevzi alsın herkes! " araba biraz daha yaklaşınca şoförlerinin ikisini de kafasında vurdum.  Birde tek arabadaki ağır silah kullanan adamı indirdim. Gerisini bizimkiler hallederdi zaten. Aşağı doğru adımladım. "Temiz.","Temiz", "Temiz." telsizden ses geliyordu. "Burasıda temiz." dedim.  Camdan bakıyordum. Sonra aşağı indim yolda dururken arkamda hareketlilik oldu. Hemen döndüm. Adam elinde bıçak ile bana yaklaşıyordu. Silahımı çıkarıp kenara ittirdim.Bir anda hamle yaptı. Geriye çekildim.  " Ağır ol birader." dedim. Sonra adamın boş anını kollayıp bıçağa tekme attım. Bıçak düştü ama adam hala karşımda abuk subuk hareket ediyordu. "Hay ben senin tipini, ecdadını, sıfatını, yedi ceddini......." bunları derken de adama tekme atmış yumrukluyordum. Bir anda belimden biri tutup kaldırdı. "Yavaş olsana kızım." dedi Ateş. Sinirle saçlarımı düzelttim. Sonra adama yaklaşarak. "Ulan ses verip gelsene adi şerefsiz. Sizden mi korkucaz lan biz çakal?","Hıhıhı, güzel kızsın vesselam. Bir sürü koyuna bir çakal lazım." dedi. Sinirle adamın kafasına tekme attım. Diğer tarafa döndü. Eğilip saçını tuttum "Koyun ha Koyun? Bak ben sana ebenin köyündeki koyunları nasıl gösteriyorum." dedim ve kasaturamı çıkarıp diyaframına  sapladım. " Koyunmuş. Biz koyunsak siz nesiniz lan? Harbi ben merak ettim." dedim ayağa kalkarak. Ateş yanıma geldi. Saçlarımı geriye itip yanağımı okşadı." İyi misin? ", " Bize kolay kolay bir şey olmaz. " dedim. "Hey maşallah Bade." dedi Kaan abi yanıma gelerek. Gülümsedim. "Hadi artık gidelim." dedi araçlara bindik. "Abi bizi bir hastaneye bırakır mısın?", "Niye Ateş?" dedim. " Kontrole. Ne yaptığını biliyorsun." dedi. "Tamam. Oğlum hastaneye." dedi Bedi'ye Kaan abi.  Hastaneye geldiğimizde onlar aşağıda bekliyordu. Hemen acil olarak doktorun yanına çıktık. Bir şey yok iyiyim dememe rağmen getirmişti. "Hoşgeldiniz. Buyurun.", "Merhaba doktor bey. 2 aylık hamile eşim. Bugün operasyonda fazla hareket etti - gözlerime bakarak- kontrol amaçlı geldik." dedi Ateş. "Tamam buyurun şöyle uzanın." dedi doktor.  Parkamı çıkarıp ona uzattım. Gömleğimi çıkardım ve tişörtümü yukarı kaldırdım. Jeli karnıma döküp aleti gezdirmeye başladı. Belli bir noktada durdu. "Gayet iyi bebeğimiz. Kalp atışlarını duymak ister misiniz?", "Tabiki." dedi Ateş. Cihazda bir şey yaptı. Sonra sesler gelmeye başladı. Gözlerim doldu. Bu ilk duyuşum değildi ama insan mutlu oluyordu. Ateş anlımdan öptü. Doktor peçete ile karnımı sildi. Kalktım. Gömleğimi ilikledim ve parkamı giyindim. "Gayet iyi. Hiçbir sıkıntısı yok.", "Teşekkür ederiz doktor bey. İyi günler.", "Sizede, kolay gelsin." dedi doktor. Dışarı çıktık. "Dedim sana değil mi? Bir kerede dinle şu kızı ya. " dedim koluna yavaşça vurarak."Yürü Bade yürü." dedi ve elimi tuttu....

İyi günler canlarım. Umarım iyisinizdir. İyi okumalar ve beğenmeniz dileğimle.🦅🖤⚡

GÖKBÖRÜ |TAMAMLANDI |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin